BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, TBMM’de, Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği üyeleriyle birlikte basın toplantısı düzenledi. Önder, kıdem tazminatına ilişkin işçilerin kendi talepleri, retleri, itirazlarına ilişkin işçilerin topladığı 62 bini aşkın imzaya dair dosyayı Meclis Dilekçe Komisyonu’na bugün vereceklerini açıkladı. Önder, şöyle dedi: “Bu ülkedeki bütün tarım sektörünün maksimum çalışma süresi 4 aydır. Bu sektörün tümünün güvencesiz kalması demektir. Tüm inşaat sektöründeki emekçilerin güvencesiz bir şekilde ama kanuni bir şekilde yani kanunun tanıdığı bir güvencesizlikle, işvereni sorumlu tutmadığı bir güvencesizlikle çalışması demektir.”

 

Bir basın mensubunun, “Meclis Darbe Komisyonu’nda 27 Nisan e-muhtırasının da araştırılması kabul edildi, nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Önder, “Ben o alt komisyondayım. 28 Şubat ile bağlantılı olarak 27 Nisan e-muhtırasını da araştırma alanımız içerisine aldık. Dün ısrarlarımızla Darbeleri Araştırma Komisyonu tarafından araştırılmasını temin ettik. 28 Şubat’a bakan alt komisyon bakacak, ben de komisyondayım” yanıtını verdi.

 

“AKP MYK’da tutuklu vekillere ilişkin alınan kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna da Önder, şu yanıtı verdi: “Bu Sayın Meclis Başkanı’nı ikinci defa boşa çıkarmadır. Kimse kimsenin zekasını aşağılamasın. Buradaki bütün hesaplar BDP’nin anayasal değişiklikte ısrar edeceği, MHP’nin de buna itiraz edeceği üzerine kuruluydu. Biz bu oyunu bozduk. Buna karşı geliştirilen argüman şudur; yargı. Siz yargıya güvenin, bu süreci yargı halleder. O iddianın bir soruluk canı vardır. O soru da şudur, Sayın Başbakan senin güvenmediğin yargıya biz niye güvenelim. Sen kendi personelin söz konusu olduğunda bu yargının güvenilmez olduğu teziyle tuttun bir gecede yasa çıkarttın. Niye, bu yargıya sen güvenmiyorsun. Bu ülkenin Başbakan'ının güvenmediği yargıya bizim vekillerimizi ve burada yargılanan bütün yurttaşlarımızın güvenliğini nasıl emanet edersin. Bu soruya da cevap versinler, biz de o yargıya en az onlar kadar güvenelim ve bu süreci onlara bırakalım.”