Demokrasi ve Barış Konferansı Koordinasyonu'nun düzenlediği "Demokrasi ve Barış Konferansı", Boğaziçi Üniversitesi Uçaksavar Kampüsü Ayhan Şahenk Salonu'nda yapıldı.

Konferansa Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Başkanı Gültan Kışanak'ın yanı sıra, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Sebahat Tuncel, HDP İstanbul milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel, yazar Murathan Mungan ve çok sayıda davetli katıldı.

Açılış konuşmasını yapan HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, barışı ve demokrasiyi temelden kurmanın oldukça önemli olduğunu belirterek, "Türkiye'ye bir şeyi hatırlatmak istedik, evet yerel yönetimler gündemi var ama bu ülkenin hala çözülmemiş sorunları var. 3 konferansı gerçekleştirdik. 4. Konferans Erbil'de gerçekleşecek. 4.konferans da gerçekleştiğinde aslında Ortadoğu'da Kürdistan sorununun çözümü konusunda daha ortak bir tavır gerçekleşecek. Kürdistan sadece Türkiye'nin sorunu değil, Ortadoğu sorunu haline gelmiştir" dedi.

"AKP'NİN BAŞARISI DEĞİL"

Türkiye'de değişim sürecinin kolay olmadığını ifade eden Tuncel, "İktidar partisinden insanlarla konuşunca '10 yıl önce aynı mıydı? Başbakan Kürdistan dedi daha ne istiyorsunuz' gibi söylemlerle çok karşılaşıyoruz. Evet 10 yıl önce Türkiye bu noktada değildi. Bugün Kürdistan'ı konuşabiliyorsak bu AKP iktidarının başarısı değil" diye konuştu.

"PROVOKASYONA ZEMİN HAZIRLAYAN AKP"

Türkiye'nin artık eskisi gibi olamayacağını iki başlık altında toplayan Tuncel, "Türkiye artık eskisi gibi olmaz. Türkiye'nin eskisi gibi olmayacağını gösteren iki şey var. Birincisi Kürt sorununun çözüm konusunda çok önemli bir süreç başladı. İkincisi de Gezi Direnişi ile başlayan bir süreç. Türkiye'de aslında insanların mevcut baskıcı yapıları kabul etmediği bir süreci yaşadık. Bu yüzden eskisi gibi olmayacak hiçbir şey. Bir yıl olacak nerdeyse Paris katliamının hala sorumluları bulunmadı. Sadece Paris'in sorunu değil, Türkiye de burada sorumlu. Yetmedi Gever'de 3 yurttaş katledildi. Dolayısıyla bu provokasyonlar, ki Başbakan da sürekli provokasyon var diyor, provokasyon varsa sizin adım atmamanızdan kaynaklanır. Bu provokasyona zemin hazırlayan AKP iktidarının politikasıdır" dedi.

"TÜRKİYE'DE ÖZERLİK KELİMESİNDEN KORKULUYOR"

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Başkanı Gültan Kışanak da, Türkiye'deki devlet yapılanması, hukuk sistemi ve idari yapılanmanın, halkın, farklılıkların, az olanın ve aykırı olanın yönetime katılmasını gasp etmek üzere kurgulandığını söyledi.

Kışanak, konferansta gerçekten vatandaşların hayatını ilgilendiren önemli bir konunun tartışıldığını belirterek, Türkiye'de yaşanan sorunların temelinde, aslında vatandaşların yönetime katılamaması olduğunu dile getirdi.

Türkiye'de demokrasinin ve yerel yönetime katılımın, aslında 5 yılda bir gidip sandıkta oy kullanmaktan ibaret olduğunu söyleyen Kışanak, bunu bilmek için siyasete katılmaya gerek olmadığını, çünkü gündelik hayatta herkesin bunu gördüğünü anlattı.

Vatandaşların yönetime katılma haklarını kullanamadıklarını savunan Kışanak, şöyle konuştu:

"Hem Türkiye'deki devlet yapılanması hem hukuk sistemi hem de idari yapılanma, halkın, farklılıkların, az olanın ve aykırı olanın yönetime katılmasını gasp etmek üzere kurgulanmıştır. Türkiye'de, çok olanın, egemen olanın yönetim yetkisini gasp etmesine izin ve olanak veren bir yapılanma söz konusu. Merkezi devlet yapılanması, merkezi yönetim, yerel yönetim ve hukuk sistemimiz siyasal parti yasamız böyle. Bu nedenle yapısal sorunlarımızın kaynağı budur. Kürt sorunu da buradan çıktı. Kürtler yerel yönetime katılabilseydi, asimilasyon politikalarının önüne geçebilirlerdi, inkar ve imha politikalarını önleyebilirlerdi. Böylece bu devasa Kürt sorunuyla da karşı karşıya kalmazdık."

Türkiye'de insanların bazı sözcüklerin kullanılmasından korktuğunu dile getiren Kışanak, "yerel yönetim" ve "özerklik" kelimeleri yanyana getirildiğinde, hemen "Tamam Kürtler bölünecek" sözünün ortaya çıktığını söyledi.

Yerelin sorunlarının çözümü için, yerel yönetimlerin insanların ihtiyaçlarına cevap verecek düzeyde olması gerektiğini vurgulayan Kışanak, "Çünkü şu anda yerel yönetimlerimize özerklik verilse, bazı sorunlarımızı çözebilir. Ancak sorunlarımızı bütünüyle ortadan kaldırabilecek bir yapıya sahip değil" dedi.

Yerinden yönetim modelini uygulamak için, mümkün olduğunca küçük yönetim birimlerinin oluşturulması gerektiğini ifade eden Kışanak, yönetime ve demokrasiye katılımın arttırılması için bu kanalların açılmasına ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Son yıllarda Türkiye'nin bazı ilçelerinin çok yüksek nüfusa ulaştığına dikkati çeken Kışanak, bunların yönetilmesi için yerindelik ve demokratik unsurların hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti.

"OYLAR BÖLÜNMESİN DİYENLER, SEÇİM BARAJINI SAVUNUYOR"

HDP İstanbul milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder de muhtarlıklarda bulunan ihtiyar heyetlerinin yıllarca sadece yaşlıların katılabildiği meclisler olduğunun düşünüldüğünü vurgulayarak, halen birçok insanın böyle düşündüğünden emin olduğunu söyledi.

Konferansta konuşan Halkların Demokrasi Partisi Milletvekili ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı Sırrı Süreyya Önder, bazı çevrelerin İstanbul yerel seçimleri için HDP'nin çıkartacağı aday noktasında "oylar bölünmesin" yaklaşımını sergilediğini belirterek eleştirdi.

Önder, "Kim oylar bölünmesin diyorsa o yüzde 10 seçim barajını savunuyor anlamına geliyor. Bu yasağın sosyal demokratça, solcuca savunulması demektir. Biz halka kendi kararlarımız ile kenti yöneteceğimizi göstermek zorundayız" dedi.

Önder yerel yönetimler hakkında yaptığı konuşmasının devamında, "AKP Afet Yasası'yla kentleri afet, muhtemel afet bölgesi ve stok bölgesi olarak üçe ayırdı. Bu her kara parçasına, bunu uygulama yetkisini hükümete veriyor. CHP buna karşı çıkmadı. Kapalı kapılar ardında görüşmeler yaparak belediyelerde ihaleye fesat karıştırma suçunu 12 yıldan 2 yıla indirdiler. Utanmadan hem de. ‘Yorulmuşu gidecek, dinlenmişi gelecek’ derken bundan bahsediyorum. Bizim 100 belediyemiz var, polis karargâh kurmuş, denetimler eksilmiyor ama bir tane yolsuzlukla ilgili açılan soruşturma yok. Yerel yönetime devrimciler gelecek. Çünkü devrimciler gösterdi, alın kentlerinizi başınıza çalın dediler, bu kente 20 günlüğüne demokrasiyi getirdiler. Bu o kadar bozuk ve sağlam olduğu sanılan ipleri ancak devrimciler koparır" ifadelerini kullandı.