Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) öncülüğünde, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İmralı Heyeti'nden Sırrı Süreyya Önder ve DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel'in de katılımıyla Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda "Darbelere hayır, demokrasi hemen" mitingi on binlerin katılımıyla gerçekleşti.

Mitingde DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel'in ardından konuşan İmralı Heyeti'nden Sırrı Süreyya Önder, alandaki on binleri Kürtçe ve Türkçe selamladı.

Sırrı Süreyya Önder'in konuşmasından satır başları şöyle:

"Dünyanın hiç bir ikliminde, dünyanın hiç bir ülkesinde böyle bir kent yoktur. Başı yere düşse de dizi toprağa yere değmeyen. Böyle bir vilayet, böyle bir halk dünyanın hiç bir yerinde yok. Hepinizi saygı ile selamlıyoruz.

"Siz heyetle gurur duyuyorsunuz, İmralı heyeti olarak biz de sizi kıskanıyoruz. Yoldaşlar, özgürlük, demokrasi, barış ve bunun bu topraklardaki en onurlu simgesi Sayın Öcalan için bu kent daima kundakta, beşikte çocuğunu, ocakta yemeğini evde ailesini bırakıp, Sayın Öcalan dendiğinde, barış dendiğinde kendini meydanlara attı.

'ÖCALAN HER ZAMAN BUNLARI UYARDI'

"Hükümet bu darbeyi temizlemeye çalışıyor. Hepsini, tek tek eliyle yerleştirdiği darbecileri bulamıyor. Sayın Öcalan 2 metrekarelik zindandan tek tek, her gün ve her zaman bunları uyardı. Biz şahidiz, siz şahitsiniz, Allah, bütün kainat şahittir. İmralı heyeti olarak boynumuzun borcudur bunlar söylemek. Bugün hapsedilen, tutsak edilen, tecride maruz bırakılan sadece Sayın Öcalan ve bir halkın kimliği, onuru değildir. Buradan tüm demokrasi ve barış güçlerine sesleniyorum. Hapsedilen, sesi duyulmasın isteyen insan sadece bu bölge ve ülkeye değil, tüm insanlığa, 21'inci yüz yılın temel paradigmalarını, çözümlerini, geleceği kucaklayan önermeler yapan insandır. Bu nedenle sadece Diyarbakır'ın Kürtlerin değil, insanım diyen herkes için bir mesele olmalıdır. Böyledir de.

'KÖPRÜDEN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞTAYIZ'

“Darbecilerin 15 Temmuz'da 2-3 saatliğine İstanbul ve Ankara'yı maruz bıraktığı bombardımana Sur, Cizre, Yüksekova, Nusaybin, Şırnak aylarca maruz kaldı. Buna sesini çıkarmayanlar bu halkın yıkımının müteahhitliğine soyunuyor. Buradaki çanaktan yalak kapma peşindeler.

“Onlara da lanet olsun. Barışı katlettiler. Böyle bir halk bulunmaz. Tüm yaşanmışlıklara rağmen. Bir darbeye maruz kaldık, hayatını kaybedenlerin hepsini yad ediyoruz. Demokrasi mücadelemizde onların anısını da yaşatacağız. Ama kimse bu darbeye yaklaşık bir yıldır bölgenin maruz kaldığını dile getirmedi. Dile getirmek bizim, ayıkmak hükümetin işidir. Köprüden önceki son çıkıştayız. Biz sizi uyardık, yine uyarıyoruz. Bu halk demokrasi arzusuna sahip çıktı. Bugün de öyle.

“Ama siz bu halkın siyasi temsilcilerinin dokunulmazlıklarını kaldırıp, sivil siyasetçileri, yerel yöneticilerini zindanlara atıp, kayyım atama fantezileri kurup, bu kampanyayı yürütenlere dokunulmazlık getirdiniz. Ne ekersen onu biçersin demek bize yakışmaz.

'DARBE KONUSUNDA SİZDEN DAHA TECRÜBELİYİZ'

“Bu harmandan insanlığa hiç bir bereket, rahman yoktur. Bu ülkenin ortak geleceğini Sayın Öcalan'ın işaret ettiği radikal demokraside, eşit, adil bir barışın kurulmasında, bunun inşasında seferber olalım. Darbelerle ancak böyle baş edilir. Darbe konusunda sizden daha tecrübeliyiz. Sayın Öcalan'ın işaret ettiği mekanikler buralarda vücut buluyor neredeyse her zaman. Üzerimize düşeni yaptık, yapmaya hazırız. Ama kimse bizden yüzsuyu dökmemizi, sessiz kalmamızı, boynumuzu bükmemizi beklemesin, fıtratımızda yok, mayamızda yok. Diyarbakırlılar derler ya 'sahnesi belli ediyor'. Bizim sahnemiz belli ediyor. Neye hazır olduğumuzu biliyor. Gelin Sayın Öcalan üzerindeki insansız, izansız, hukuksuz tecride son verin. Kendinizi koruyamıyorsunuz. Yanınızdaki asker boynunuza kayış geçiriyor.

'HUKUKSUZLUĞA SON VERİN'

“Bu noktada sizin vereceğiniz güvence Kürt halkını, demokrasi çevrelerini ne kadar rahatlatabilir. Bir an önce hukuksuzluğa son vermeye, barışın güvencesini Sayın Öcalan'a teslim etmeye çağırıyoruz. Darbecilerin bu toprakta yürütülen katliamlardaki payını, sorumluluğunu aramaya başlamadan, Hurşit Külter'i bulmadan, akıbetini bildirmeden, mezar taşı bile belli olmayan kayıplarımızla hesaplaşmadan darbelerle başa çıkamazsınız. Barışı siz başlattınız Amed halkı. Başta hasta tutsakların ölüm orucu olmak üzere bu ülkeyi yönetenler buna mecbur kaldılar. Özgürlük nöbeti başlatanlara selam olsun. Herkesi buraya destek olmaya çağırıyorum."

Kaynak: DİHA