Sinop’taki ırkçı saldırıyla ilgili basın toplantısı düzenleyen HDK heyeti, saldırının organize olduğuna dikkat çekti. “Provoke edenler mülki yöneticilerdir” diyen heyet üyeleri “ne olursa olsun barışı anlatacağız” diyerek kararlılıklarını vurguladı.

HDK heyeti Sinop'ta ırkçı saldırıyla ilgili, abluka altındaki öğretmenevinde basın toplantısı düzenledi.

İstanbul Milletvekili ve HDK Yürütme Kurulu üyesi Levent Tüzel, HDK heyetinin yaptığı ziyaretlerden rahatsız olanların provokasyonu örgütlediğini belirterek, bulundukları binanın öğleden beri abluka altında olduğunu kaydetti. Heyetin çalışmalarının engellemek istendiğini belirten Tüzel, emniyet müdürlüğünün de buna göz yumduğunu, tolere ettiğini ifade etti. Tüzel, "Grubun dağıtılması için bir çaba harcanmıyor" dedi.

Tüzel, şunları söyledi: "Ziyaret edeceğimiz bütün illerin valileri ile görüştüm. Kürt sorununun çözümü, Anayasa çalışmaları için halkla görüşmek, doğanın katledilmesine karşı üretici köylüleri, çevrecileri dinleyeceğimizi anlattım. Bütün illerin valileri de ellerinden gelen yardımı yapacaklarını söylediler. Sinop Valisi de tüm gerekli önlemlerin alındığını bizzat bildirmişti. Camların taşlanması, araçlarımızın tahrip edilmesi bu barış, demokratikleşme ve çözüm sürecini baltalayan bir tutumdur. Kabul edilemez. Farklı görüşlerin, çözüm önerilerinin dile getirildiği toplantılar olacaktı."

'BU MANZARA SİNOP HALKININ ESERİ DEĞİL'

"Bu manzara Sinop halkının eseri değil. Acılar, şehitler, kayıplar hepimizin. Hepimizin çabası bunun bitmesi için" diyen Tüzel, halkların bir arada yaşayabileceği, silahların sustuğu, barışın sağlandığı bir ortam istediklerini söyledi. Tüzel, "Benzer manzaralar bu süreci baltalar" dedi.

Olumlu havanın herkes tarafından desteklendiğine dikkat çeken Tüzel, "Sinop halkı ülkemizde ve Ortadoğu'daki savaşa karşı. Bu savaşın sonucu olan işsizliğe, yoksulluğa karşı. Müzakereyi, siyasi diyalogu çıkış yolu olarak görüyoruz. Yeniden kanlı bir sürecin yaşanmaması, her vatandaşın ayrımsız hak eşitliğinden geçer. Bu ancak, Alevi'ye, Kürt'e, Ermeni'ye tam bir hak eşitliği sağlanması ile mümkün" diye konuştu.

'PROVOKE EDENLER MÜLKİ YÖNETİCİLER’

"Bizlerin çalışmasını provoke etmek isteyenler buradaki yerel mülki yöneticilerdir" ifadesini kullanan Tüzel, şöyle devam etti: "Buradan sağlıklı bir şekilde ayrılmamız tamamen İçişleri Bakanlığı ve buradaki mülki amirlerin sorumluluğundadır. Hassasiyetler gerekçe gösterilerek yasadışı hareketlere müsamaha ediliyor, suça ortak olunuyor. Halkın vekilleri olarak burada olmamız bizim görevimiz, bizim güvenliğimizi almak da buradaki yetkililerin görevi."

Burada yaşananların takipçisi olacaklarını da bildiren Tüzel, ekledi: "Kim bu tertibin içerisinde, halkı kışkırtıyor, hesap verecekler."

Halkların Demokratik Partisi Eş Başkanı Fatma Gök de saldırganlar için "Çoğu emekçi çocuğu, ezilenlerin çocuğu. Nasıl olur da bize karşı bu kadar kışkırtılır" dedi.

TUNCEL: BİZ BU ÇOCUKLAR İÇİN GELDİK

BDP İstanbul Milletvekili ve HDK Yürütme Kurulu üyesi Sebahat Tuncel, Çorum toplantısının çok coşkulu geçtiğini hatırlatarak, Karadeniz halkına, Türkiye'nin sorunlarının demokratik yöntemlerle çözümü anlatacaklarını hatırlattı.

Tuncel, şöyle konuştu: "Bu çocukların bir suçu yok, bunun arkasında bir zihniyet ve sistem olduğunu biliyoruz. Biz o çocuklar için buraya geldik. Kürt, Türk, Azeri, bütün annelerin gözyaşı aynıdır. Biz bunu anlatmak için geldik. Bize karşı örgütlenen, taş atan çocuklar için buradayız. Bütün halkların bir arada yaşayabileceğinin mümkün olduğunu göstermek için geldik. Onlara gelenlerin terörist olduğu öğretilir. Bunu planlayanların bu halklara bir yararı yok. Dışarıdan gençleri örgütleyerek getiren emniyetin tutumuna şaşırdık. Bunu İçişleri Bakanı'na soracağız ve umarız bunun gereği yapılır. Karadeniz halkına karşı bir saldırıdır. Dün Çorum'daki görüntüyü burada da verebilirdik. Bu imkanı sağlatmayanlar, bu ülkede demokrasinin gelişmesini istemiyorlar. Biz gideceğiz ama burada kalan arkadaşlarımız zorlukları yaşayacak. Ancak biz biliyoruz ki barış zordur. Sinoplu ve Hakkarili gençlerin el ele tutuşması için daha çok çaba olmalı. Yeni bir yaşamın mümkün olduğuna inanıyoruz. Demokrasiyi bu hale getiren, halkları birbirine kırdıranlar barışın gelmesini istemiyorlar. Ben ölümün ne olduğunu bilen, acılı bir coğrafyadan geliyorum. Sizin bugün gördüğünüz görüntüyü biz her gün yaşıyoruz. Barış için biji bıratiya gelan, yaşasın halkların kardeşliği diyorum."

ÖNDER: CANIMIZ BARIŞA FEDA OLSUN

BDP Milletvekili ve HDK Yürütme Kurulu üyesi Sırrı Süreyya Önder ise şöyle konuştu: "Barış ya da savaş özüne indirgendiğinde bir can meselesidir. Barış gelecekse heyetteki hiçbir arkadaşımızın canı, diğer canlardan değerli değildir. Canımız da, dükkanımız da feda olsun. Bundan çekinmeyiz, yeter ki insanlar, gençler ölmesin. Burada bağıran, bizi linç etmekten korkmayan gençler geleceksiz bırakılmıştır. Ömrümüz bunların geleceğini kurmakla geçti, bedel ödedik. Daha iyi bir dünya mümkün diye. Şimdi beyaz bereler takmışlar gençlere. Bu organize bir iştir. Özel Harp Dairesi'nin nasıl örgütlendiği bir bir meclise geldi. Barışın önündeki esas güç bunlardır. 5-10 gencin işi değil, ölen asker de değil. Bunların dertleri, davaları bu gençler üzerinden savaşın sürmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. İşte CHP Belediye Başkanı, sosyal demokrat bir görgü almış olsa, basına bu beyanları vermezdi. Bu gençleri kendi çocuğumuz, kardeşimizden ayırt etmeyeceğiz, provokasyona izin vermeyeceğiz. Sistem gençlerin kanına giriyor. Karadeniz biraz sert mizaçlıdır, biz bu insanları Karadeniz'den saymıyoruz. Dövseler de, kovsalar da gelip barışı anlatacağız."

'SİZ YOKSULUN ÇOCUĞUNU ÖLDÜRTMEYİ BİLİRSİNİZ'

BDP Mersin Milletvekili ve HDK Yürütme Kurulu üyesi Ertuğrul Kürkçü, halkın oylarıyla seçilmiş her bir partinin düşüncelerini anlatmaktan başka daha doğal bir şey olamayacağını söyledi. "Şu dışarıdakilerin arkasındakilere soruyorum" diye seslenen Kürkçü, isim vermeden saldırının örgütleyicilerinden olan HEPAR Başkanı Osman Pamukoğlu'na işaret etti. Kürkçü, şöyle devam etti: "Siz emekli harp paşalarısınız. Bu memlekette racon kesmek için varsınız. Sizi tanıyoruz. Yoksulun çocuğunu öldürtmeyi bilirsiniz ancak kendiniz o yoksul çocukların arkasına saklanıyorsunuz. Bu insanlar buraya getirildi. Bunlar önlenebilirdi. Bu durum doğdu diye ne oldu, biz HDK çalışanları çok korktuk, bir daha tövbe edip bu faaliyeti sürdürmeyecek miyiz? Baskılar bizi yıldıramaz, fakat yılmazlıkta bir şey değil, yılsan da yılmasan da ne olur? On binlerce insanı tutuklayıp, öldürüp savaşı sürdürecekler mi? Bu beyhude çaba sürsün diye bunu yapıyorlar. İnsanların aklıyla düşünmesini bekliyoruz ama böyle bir şey yok. Milletvekiline Sinop'ta çıkış yok ne demek? Herkes her yere gider. Her yere gider konuşuruz, tehditle, zorbalıkla olmaz buna boyun eğmeyiz. Araçlarımız tahrip ediliyor, izleniyor, kim yapıyor bunları? Görüşlerimiz beğenilmeyebilir ama bu saldırganlık yapılamaz. Kendi bildiğimiz yolda yürüyeceğiz, katılan katılır katılmayanın eleştiriden başka bir hakkı yok. Ben sözümü söylediğimde, taş atanla benim bir muhataplığım olamaz. Barış yolu zor yoldur. Halkla tartışmaya devam edeceğiz. İyi ki HDK var. İyi ki varsınız. Sayımız az olabilir. Ama dışarıda bu salona ulaşamayan birçok insanın olduğunu biliyoruz. Burada taş atana diyorum ki; aslında ben senin için varım."

HDK Sinop İl Meclis Sözcüsü Ceyhan Akay ise ırkçı faşizan bir hazırlığın olduğunu bildiklerini söyledi. Akay, "Burada toplanan kişilerin arkasındaki gücü tanıyoruz, biliyoruz. Ancak barış mücadelesi bedel isteyen bir mücadeledir. Biz doğru yerde sürdürdüğümüzü bir kere daha gördük. Türkiye'de yaşayan halklara barışı getirecek, yolumuza devam edeceğiz" dedi.

ALTINÖRS: ASIL SİNOP HALKI MAĞDUR EDİLDİ

HDK Yürütme Kurulu üyesi Alp Altınörs, "Sinop halkına yapılan bu zorbalığı kınıyoruz" dedi. HDK heyetinin halkla bir araya gelmesinin engellenmek istendiğini kaydeden Altınörs, ancak burada asıl olarak Sinop halkının mağdur edildiğini kaydetti. (ANF)