Şanlıurfa'da, düzenlenen 'Kürt sorunu ve hükümetin Suriye politikası' paneline konuşmacı olarak Murat Belge, Pelin Batu, Hilal Kaplan, Sırrı Süreyya Önder ve Akın Özçer katıldı.

10 Aralık İnsan Hakları Haftası dolayısıyla Şanlıurfa Barosu Devlet Su İşleri (DSİ) Konferans Salonu'ndaki panelde salon tıklım tıklım doldu.

Panelin açılışını yapan Şanlıurfa Baro Başkanı Ali Fuat Bucak Türkiye'de insan hakları konusunda son günlerde geri bir adım atıldığını söyledi. Bucak, "Bu geri adıma karşı birçok mücadele veriliyor. Uludere katliamının birinci yılını anacağız. Halen bir haber yok, halen bir sonuç alınamadı. Hapishaneler ağzına kadar dolu, birçok seçilmiş insan içeride" dedi.

Salondaki Atatürk'ün sözünün gölgesi altında konuştuğunu ifade eden yazar Hilal Kaplan, "Şanlıurfa'ya gelip de insan hakları konusunda konuşmayı mantıklı bulmuyorum. Çünkü burada insan hakları halen ihlal ediliyor" dedi. Müslüman Kürtler ile Müslüman Türkler arasında kardeşlik kapısının kapandığı söyleminin ortalarda dolandığını belirten Hilal Kaplan, "Bir arada yaşama iradesi bağlamında ve şimdiye kadar 30 yıllık süreçte bir iç savaş olmadıysa bu söylem yersizdir. Yıllarca Fırat'ın batısının, Fırat'ın doğusundan haberi yoktu" dedi.

“HERKESİN İNSAN HAKLARINA SAHİP ÇIKMASI GEREKİYOR”

Yazar Murat Belge, 12 Eylül'ün komünizmden Bülent Ersoy konusuna varıncaya dek birçok noktaya el attığını söyleyerek, "Bu bağlamda ben solcuyum ya da bucuyum demeyerek herkesin insanlık kimliği adı altında insan haklarına sahip çıkması gerekiyor" diye konuştu.

“KADININ ALTININ ÇİZİLMESİ LAZIM”

Pelin Batu kadınların mağdur edildiğini anlatırken, "Kocası, sevgilisi, aşığı, sapığı konusunda kadın çok mağdur. Kadınların ölümlerinde inanılmaz bir yükseliş var. Kadınların insan olmadığı bir toplumda yaşayan bir kadın olarak, kadının altının çizilmesi lazım. Kadınların ülkemizde adı yok. Adı olmayınca insan hakları nerede kaldı" dedi.

“DOKUNULMAZLIKLAR KALDIRILMAYACAK”

BDP İstanbul Milletvekilli Sırrı Süreyya Önder, salonda bulunan kalabalık grubu Kürtçe selamladıktan sonra konuşmasına geçti. Konuşmasına kendine has esprilerle devam eden Sırrı Süreyya Önder, "Katıldığımız her toplantıdan sonra hakkımızda fezlekeler hazırlanıyor. Bu yaptığımız toplantıdan sonra da benim hakkımda fezleke hazırlanacaktır. Bu fezlekeler özellikle bizim içindir, diğer arkadaşlarımız rahat olabilirler" dedi.

Son günlerde ''BDP’li vekillerin siyaset yapmayı bilmedikleri'' sözlerinin çok söylediğini belirten Sırrı Süreyya Önder, ''Devlet sivil siyasete ne kadar alan açtı da siz bizden hesap soruyorsunuz? Bu sözüm 'BDP siyaset yapmıyor' diyen herkesedir. BDP’ye ya da herhangi bir partiye ne kadar alan açıldı da bizim siyaset yapmadığımız konusunda dem vuruyorsunuz. 11 bin 400 partilimiz cezaevinde. Hiç kurda kuşa eyvallah edecek tipler de değil. Ana dilde savunma için hiçbiri ifade vermedi. Bunun yüzde 5'i Filistin hikayesi olsaydı burada zılgıtlarla karşılanırdık. Kürt yapınca hiçbir önemi yok öylemi. Bu hukuksuz mahkemede sanıkla yargıç yer değiştirdi” ifadelerini kullandı.

En iyi siyaseti BDP'nin yaptığını, 11 bin 400 BDP'linin cezaevinde olduğunu söyleyen Sırrı Süreyya Önder, "Sizin yaptığınız siyaset olmayınca, bizim yaptığımızı siyaset dışı bir şey sanıyorsunuz" diye konuştu.

Uludere'de ölen insanlar için İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in 'PKK'nın figüranı', 'dolap beygiri' gibi ifadeler kullandığını hatırlatan Önder, kimsenin bunun densizlik olduğunu söylemediğinden yakındı.

Anayasanın yeni düzenleme komisyonunda bulunduğunu belirten Önder, “Ancak ironi şuradadır ki ben anayasayı ihlal ettiğim gerekçesiyle 12 Eylül’de hapis yatmıştım” dedi.

BDP’li milletvekilleri hakkında hazırlanan ve onların dokunulmazlığının kaldırılmasını ön gören fezleke konusuna da değinen Önder, dokunulmazlıkların kaldırılmayacağını, çünkü AK Partili Kürt milletvekillerinin oy kaybetme korkusuyla buna karşı çıkacaklarını söyledi.

KÜRTÇE SEÇMELİ DERSE KÜRT NİYE BAŞVURSUN Kİ?”

Kürtçe seçmeli derse başvurunun beklenenin altında olmasını değerlendiren BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Kürtlerin Kürtçe derse ihtiyacı olmadığını, asıl Kürtçeyi öğrenmesi gerekenin Türkler olduğunu söyledi. Önder, “Türklere zorunlu olmalıdır ki aynı dili konuşalım. Önemli olan, seçmeli dersi getirmek değil, anadilde eğitim hakkını vermektir” diye konuştu.

“BEN DE TÜRK'ÜM, ALLAH BAŞKA KEDER VERMESİN”

''Türk'ün hassasiyetine her şeyden önce önem veriyorlar. Ben kendimi bildim bileli bu Türk'ün hassasiyeti artıyor, eksilmiyor. Habur iptal edildi. Tek seslilik olunca, hep onlar konuşunca söylenen normal bir şeymiş gibi geliyor'' diyen Önder, “Ben de Türk'üm, Allah başka bir keder vermesin” ifadesini kullandı.

Sırrı Süreyya Önder'i salondakiler alkışladı, zılgıt sesleriyle 'Urfa seninle gurur duyuyor' sloganları atıldı. Bu sloganlara karşılık veren Önder, "Kürdistan yada Türkistan seninle gurur duyuyor sloganı çok şekilsiz bir slogandır. Bu tür sloganlardan artık vazgeçin" dedi.