Bir gazetecinin “anadilde eğitime bu kadar önem vermenize karşın neden Meclis grup toplantılarında Türkçe tercih ediliyor” sorusuna tepki gösteren Önder, bunun İlkokul seviyesinde bir mantıkla sorulan bir soru olduğunu belirterek, BDP içinde sadece Kürtlerin değil diğer blok milletvekillerinin de bulunduğunu hatırlattı.

 

BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun bugünkü toplantısının ardından Meclis'te yaptığı basın toplantısında, yeni anayasa yazımında getirdikleri önerilerin tartışılmadığını savundu.

 

''Getirdiğimiz öneriler üç siyasi parti temsilcilerince, 'parantez içine alalım' denilerek geçilmek isteniyor'' diyen Önder, şunları söyledi: '''Diğer siyasi partilerden gelen öneriler saatlerce tartışılabiliyor. Bugün 'tercih ettiği dil' meselesi konuşulurken, hiç üzerinde durulmadan, 'tamam bunu paranteze alıp geçelim. Bu BDP'nin bir gayretkeşliğidir' denildi, diğer üç siyasi parti de buna katılmadı. Daha sonra biz, 'bunu tartışalım' dediğimizde, Türk milletine bir anayasa yapıldığı ve bunun bu ülkeyi böleceği dile getiriliyor Komisyon'da. Bir insan düşüncesini kendi diliyle açıklayamazsa nasıl açıklayacak? Bu ülkeyi niye bölsün? Bu iklimde nasıl anayasa yapılır, doğrusu merak içindeyiz. Biz bu anayasa çalışmasından asla çekilmeyeceğimizi ifade etmiştik. Böyle bir tavrımız, böyle bir tarzımız bugünkü koşullarda kesinlikle yok. Ama bunu yetkili kurullarda değerlendirmeye ihtiyacımız var.''

 

Önder, 17-20 Temmuz'da BDP değerlendirme kampında konunun ele alınacağını, bu nedenle komisyondan izin istendiğini söyledi.

 

Önder, Konya dışında tüm üniversitelerin ana dilde eğitim olabileceğine ilişkin görüş bildirdiğini açıkladı. Öcalan için dizayn edilmiş bir yasa maddesi olduğu gerekçesiyle yaptıkları öneriye üç siyasi partinin katılmadığını dile getiren Önder, oysa Öcalan dışında binlerce insanın aynı durumda olduğunu savundu.

 

Düşünce ve ifade özgürlüğünü bugün görüşmeye başladıklarını anlatan Önder, partilerinin önerilerini sıraladı. Bir halkın dilinin, kültürel simgelerinin yargılamalarda suç delili olarak sayıldığını belirten Önder, 14 Temmuz'daki mitinglerinin yasaklandığını, tutuklu milletvekillerine ilişkin taleplerinin reddedildiğini ifade etti.

 

Bu iklimde nasıl bir Anayasa yapılacağı konusunu merak ettiklerini belirten Önder, diğer üç siyasal partinin kitle tabanına seslendi ve baskı yapmaya çağırdı. "Barış istiyorsanız, bu sizin sahip olduğunuz her hakka herkesin sahip olmasıyla mümkündür" diye konuştu.

 

"HALKIN BUNU BİLMESİ GEREKİYOR"

Anayasa yapım sürecinin tıkanıp tıkanmadığına ilişkin bir soruya Önder, Anayasa süreciyle ilgili basının karşısına bir kere çıkmadıklarını ifade etti. Diyalog ve müzakere havasına uygun davrandıklarını ama şerhleri olduğunu hatırlatan Önder, "Yok, öyle bir noktada değiliz. Biz bugüne kadar anayasa süreciyle ilgili olarak basının karşısına bir kez bile çıkmadık. Fakat şerhimiz de vardı, 'kamuoyuyla paylaşacağız' diye. Bu hakkımızı ilk kez kullanıyoruz. Her maddeye, bismillah gibi 'milli güvenlik, kamu düzeni, genel ahlak' ile başlanıyor. Bıktık usandık bundan. Halka şikayet ediyorum. Her maddede, özgürlükler için sınırlandırma gerekçesi olamaz. Hepsine itirazımız var. Öyle fenni gübre gibi her yere serpiştiriyorlar. Neredeyse utanılmasa 'aile terbiyesi' de diyecekler. Anayasa böyle yapılmaz. Milli güvenlik, kamu düzeni, genel ahlak, sınırları belli olan normlar değil. Zamana, yere, şekle göre değişken kavramlardır. Anayasa, çok net çerçevelenmek zorundadır. Biz böyle şeyleri anayasada istemiyoruz'' diye konuştu.

 

Önder, "Böyle başlanacaksa eskisini niye değiştiriyoruz. Bu bir süreçtir. Halk da dahil olmalıdır. Herkesin çeki düzen vermesi, sürece müdahil olması gerekiyor" dedi.

 

Konuyu partilerinin yetkili organlarında değerlendireceklerini ifade eden Önder, "17-20 Temmuz'da BDP değerlendirme kampı olacak. Bu meseleyi enine boyuna değerlendirecek. Daha önce parti, MYK ve anayasa komisyonunda değerlendirecek. Hareket tavrını değerlendireceğiz. Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya'ya izinli sayılmamız gerektiğini anlatacak bir dilekçe verdik" diye konuştu

 

"GRUP TOPLANTILARINDA NİYE KÜRTÇE KONUŞULMUYOR?" SORUSUNA TEPKİ

Bir gazetecinin “anadilde eğitime bu kadar önem vermenize karşın neden Meclis grup toplantılarında Türkçe tercih ediliyor” sorusuna Önder, tepki gösterdi. İlkokul seviyesinde bir mantıkla sorulan soru olduğunu belirten Önder, BDP içinde sadece Kürtlerin değil diğer blok milletvekillerinin de bulunduğunu hatırlattı.

 

BDP'nin Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş ise bu masadan kalkmayacaklarını vurguladı. Diğer siyasi partilerin masadaki durumlarını gözden geçirmelerini istediklerini belirten Beştaş, insanların istedikleri dilde konuşup, düşüncelerini ifade etmelerini istediklerini kaydetti. Önerilerinin tartışılmadığını ve bunu kabul etmediklerinin altını çizen Beştaş, ciddi ve önemli bir faaliyet yürütüldüğünü ancak anayasa yazım şartlarını yerine getirilmesini istedi. BDP teklif ediyor diye doğrudan karşı çıkılmasının doğru olmadığını ifade eden Beştaş, gündelik yaşamdan, korkulardan, kaygılardan uzak çağdaş bir anayasa yapılması gerektiğini vurguladı.

 

Üçüncü Yargı Paketi ile Kürt mahkemelerinin kurulduğunu ifade eden Beştaş, yeni kanunla Bölge Ağır Ceza Mahkemelerinin kurulduğunu ve bugünden daha geriye gitmenin söz konusu olduğunu dile getirdi. Beştaş, Silivri'de anadilde savunmaya izin verilmediğini söyledi.

 

Türkiye'de temel sorunları özgürlükçü bir anayasanın çözebileceğine dikkat çeken Beştaş, "Asla çekilmedik, bu masadan kalkmadık, kalkmayacağız. Orada bütün önergelerin, ciddiyetle, sağlıklı tartışılması gerekiyor" diye konuştu.