Sırrı Sakık ve Ensarioğlu'ndan Öcalan ile görüşmeler ve açlık grevleri hakkında çarpıcı yorumlar.

Kürt sorunu tartışmalarında odak noktasına oturan İmralı ile diyalog ve yeni bir Oslo süreci ihtimali SKY Turk 360 ekranlarında mercek altına alındı. Hilmi Hacaloğlu'nun modere ettiği programa BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve AKP milletvekili Galip Ensarioğlu konuk oldu.

Hükümetin Kürt sorununa çözüm üretmekten uzak olduğunu kaydeden Sırrı Sakık, Başbakan'ın açıklamaları ve cezaevlerindeki açlık grevlerini yorumladı. Akit ve Sabah gazetesinin manşetine çıkan ve açlık grevlerinden önce çekildiği anlaşılan kuzu kebap fotoğraflarını eleştiren Sakık, "BDP Başbakan'ın stres topu" dedi.

BAŞBAKAN'IN AÇIKLAMALARI BİZİ YÜREKTEN YARALIYOR

"Başbakanın bu açıklamaları bizi yürekten yaralıyor. Geçmişte de şekli değişse de aynı mantıkta açıklamalar vardı. Mesela Şevket Kazan döneminde, 1996’da ‘Bunlar yiyor’ denmişti ama 12 ölüm gerçekleşmişti. Saadettin Tantan döneminde benzer açıklamalar var ve 122 ölü olmuştu. Diliyorum bugün aynı açıklamalar olmasına karşın ölümler çıkmaz. Fakat her dakika ölümler yaklaşıyor. Başbakan’dan rica ediyorum, gidip tetkikler yapsınlar. Diyalog ve müzakere süreci dendiğinde biz heyecanlanmıştık. Siyasetin yapamadığını içeride bedenlerini açlık grevlerine yatıranlar yapıyor."

AÇLIK GREVLERİNDEN VAZGEÇENLER VAR MI?

"685 kişi açlık grevinde değil, ölüm orucunda. ‘Grevden vazgeçenler intihara zorlanıyor’ şeklindeki açıklamalar sipariş üzerine yapılıyor. Bu ahlaki değil. İktidar partisiyle çeliştiğimiz nokta şudur: Anadilde eğitim haktır diyorlar ancak insanlarımız ölüm sınırında olmasına rağmen bir günde yasalaştırılacak bu hak sağlanmıyor. Biz sürekli hükümete çağrıda bulunuyoruz. İnsanlar kanın durmasını istiyor ama bize verilen 2023 hedefleri. Bizim bu kadar beklememize imkan yok. Cumhuriyet ortak kurulmuşsa, Kürt ve Türklerin ortak vatanıysa ve bugün Kürt çocukları hakları için bedenlerini ölüme yatırıyorsa bu Cumhuriyet’in ayıbıdır. Milletvekillerinin de sorunlara dahil olmaları sorunu çözer mi? Bilinmesi lazım ki biz Feda kültüründen geliriz. Halkımızın özgürleşmesi için ağır bedeller ödedik. Biz sürecin o noktaya gitmesini istemiyoruz. Barışçıl çözüm istiyoruz. Ama gerekirse gözümüzü kırpmadan eyleme katılabiliriz. Biz arkasında duramadığımız şey söylemeyiz. İktidardaki İslami kesim geçmişte Kemalist rejimin kendilerine söylediklerini şimdi bize söylüyor. Ölüm oruçları hayata meydan okumaktır. Benim diretmemle insanlar hayata meydan okumaz, ölüme yatmaz. Biz ortak bir ses verebiliriz bunun için varız."

ÖCALAN NİYE AÇLIK GREVİ YAPMIYOR?

"Anlamadıkları bir şey var. Bir halk diyor ki; Öcalan benim liderimdir. Buna karşın 13 yıldır bu insan hücrede yaşamını sürdürüyor. Diyalog kesildiği için insanlar bedenini ölüme yatırıyor. ‘Öcalan neden açlık grevine katılmıyor?’ diyorlar. Bu haksızlıktır. Eğer bugün insanlar bedenini ölüme yatırmışsa nedenlerinin düşünülmesi lazım. Bu insanlar anadilde eğitim, anadilde savunma talep ediyor ve Öcalan’la görüşmeler yapılsın istiyor sadece.

BDP BAŞBAKAN'IN STRES TOPU OLDU, BİZ BAŞBAKAN'IN KULU DEĞİLİZ

"En yoksul Kürt vatandaşın evinde bile mutlaka misafirine ikramlarda bulunulur. Kuzu da kesilir. Bunun bu şekilde halkın önüne getirilmesi çok ayıp. Siz yemek yemiyor musunuz? Başbakan bölgeye gelmedi mi, bölgede ağırlanmadı mı? Başbakan talepleri bir yana itiyor, grevlerden çok önce yenmiş bir yemek üzerinden eleştiriyor. Biz de anadilimizde kendimizi ifade etmek istiyoruz. Başbakanın bugün söylediği ’BDP’lilerin kuzu kebap yemesi’ sipariş üzerine yapılmış bir haberdir. BDP Başbakan’ın stres topu. Cezaevinden ölümler çıkarsa Türkiye yeniden bir çatışma sürecine girecek. Biz olası tehlikeleri görüyoruz. Gerginlik karşılıklı olarak yükseliyor. Başbakan çıkıp hakaret ediyor, kurmayları bize ’aman sesinizi çıkarmayın’ diyor. Biz başbakanın kulu değiliz."

ENSARİOĞLU: BDP'YE ÇOK BÜYÜK ROL DÜŞÜYOR

Programın diğer konuğu Galip Ensarioğlu, açlık grevlerini bir yöntem olarak eleştirirken "Cezaevlerinde işkence, kötü muamele artık yöntem olarak yoktur" dedi. AKP'li vekil "BDP’ye de çok büyük rol düşüyor. Açlık grevlerini kutsallaştıran bir dil kullanmamaları lazım" dedi.

"Bu konuları yorumlamak ayrı birşeydir, duyarlı olmak ayrı birşeydir. Tabii ki oradaki ölümlerden herkes sorumludur. Devlet, ne suç işlemiş olursa olsun o mahkumdan sorumludur. Cezaevi koşulları sürekli denetime tabiidir. Cezaevlerinde işkence, kötü muamele artık yöntem olarak yoktur. Bireysel olarak olabilir, yani insanın olduğu her yerde sıkıntı vardır.  Ak Parti iktidar olduğundan beri cezaevlerinde iyileşmeler vardır. Kendi ideolojik hedeflerini sıralayarak açlık grevlerine girenlerin taleplerini hiçbir hükümet karşılamaz. Makul talepler olmalıdır. Anadilde eğitimi ben de savunuyorum. Bakanlık zaten bu konuda çalışma da başlatmıştır. Bu ülkede haklı talepler karşılanacaktır. Kürt sorununun çözümü ile ilgili bir irade ortaya koyan bir hükümet var ortada. Talepleri karşılanacak durumdayken, hiçbir ölümü biz geri çeviremeyiz. Çabalarımız ölümlerin yaşanmaması için. Bu noktada BDP’ye de çok büyük rol düşüyor. Açlık grevlerini kutsallaştıran bir dil kullanmamaları lazım."

KİMLİK VE ANADİL BÜTÜN KÜRTLERİN ORTAK TALEBİDİR

"Bütün Kürtlerin ortak talebi, kimlik ve anadilde eğitimdir. Başbakan ‘Şiddet dursun, operasyonlar da durur’ dedi. ‘Oslo süreci devam etsin. Barış olacağına inanıyorsam, bugün de talimat veririm, Oslo sürecini başlatırım’ diyor. Ama bugün samimiyete inanmak zor. PKK’nin silah bırakacağına dair bir samimiyet, inanç olması lazım. Hükümet de Başbakan da 510’luk baraj konusunda, vatandaşlık, anadil ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi konularda ciddi adımlar atmaya hazır olduklarını söyledi. Diyelim hepsini karşılayamadık. Peki BDP niye var? Bu sorunları çözmek için var. Halk BDP’ye bunun için oy verdi. BDP’nin bu görevleri için kimsenin cezaevinde ölmesine gerek yok. İlk kez bir parti genel başkanı ‘kepenkleri kapatın okula gitmeyin’ diyor. Ölümler olsaydı bunun sorumlusu kim olacaktı? BDP ve Ak Parti bu ortamı yumuşatmalı.

Anadilde eğitim bana göre bir haktır. Dünyanın her yerinde anadilde eğitim anayasal bir haktır. Ben çocuklarımın Kürtçe ve Zazaca öğrenmelerini isterim."

BAŞBAKAN HİÇBİR ÖLÜME KAYITSIZ KALMADI

"Başbakan konuya kayıtsız değil. Hiçbir ölüme hiçbir zaman kayıtsız kalmadı. Ölümleri durdurmak için bu kadar risk alan tek başbakandır. Sadece yorumluyor. Başka bir çağrıda bulunmamız gerek. Kürtlerin siyasi ve demokratik taleplerini BDP güçlü bir vurguyla üstlenmelidir. Farklı siyasal araçlar kullansınlar, argümanlar üretsinler ama bu işi kendileri üstlenmeliler. Bizim üzerimize düşen bir şey varsa biz de üstleniriz. Bu kanın durması ölümlerin engellenmesi gerekiyor. Kendimiz risk alalım."