HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, seçim çalışmaları kapsamında Siirt’te halkla bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bugün Diyarbakır’da miting yapacağını anımsatan Temelli, “Sen Diyarbakır’da ne anlatacaksın? Mesela neden giderken yanına Bahçeli’yi almadın? Ankara’da yan yanasınız ya, alsaydın yanına, beraber çıksaydınız kürsüye, birlikte kurt işareti yapsaydınız. Bakalım Diyarbakır ne diyecekti. Anlat bakalım Diyarbakır’da Irak Kürdistanında referanduma neden karşı çıktığını, nasıl kuru ekmeğe muhtaç bırakmakla tehdit ettiğini. Ya da Afrin’i anlat bakalım Diyarbakır’da nasıl anlatacaksın. Ankara’da kolay tabi. Çünkü bunlar Diyarbakır’a gidince Kürt Ankara’da ya gelince kurt oluyorlar” dedi.

Halkla bir araya gelen Temelli, burada yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı. 

Dedik ki, geçerken bir uğrayalım Siirt’e, “merhaba” diyelim. Ama siz burayı mitinge çevirdiniz. Siz bu onurlu duruşunuzla bütün Türkiye’ye çok önemli bir ders verdiniz. Bu ülkeye demokrasi gelecekse işte bu onurlu duruşla gelecek.

‘KÜRTLER, DİYARBAKIR’DA SANA SİYASETTEN TASDİKNAME VERECEK’

3 haftaları  kaldı. Hala çıkıyor bizimle uğraşıyor. Sanki 16 yıldır iktidarda biz varız. Sanki 16 yıldır bu ülkenin başına ne geliyorsa bizden gelmiş. Söyleyecek sözü kalmamış, her şeyi tüketmiş. 2002’de söylediği vaatleri tekrarlıyor. Bugün de Diyarbakır’a gidiyor. Ne diyeceksin Diyarbakırlılara, ne anlatacaksın? Diyarbakır’a gidecekmiş, Kürt kardeşleriyle buluşacakmış ve onlara bizi şikayet edecekmiş. Kürtler, bize ders verecekmiş. Bunlar iyice şaşırmışlar. Kürtler, Diyarbakır’da sana tasdikname verecek, siyasetten tasdikname verecek.

‘NEDEN GİDERKEN YANINA BAHÇELİ’Yİ ALMADIN?’

Sen Diyarbakır’da ne anlatacaksın? Mesela neden giderken yanına Bahçeli’yi almadın? Ankara’da yan yanasınız ya, alsaydın yanına, beraber çıksaydınız kürsüye, birlikte kurt işareti yapsaydınız. Bakalım Diyarbakır ne diyecekti.

‘DİYARBAKIR’DA AFRİN’İ ANLAT BAKALIM’

Anlat bakalım Diyarbakır’da Irak Kürdistanında referanduma neden karşı çıktığını, nasıl kuru ekmeğe muhtaç bırakmakla tehdit ettiğini. Ya da Afrin’i anlat bakalım Diyarbakır’da nasıl anlatacaksın. Ankara’da kolay tabi. Çünkü bunlar Diyarbakır’a gidince Kürt Ankara’da ya gelince kurt oluyorlar.

Bizim artık bunları dinleyecek vaktimiz yok. Yalanlara doydu bu halk. Dönüp dolaşıp aynı şeyler. “Yasakları kaldıracağız” dediler, OHAL içinde yaşıyoruz. “Yolsuzluğa son vereceğiz” dediler, yolsuzluk yapmayan kamu kurumu yok. “Yoksulluğu bitireceğiz” dediler. Herkes yoksul.

16 yıldır bu ülkeye barış gelsin diye mücadele ediyoruz. HDP olarak Türkiye’nin her yerinde barışın, demokrasinin sesi olduk. Dedik ki bu ülkeye demokrasi gelecekse öncelikle Kürt sorununun çözümü gerek. Bu ülkeye demokrasi gelecekse bu ülkeye barış gelmesi gerek. Kürt sorununu çözmek istiyorsanız, demokrasi sorununu da çözmelisiniz.

Biz asla demokrasi ve barış mücadelesinden vazgeçmedik. Çünkü Türkiye’nin her yerinde demokrasi sorunu var, işsizlik, yoksulluk sorunu var. Bu sorunların hepsi birbirine bağlı. Bu sorunlardan herhangi birini çözmek istiyorsanız bu sorunlara eşit mesafede, eşit kararlılıkla yaklaşmalısınız. Oysa onlar vesayet sistemini kaldıracağız dediler. Türkiye’yi yeni bir vesayet sistemine sürüklediler. Bunu en iyi bilen yerlerden biri Siirt. Siirt’in seçilmiş tüm belediye başkanları görevden aldılar. Kayyum atadılar. Onlar bizim irademizdir. Bu vesayet sistemidir. “Vesayet sisteminden kurtulacağız”, deyip çok daha kötü bir rejimi ilan ettiler. Yüzlerce arkadaşımızın yerine kayyum atadılar. Binlerce arkadaşımızı tutukladılar. Yetinmediler demokratik siyasetten başka bir şey söylemeyen arkadaşlarımızı, milletvekili arkadaşlarımızı tutukladılar. Bu partinin eş genel başkanlarını Figen Yüksekdağ’ı Selahattin Demirtaş’ı  tutukladılar.

Türkiye’de barış gelsin demokrasi gelsin diye mücadele edenleri tutuklayacaksınız, onları siyaseten yasaklı hale getireceksiniz, halkın iradesini yok sayacaksınız sonra da Diyarbakır’a gidip, Kürt kardeşlerine bizi şikayet edeceksiniz. Diyarbakır sana en güzel cevabı bugün verecek.

‘BU KENTİ BİZ YÖNETECEĞİZ, KAYYUMLAR DEĞİL’

Bugün Türkiye’de her yerde sorun yumağı var. Her yer büyük sorunlarla uğraşıyor. Bu krizleri aşmanın yegane yolu demokrasiden geçer dedik. 24 Haziran hepimiz için büyük bir fırsat. Bu ceberrut iktidardan bu tekçi anlayıştan kurtulmanın yegane yolu, 24 Haziran'da sandığa sahip çıkmaktır. Madem bu kent bizim, bu kenti biz yöneteceğiz, kayyumlar değil. 24 Haziran'da bunları gönderdiğimizde, Tuncer Bakırhan yine sizinle olacaktır.

Madem bu iktidar düşecek, madem bunlar gidiyor, yerine bir şey koymak lazım. Yerine Selahattin Demirtaş’ı koyacağız. Bizim cumhurbaşkanı adayımız Selahattin Demirtaş. Ama sadece bizim değil, Türkiye’nin adayı Selahattin Demirtaş. O, bir suçu olduğu değil bir sevdası olduğu için tutsak. 24 Haziran’da bu iktidardan kurtulduğumuzda Selahattin Demirtaş  kazanacak. Barışın, demokrasinin önündeki bu barajı yıkarak Türkiye’ye demokrasiyi hep birlikte getireceğiz.

‘HALKI GÖRMEK İSTİYORSANIZ HDP’NİN LİSTELERİNE BAKIN’

Bir HDP’nin listelerine bakın bir de ötekilerin listelerine bakın. Halkı görmek istiyorsanız HDP’nin listelerine bakın. Hepimiz oradayız, bütün halklar bütün inançlar orada. Ancak bu şekilde başarabiliriz. Temsili demokrasi için olmazsa olmazdır. Bunu HDP sağladı.

‘AKP LİSTELERİNİN HEPSİ KRİPTO’

Diyorlar ki biz FETÖ ile mücadele edeceğiz. Bu nasıl mücadele. Listeler öyle söylemiyor, hepsi kripto. Diğer taraftan FETÖ’cü savcıların yazdığı fezlekeler yüzünden Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, İdris Baluken, Selma Irmak yargılanıyor. Siz mücadele falan etmiyorsunuz. İktidarda kalmak için her türlü kirli ittifakı yapıyorsunuz. Biz tüm bunlara son vereceğiz.

‘DEMOKRASİ SORUNU TÜM SORUNLARIN ORTAK AÇIKLAMASI’

Demokrasi sorunu tüm sorunların ortak açıklaması. Bu ülkede yoksulluk, işsizlik var dedik. Bunu en iyi bilen yerlerden biri Siirt. Siirt’te neredeyse 2 kişiden biri işsiz, yoksul. Çalışanların da iş güvencesi yok. Yarın ne olacağı belli değil. İş güvenliği zaten yok. İşçi cinayetleri her yeri sarmış. Siirt geleceği konusunda kaygılı. Bu taşeron sistemine son vereceğiz dediler. Orada da kendisine oy verecekleri sınavdan geçirdiler. Yandaş olmayacakları sisteme almadılar. Milyonlarca bu durumda işsiz var. Bir kısmına iş sağladılar, göz boyadılar. Taşeron sistemi devam ediyor. Biz iktidara geldiğimizde ilk işlerimizden biri taşeron sistemini kaldırmak olacak. Tüm emekçiler iş güvencesi ile çalışacak. İnsanca yaşam için gerekli ücreti alacaklar.

‘BİZ CEZAEVLERİNİ BOŞALTMAYA GELİYORUZ’

Bugün asgari ücret 1600 lira. Asgari ücrete açlık sınırının altında. Oysa asgari ücret en az 3 bin lira olmalı. Bugün Türkiye’de çalışanların yüzde 65’i asgari ücretle çalışıyor. İnsanlar asgari ücretle emekli olup emekli olduktan sonra da çalışmak zorunda kalıyor. Oysa emeklilere iyi bir maaş verdiğimizde gençler iş bulabilecek. Gençlere bir istihdam politikası yaratmak yerine gençler için cezaevi yatırımı yapıyorlar. Bir bakan diyor ki yatırım yapıyorlarmış, ne yatırımı cezaevi yatırımı. Cezaevlerinde 70 bin genç var. En büyük üniversite cezaevi. Bir suç aklıyla devleti yönettikleri için hiçbir muhalif sese tahammülleri yok. Kim ki kendi kimliğiyle yaşamak ister o bu devletin gözünde suçludur. Bunların da insanlara yatırım diye verecekleri tek şey cezaevi. Biz cezaevlerini boşaltmaya geliyoruz. TMK’yı kaldıracağız, TCK’yı değiştireceğiz cezaevlerini boşaltacağız.

“ÖLEN ÖLSÜN BİZ YOLUMUZU BULALIM” DİYORLAR

Şirvan’ı unutmadık, Soma’yı unutmadık. Madenlerde yitirdiğimiz yoldaşlarımızı unutmadık. Ama maden kaderimiz olmuş. Çünkü o madenlere gitmeden evimize aş götüremiyoruz. Oysa bu kömür madeni işçiye de topluma da zarar. En büyük çevre kirliliğini yaratıyorlar. Hemen kapatabiliyor muyuz, hayır. Çözüm temiz enerji kaynaklarını var etmek, zamanla termik Santrallerin payını düşürmek, madenlerde çalışan işçilere yeni iş olanakları yaratmak. Bunu yapmak yerine ne madenlerde bir iyileştirme yapıyorlar, ne de işçilerin hakkını koruyorlar. “Ölen ölsün biz yolumuzu bulalım” diyorlar. Hala Soma’nın, Şirvan’ın hesabı verilmiş değil. Tüm bunları düzeltmek için üreten de biz, yöneten de biz olacağız diyoruz.

‘HDP HALK ÇİFTLİKLERİ ÖNERİYOR’

Dünyanın en bereketli topraklarına sahip bir memlekete yaşıyoruz,  ama tarım çökertilmiş durumda. Yayla yasağı var, yayla yasağı olan yerde hayvancılık gelişir mi? Formül olarak buldukları tarım bakanı tarımdan bihaber. Tarımı, hayvancılığı bilmiyor. Sorun var diyorsunuz et ithal ediyor. Sağlıklı bir tarımın önünü açmak varken, Ramazanda et ithalatıyla ucuz et getiriyorlar. 1 ay ucuz et 11 ay et yok. Herkes geleceğinden kaygılı. Tarım alanları kurutulmuş, sulama sorunu çözülmüyor. Sulamaya kalksanız bu kez de elektik idaresi yakanıza yapışıyor. Oysa halkın çiftliklerine ihtiyacımız var. HDP halk çiftlikleri öneriyor. Bunun da kaynağını adaletli bir vergi sistemi ile yapacağını söylüyor. Adaletli bir vergi sistemi ile bu kaynağı yaratacağız işsizliğe çare olacağız. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alacağız. Bu ülkede kazanıp, İngiltere’de Amerika’da yiyenlerden vergi alacağız. Mademki demokrasi sorunu biz çözeceğiz, iktisadi, toplumsal sorunları da biz çözeceğiz.  O vergilerle iktisadi sorunları çözeceğiz.

‘BU İKTİDAR DÜŞECEK HALKIN İKTİDARI HDP’İN İKTİDARI YÜKSELECEK’

3 haftamız var. 7 gün 24 saat çalışacağız. Işıklarımız sönmeyecek. İftardan sahura çalışacağız. Bizim ışıklarımız sönmezse Saray'ın ışıkları söner. Saray'ın ışıkları sönsün diye 24 saat çalışacağız. 7 Haziran'da yarım bıraktığımız işi 24 Haziran'da tamamlayacağız. Bu iktidar düşecek halkın iktidarı HDP’in iktidarı yükselecek.

Onların ampulünün watt’ı çok düşük, ancak kendi dibini aydınlatıyor. Onların ampulünün watt’ı çok düşük, ancak kendi dibini aydınlatıyor. Ancak kendi damadını oğlunu kızını aydınlatıyor, söndürün gitsin. Sizler güneşin çocuklarısınız, sizler bütün bu ülkeyi aydınlatacak olanlarsınız. Gelecek sizsiniz.

Demokrat Haber/Siirt