HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Seyid Rıza’nın idam edilişinin 81’inci yıl dönümünde Dersim’de yapılan basın açıklamasına katıldı.

Anmada konuşan Temelli, “Bugün burada bir kez daha bu büyük acıyı paylaşmaya geldik. Bu acı unutulmasın diye bu acı hafızalarımızda canlılığını korusun diye geldik. Ama aynı zamanda direnmeye geldik. Seyid Rıza’lar diz çökmediler, vazgeçmediler, tarih boyunca bize önder ve örnek olmaya devam ettiler. Biz de vazgeçmeyeceğiz direnmeye devam edeceğiz. Kentimize ve yaşam alanlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bu ülkedeki tüm zulme, bu ırkçı ulus anlayışına karşı demokratik bir toplum, özgür bir toplumda yaşama iradesiyle demokratik ulus anlayışı ile çoğulculuğu gözeten bir yerden laik demokratik bir ülkeyi inşa edeceğiz. Mücadelemiz bu yöndedir. Yitirdiklerimize, Seyid Rıza ve arkadaşlarına verdiğimiz söz bu yöndedir. Mücadele sürüyor mücadele büyüyor dönen dönsün yolundan biz dönmeyiz” dedi.

Burada konuşan Sezai Temelli şunları söyledi:

Bugün burada bir kez daha bu büyük acıyı paylaşmaya geldik. Bu acı unutulmasın diye bu acı hafızalarımızda canlılığını korusun diye geldik. Ama aynı zamanda direnmeye geldik. Eğer bu katliamın hesabı sorulmazsa, biraz önce dile getirilen talepler; mezar yerinin bulunması talebi başta olmak üzere bu talepler karşılanmazsa, bu ülkeye barış ve huzur gelmez. Buraya acıyı paylaşmaya geldik ama direnmeye de geldik. O yüzden buradan bir kez daha Seyid Rıza’nın anısı önünde, evlatlarının, canlarımızın önünde saygı ile eğiliyorum.

Dersim bir direniş ve başkaldırı öyküsüdür. Bir isyandır, zulme, şiddete yok saymaya yönelik bir başkaldırı öyküsüdür. Bu öyküye hepimiz sahip çıkmalıyız. Dersim öncesi ve sonrası diye bu iki dönemi karşılaştırdığımızda görüyoruz ki zulüm bitmemiştir, zulüm herkes tarafından iktidara gelen her parti tarafından yeniden üretilmiş, halklarımıza dayatılmış. Koçgiri’yi hatırlayın, Takrir-i Sükun Yasası’nı hatırlayın, bu yasadan sonra yaşananları hatırlayın. 1925 yılında çıkarılan Şark Islahat Planı’nı hatırlayın. Şeyh Said’i hatırlayın. Bu plan ile ıslah edilmek istenen halklar var, Kürtler, Aleviler var.

Islah sözcüğünü kullanabilecek kadar ırkçılığın nasıl üretildiğini bu planlarda görürüz. Sonra umumi müfettişliği görürüz. İllerimize, mahallerimize, atanmışları, onları zulmünü görürüz. 1930’larda Türkleştirme politikalarıyla dilimizin, inancımızın yasaklanmasını görürüz. Yetmez. Zilan Katliamı’nı görürüz. Yetmez daha sonra türlü türlü planlarla bu ıslahatın sürdürülmeye çalışıldığını görürüz. Dersim’in adı Tunceli olur. 1937’ye geldiğimizde Seyid Rıza ve arkadaşlarının katledilmesini yaşarız.

‘NAZİLERİN YAHUDİLERİ GAZ ODALARINA DOLDURMALARI GİBİ DERSİM MAĞARALARINA GAZ ATILDI’

Mağaralara gaz atılmasını görürüz. Henüz Türkiye’ye gaz getirilmemiştir ama bir yerlerden bulunur ve mağaralara atılır. Bir kaç yıl sonra Nazilerin, Yahudileri gaz odalarına doldurması gibi buralarda mağaralara gaz atılır. Bu tarih bütün acılarıyla yaşıyor. Hesap sormak için bu tarihi unutmuyoruz ama devlette ırkçı tarih anlayışı ile bu tarihi yeniden üretiyor.

Aynı ırkçı anlayış, tekçi anlayış inançlarımızı yasaklayan anlayış iktidardadır. Bugün Dersim bu anlayışı yeniden yeniden yaşamaktadır. Bu şiddet yeniden üretilmektedir. Bugün belki mağaralarımıza gaz atmıyorlar ama ormanlarımızı yakıyorlar, Dersim'in dağlarını bombalıyorlar. Aynı zulüm devam ediyor. Bugün umumi müfettiş atayamıyorlar ama onların yetkilerinden daha fazla yetki ile donatılmış kayyum atıyorlar. Aynı zulüm bugün Dersim’in, Botan’ın, Serhad’ın sokaklarında karşımıza çıkıyor. Bugün siyasi iktisadi ve siyasi olarak bütün haklarımızın gasp edildiği bir dönemi yaşıyoruz.

‘BU ZULME KARŞI YAN YANA OMUZ OMUZA DURMALIYIZ’

Kayyumların ilk yaptığı şey tabelaları indirmek, anadilimizi yok saymak. İkinci yaptıkları şey haklarımızı gasp etmektir. Bu anlayış ile zulüm devam ediyor, bu zulme karşı yapacaklarımız var buna karşı durmalıyız, yan yana gelmeliyiz, omuz omuza vermeliyiz. Bu halka zulüm edenler Suriye halklarına da zulüm götürüyorlar. Şimdi Rojava’yı da dillerine doladılar ve Rojava’ya saldırıyorlar. Dersim’e, Cizre ve Sur’a saldıranlar Afrin ve Rojava’ya saldırmaya devam ediyorlar. Çünkü istiyorlar ki hiç bir farklılık kalmasın, iktidar ne düşünüyorsa öyle düşünsün, iktidarın tekçi anlayışına mahkum olsun, kimliğinden geleceğinden vazgeçsin.

‘SEYİD RIZA’LAR DİZ ÇÖKMEDİ BİZ DE DİZ ÇÖKMEYECEĞİZ’

Seyid Rıza’lar diz çökmediler, vazgeçmediler, tarih boyunca bize önder ve örnek olmaya devam ettiler. Biz de vazgeçmeyeceğiz direnmeye devam edeceğiz. Kentimize ve yaşam alanlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bu ülkedeki tüm zulme, bu ırkçı ulus anlayışına karşı demokratik bir toplum, özgür bir toplumda yaşama iradesiyle demokratik ulus anlayışı ile çoğulculuğu gözeten bir yerden laik demokratik bir ülkeyi inşa edeceğiz. Mücadelemiz bu yöndedir. Yitirdiklerimize, Seyid Rıza ve arkadaşlarına verdiğimiz söz bu yöndedir. Mücadele sürüyor mücadele büyüyor dönen dönsün yolundan biz dönmeyiz.

Demokrat Haber/Dersim