AİHM, sosyolog Pınar Selek'in gözaltındayken kötü muamele gördüğü, adil yargılanmadığı ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiği temelinde dava açmak için yaptığı başvuruyu reddetti.

Strasbourg'daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına gerekçe olarak Selek'in AİHM'ye başvuru için 6 ay kuralına uymamış ve iç hukuk yollarını tüketmemiş olmasını gösterdi.

BAŞVURU SÜRESİ

Kararı alan 3 kişilik yargıç heyeti, ulusal yargı organlarının Selek'in kötü muamele iddialarını ciddiye almadığını ve soruşturma başlatmadığını belirtmekle birlikte Selek'in de 2000 yılında serbest bırakılmasına rağmen AİHM'ye başvurmadan sadece 10 gün önce, yani 1 Haziran 2010 tarihinde kötü muamele iddiaları hakkında Almanya'da bir tıp merkezinden rapor aldığını not etti.

Almanya'daki merkezin raporunda Selek’in "muhtemelen gözaltı sırasındaki kötü muamele ve hakkındaki yasal sürecin uzunluğuna bağlı belirsizlik nedeniyle posttravmatik stres bozukluğu yaşadığı" kaydedilmişti.

Kararda, Selek ve avukatlarının İstanbul 12'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin, kötü muamele iddialarına değinilmeyen 2008 yılı kararından en geç 6 ay sonra AİHM'e başvurmuş olmalarının gerektiği, bu yapılmadığı için başvurunun kabul edilemeyeceği belirtildi.

"İÇ HUKUK YOLLARI TÜKETİLMEDİ"

Mahkeme, Selek'in "uzun gözaltı süresi" hakkındaki başvurusunu da aynı gerekçeyle geri çevirdi.

AİHM, Selek'in "dava süresinin uzunluğu" konusundaki başvurunu ise "iç hukuk yollarını tüketmediği" gerekçesiyle kabul edilemez buldu. AİHM, Türkiye’de yargı sürelerinin uzunluğuyla ilgili geçtiğimiz yıllarda yapılan yasal düzenlemeleri yeterli bulmuş ve bu konuda Türkiye'den gündemine taşınmış çok sayıda şikayet başvurusunu "iç hukuk yolu oluşturulduğu" için geri çevirmişti.

Strasbourg'daki mahkemesi, Selek'in ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine dair hiçbir bulguya rastlayamadığını belirtip bu başvuruyu da reddetti. (Deutsche Welle Türkçe)