HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AKP içerisinde yaşanan tartışmalara ilişkin 'Bunun böyle gitmeyeceği belliydi. Kandil, İmralı, HDP ayrı telden çalıyor diyenler kendi içlerinde paramparça duruma geldiler. Bu Türkiye için hayırlı olur' dedi. 

Erdoğan'ın izleme heyetine karşı çıkmasını da eleştiren HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Erdoğan'ın sürecin zora girmesinin vebalini HDP'ye yüklemeye çalıştığını söyledi. Kürt sorununun çözümünün Erdoğan'ın düşüncesinde olmadığını belirten Demirtaş, "Umurunda da değil" dedi.

ANF'den Arzu Demir'in sorularını yanıtlayan HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, AKP'de derinleşen tartışma için "Bütün bu tartışmalar AKP'nin sonunun başlangıcıdır. HDP'nin yaptığı hamleler, Kürt özgürlük hareketinin duruşu, Kobanê zaferi, Sayın Öcalan'ın barış konusundaki kararlı, net tutumu ve çağrıları bu yarılmayı derinleştirmiştir, hızlandırmıştır. Türkiye açısından hayırlı olacaktır" dedi.

'SÜREÇTE YENİ İLERLEMENİN OLMASI ZOR GÖRÜNÜYOR'

Öcalan'ın Newroz mektubunda değişiklik yapıldığı iddialarına ilişkin konuşan Demirtaş, "Değişik spekülasyonlar yapılıyor. Mektupta Sayın Öcalan, kongre toplanması için bir tarih vermiş de, sonradan çıkarılmış gibi söylentiler var. Bizim heyetimizin İmralı'da yaptığı tartışmada hiçbir şekilde tarih üzerinden konuşulmadı. Sayın Öcalan'ın mektubunda da tarih yoktu. Olsaydı da bizim heyetimizin bunu değiştirme, çıkarma yetkisi yoktur. Bunun herkes tarafından bilinmesi lazım. Sayın Öcalan'ın mektubu nasılsa orijinal hali ile esasına ve mesajlarına tek kelime dahi dokunulmadan Amed'de Newroz meydanında okunmuştur. O ana kadar herhangi bir uzlaşmazlık belirtisi göstermeyen devlet ve hükümet tarafı, Newroz mesajının okunmasına bir iki gün kala aniden Cumhurbaşkanı'nın başlattığı bir tartışma ile aslında metnin devletin tümü ile bir mutabakat sonucu ortaya çıkmadığını ilan etmiş oldular. Dolayısıyla biz karşımızda artık tam olarak kim muhataptır, kimin söylediği süreci bağlar, bütün bunları bu tartışmalar sonucunda görmüş ve netleştirmiş olacağız. Şu anda hükümet kendi sözcüsü aracılığıyla Newroz mesajını olumlu karşıladığını ilan etti. Çünkü hükümetin bilgisi dahilinde gerçekleşti bu çalışmalar. Cumhurbaşkanı da bunu tanımadığını ilan etmiş oldu. Kendi aralarındaki bu çelişki giderilmediği müddetçe de süreçte yeni bir ilerlemenin olması çok zor görünüyor" dedi.

'Neden tarih tartışması başlatıldı' sorusunu da cevaplayan Demirtaş, hükümet ve devlet kanadının 15 Nisan'da bir kongre toplanması isteğini belirtmiş olabileceğini söyledi ve "Belki de bunu talep ettiler fakat böyle bir yaklaşım ne İmralı görüşmesinde ne de mektupta ortaya çıkmadı. Biz buna tanıklık etmedik. Olsaydı, olduğu gibi biz kamuoyuna aktarırdık. Hükümet kendi temennisini ifade ediyor" dedi.

HÜKÜMET KÜRT SORUNUNUN OLUP OLMADIĞINA KARAR VERMELİ

İzleme Heyeti konusundaki son durumu da anlatan Demirtaş şunları söyledi: "Burada sadece İzleme Heyeti'nin oluşup oluşmaması tartışmalarının çok ötesinde esaslı bir sorun var: Cumhurbaşkanı 'Kürt sorunu yoktur' diyor. Bu konu netleşmediği müddetçe, hükümet de meseleye böyle baktığını ya da bakmadığını netleştirmediği müddetçe çözüm sürecinde İzleme Kurulu'nun olup olmaması artık çok anlam ifade etmiyor. İzleme Kurulu gidip neyi izleyecek? Ortada Kürt sorunu yok. Ortada kendi deyimleri ile bir 'terörist başı' var ve O'nun meşrulaştırılmaması lazım. 'Kürt yurttaşların ufak tefek sorunları var, geri kalanı silah meselesidir' deniyorsa ve hükümet de meseleye böyle bakıyorsa bu iş esastan, işin özünden itibaren ciddi bir kriz ile karşı karşıya kalır. Fakat hükümet eğer 'Ortada bir Kürt sorunu var ve biz sorunu sosyal, siyasal, ekonomik yönleri ile bu 10 temel başlıkta tartışmaya hazırız' derse, İzleme Kurulu'nun dahil olması lazım. Hükümet ile İzleme Kurulu konusunda uzlaşma sağlanmıştır. Daha önce de ifade ettik. İki yıldır konuşulan bir konudur. Sayın Öcalan bu konuda ısrarcıdır. 'İzleme Kurulu, gözlemci heyet huzurunda tartışma ve müzakereyi yapmamız lazım' diyor. Gelinen noktada en son İmralı görüşmesinin ardından İzleme Kurulu'nun sürece dahil olması kararlaştırılmıştır. İsimler tümüyle netleşmese bile İzleme Kurulu'nun bir sonraki heyet ile birlikte İmralı'ya gitmesi kararlaştırılmıştır. Bu hem heyetimiz hem de hükümet tarafından teyit edilmiştir. Başbakan Yardımcısı Sayın Yalçın Akdoğan, 'İsimler netleşmemiş olsa da İzleme Kurulu sürece dahil olacak' demiştir. O nedenle Cumhurbaşkanı'nın müdahalesine kadar bizim belirttiğimiz çerçevede süreç işlemişti ve belli bir noktaya gelmişti."

BARIŞ VE ÇÖZÜM ERDOĞAN'IN UMURUNDA DEĞİL

Erdoğan'ın izleme heyetine karşı çıkmasını da eleştiren Demirtaş, Erdoğan'ın sürecin zora girmesinin vebalini HDP'ye yüklemeye çalıştığını söyledi.

Erdoğan'ın HDP'yi kamuoyunun önünde linç ettirip, baraj altında bırakmak ve parlamentoya sokmamak gibi hedeflerinin olduğunu da kaydeden Demirtaş, "Seçim sonrasında kıyamet de kopsa cumhurbaşkanının umurunda değil. O, kendisini başkan yapmaya yetecek kadar vekil kazandıktan sonra, Türkiye'de her yer yangın yerine de dönse, Cumhurbaşkanı'nın umurunda olacağını çok düşünmüyorum. Şu anda O'nun kilitlendiği tek nokta başkan olabilmek ve istediği kadar vekil kazanabilmek. Türkiye halklarının durumu, barış, Kürt sorununun çözümü asla düşüncesinde yok, umurunda da değil" dedi.

AKP'DEKİ YARILMA TÜRKİYE İÇİN HAYIRLIDIR

'AKP'de ne oluyor' sorusunu da yanıtlayan Demirtaş şunları söyledi:

"Zaten bu işin böyle gitmeyeceği herkesin tahminiydi. Nerede patlayacak, nasıl olacak? Bunların analizleri zaten yapılıyordu. Biz de AKP'nin bu şekilde götüremeyeceğinin farkındaydık. AKP'de çözüm sürecinin belli bir başarıya ulaşmasını isteyen kişi ve çevreler olabilir. Bunların varlığını da inkar etmemek, hakkını teslim etmek lazım. Öyle olmasaydı zaten çözüm süreci bugüne kadar bu şekilde gelemezdi. Fakat bütünlüklü olarak AKP kurmay zihniyetinin aşağı yukarı Recep Tayyip Erdoğan gibi düşündüğü kanaatindeyim. Kendi içlerinde mutlaka ki bir ayrışma olacak. Bu belki seçim öncesinde 'Kol kırılır, yen içinde kalır' şeklinde toparlanacak bir sürece de dönüşebilir. Kendilerini hızlı bir şekilde toparlayıp bir yarılmanın önüne de geçebilirler. Fakat artık bir AKP'li yazarın da dediği gibi; AKP'nin büğüsü bozulmuştur, vazo kırılmıştır. Bütün bu tartışmalar AKP'nin sonunun başlangıcıdır. HDP'nin yaptığı hamleler, Kürt özgürlük hareketinin duruşu, Kobanê zaferi, Sayın Öcalan'ın barış konusundaki kararlı, net tutumu ve çağrıları bu yarılmayı derinleştirmiştir, hızlandırmıştır. Türkiye açısından hayırlı olacaktır. Bizim için 'Parçalandılar. Kandil, İmralı, HDP ayrı telden çalıyor. İki maymunu oynuyor' diyenler, kendi içlerinde paramparça bir duruma geldiler. Bu Türkiye için hayırlı olur."