CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 'Darbe Temizliği İçin CHP'den Demokrasi Paketi'ni, basın toplantısı yaparak açıkladı. Kılıçdaroğlu, "Darbe hukukundan Türkiye Cumhuriyetini kurtarmak her siyasal partinin, her siyasetçinin namus görevidir" diye konuştu.

 

DEMOKRASİ VARMIŞ GİBİ DAVRANMAYALIM

Kılıçdaroğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, darbeci zihniyetlerin bugün de hala varlığını sürdürdüğünü, Türkiye'nin hala darbe hukukuyla yönetildiğini söyleyerek 30 yıldır iktidar olanların bunu değiştirmediğini söyledi.

 

2012 Türkiye'sinde darbe dönemlerini aratmayan uygulamalarla karşılaşıldığını savunan Kılıçdaroğlu, ''Ülkemizde demokrasi varmış gibi bir oyun oynamaktan vazgeçelim. Vazgeçelim ki hiç olmazsa bu ülkedeki yeni kuşaklar gerçek demokrasinin ne olduğunu öğrensinler. Gerçek demokrasinin tadına varsınlar ki onları kimse gömlek demokrasisiyle kandırmasın'' dedi.

 

CHP'li milletvekillerinin bu dönem kendilerine verilen yasama görevini olabildiğince mükemmel şekilde yerine getirmeye çalıştıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, 24. yasama döneminde hukuk sistemi içindeki totaliter kimlik ve darbe kurumlarını temizlemek amacıyla onlarca kanun teklifi verdiklerini anlattı.

 

DARBE TEMİZLİĞİ PAKETİ

Kılıçdaroğlu, CHP'nin şu ana kadar önerdiği yasa değişikliklerinin ''ülkenin ve halkın yararı için düşünülmüş bir darbe temizliği paketi'' olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

''Bu demokrasi paketi içinde yer alan yasa teklifleri çağdaş bir demokrasi için olmazsa olmazlardır. Çağdaş bir demokrasiye kavuşmamız için siyasal partilerimizi, TBMM'nin değerli milletvekilleri ve üyelerini, darbe temizliği için CHP'nin demokrasi paketine katkı sunmaya davet ediyoruz. Hep CHP'ye 'söylüyorsunuz ama kanun teklifi vermiyorsunuz' diye eleştiri gelir. Ne kadar garip bir uygulamadır ki verdiğimiz kanun teklifleri, TBMM Başkanı'nın imzasından ilgili komisyonlara gider, ilgili komisyonlarda durur ama hala bazıları çıkar 'CHP bu konuda kanun teklifi niye vermiyor? Onların görüşleri nedir?' diye kamuoyunun önüne çıkar, gazetelerin, televizyonların önüne çıkar konuşurlar."

 

"Bizler de büyük hayretle onları izleriz. Kanun teklifini verdik, komisyonlarda duruyor. Bunları yeteri kadar kamuoyuna aktaramıyoruz. Bugün toplu bir sunuş yaptık. Darbe hukukunu, Türkiye Cumhuriyeti hukukundan temizlemek istiyoruz. Hukuk mevzuatı çağdaş bir devletin olması gereken hukuk mevzuatı gibi olmalıdır. Özgürlükler, insan hakları, güçler ayrılığı ilkesi olmalıdır. Hapiste milli irade, tutuklu milletvekilleri olmamalıdır. O kişilerin milletvekili olabileceklerine yargı karar verdi. Bu ayıptan Türkiye'nin kurtulması lazım.''

 

İNTİKAM DUYGUSU İÇİNDE OLMADIK

CHP'nin her dönemde demokrasi, insan hakları için mücadele ettiğini belirten CHP lideri Kılıçdaroğlu, darbelerden en büyük zararı kendilerinin gördüğünü, mal varlıklarına el konulduğunu, CHP'nin arşivinin darbe sonrası SEKA'ya gönderilip hurdaya dönüştürüldüğünü anlattı.

 

''Ama bir intikam duygusu içinde olmadık. Her zaman, her yerde, her ortamda demokrasi için mücadele ettik'' diyen Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, milletvekili seçilmesi için Anayasa ve yasalardaki değişikliklere ''evet'' dediklerini ifade etti. Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

 

''Çünkü biz, bu ülke için demokrasinin olmazsa olmaz temel ögelerden biri olduğuna inanıyoruz. Demokrasinin olmadığı bir yerde zaten insan haklarından söz edemezsiniz. Bu kadar önemli. Çağrıyı yapıyorum, çağrımızı yineliyorum; TBMM'nin sayın milletvekillerine söylüyoruz, siyasal partilerimizin ve onların genel başkanlarına söylüyoruz, darbe hukukundan Türkiye Cumhuriyeti'ni temizlemek mi istiyorsunuz, CHP hazır. Artık kanun teklifi de veriyoruz. Hiç kimse CHP'ye 'demokrasiyi yarım yamalak savunuyorsunuz' demesin. Darbe hukukundan, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurtarmak her siyasal partinin, her siyasetçinin namus görevidir. Bu kadar net ve açık söylüyoruz. İnsanımıza, demokrasiye saygının bir gereğidir. İnsan haklarına saygının bir gereğidir. Çağrımızı umarım bütün Türkiye duymuş olur.''

 

AKP DARBE HUKUKUNA DOKUNMUYOR

Kemal Kılıçdaroğlu, 12 Eylül darbesinin üzerinden 32 yıl geçtiğini ancak ''Milli Güvenlik Konseyi'nin antidemokratik yönetiminin yaptığı darbe yasasının büyük ölçüde yürürlükte olduğunu'' ifade etti.

 

Sadece Anayasa değil darbe yönetiminin yaptığı 105 temel yasa ve kanun hükmünde kararnamelerin de halen yürürlükte olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

 

''Şayet bir ülkede darbecilerin yaptığı yasalar, darbe sonrasında da yürürlükteyse darbeciler hala iş başındadır demektir. Yani Türkiye'nin yasaları hala darbecilerin hizmetindedir demektir. Milletimiz, 30 yıldır darbe yasalarıyla yönetiliyor. 30 yıl boyunca yasama yetkisini darbecilerin elinden alamayan bir TBMM'nin saygınlığı kuşkusuz tartışılır. 30 yıl boyunca bu ülkenin darbe hukukuyla yönetilmesine göz yummak, millet iradesini gasp eden darbecilerin suçuna ortak olmak demektir. Temel soru şudur? TBMM darbe hukukunun yarattığı kirliliği 30 yıldır neden temizleyemedi? Herkes bu soruya samimi bir cevap vermek zorundadır. Aksi halde kendimizi kandırmış oluruz. TBMM'nin gücü mü yetmedi, siyasi partilerin milletvekili sayısı mı yeterli olmadı, hiç kimse mazeret üretmeye kalkmasın ve bir gerçeği görsün, Türkiye, son on yıldır bütün statükoyu tekelinde toplamış AK Parti iktidarı tarafından tek başına yönetilmektedir. Bu parti işine gelmeyen, zülfüyare dokunan her şeye dokunuyor. Asla dokunmak istemedikleri bir şey var. O da darbe hukukudur. Bunu kimse görmezden gelemez, gelmemelidir.''

 

Kılıçdaroğlu, darbelere karşı olmanın, insanlığın kazanımlarını, temel insan haklarını, hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını, kuvvetler ayrılığı ilkesini, özgür düşünceyi ve özgür sanatı yani demokrasiyi savunmak anlamına geldiğini belirterek, demokrasinin ise sadece yöneticileri belirleme değil aynı zamanda nasıl yönetileceğini de belirleme anlamı taşıdığını dile getirdi.

 

ACI BİR GERÇEK

Darbe hukukunun, darbecilerin elinde topluma yöneltilmiş bir silah, toplumu baskılama aracı olarak kullanıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''30 yıldır iş başına gelen sivillerin, topluma ve demokrasiye yönelmiş bu silahı imha etmesi beklenirken aksine sahiplenmeleri acı bir gerçektir. Bu durum, Türk demokrasisinin ve siyasetinin en büyük ahlak sorunudur'' diye konuştu.

 

Kılıçdaroğlu, darbeye karşı olduğunu söyleyenlerin onun getirdiği düzenlemelere ve kurumlara da karşı olması gerektiğini belirterek, ''YÖK Yasası'nın sahiplenilmesinin, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu'nun değiştirilmek istenmemesinin, Ceza Kanunu'nun insanlık dışı maddelerine göz yumulmasının bir siyasi ikiyüzlülük olduğunu'' savundu.

 

''Yüzde 10 seçim barajı, ikiyüzlülüğün ötesinde darbecilerin getirdiği milli irade hırsızlığıdır. 32 yıl içinde devletler yıkıldı dünya değişti, 2012 Türkiye’sinde darbe hukukundan söz ediyoruz. Sansürden hapisteki gazetecilerden söz ediyoruz. Türkiye’de demokrasi varmış oyunu oynamaktan vazgeçelim'' diyen Kılıçdaroğlu, darbe zihniyetinin yani totaliter zihniyetin, darbe yasalarıyla bugün de varlığını sürdürdüğünü savundu.

 

TOTALİTER REJİMLERİN TEKNOLOJİSİ DE DEĞİŞTİ

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin demokrasi ve insan hakları bakımından dünyanın sicili en bozuk ülkelerinden birisi olarak gösterildiğini öne sürerek, şöyle devam etti:

''12 Eylül darbesinin üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen 2012 yılı Türkiyesinde darbe dönemlerini aratmayan insan hakları ihlalleriyle karşılaşıyoruz. Bunun temel nedeni, darbe hukukunun siyasi iktidar tarafından beğenilmesi ve uygulanmasıdır. 32 yıl içerisinde devletler yıkıldı, devletler kuruldu, dünya değişti, teknoloji gelişti. 2012 yılı Türkiye’sinde totaliter rejim hukukundan, darbe hukukundan söz ediyoruz. 2012 çağdaş Türkiye’si, darbe hukukundan söz edebilir mi? Demek ki bir sorun var burada. Sansürden söz ediyoruz, hapisteki gazetecilerden, hapisteki milletvekillerinden, baskıdan, korkudan söz ediyoruz. Telefonlarımızın dinlenmesinden söz ediyoruz. Kadın cinayetlerinden, cezaevinde çocuklara tecavüzden, işkenceden söz ediyoruz. 32 yıl içinde siyah beyaz televizyondan renkli televizyona geçtiğimiz gibi totaliter rejimin de teknolojisi değişti. Askeri dikta yönetiminden postmodern darbe yönetimlerine geçtik. Açıkçası mevcut durum budur.''

 

Bu toprakların, Mevlana'nın, Yunus Emre'nin toprağı olduğunu, uygarlıklara beşiklik ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Biz herkesin imrendiği bir demokrasiyi kendi ülkemize getirebilirdik. Getirmek zorundayız da. Bunun bedeli ağırsa ödemeye hazır olduğumuzu da söyledik'' dedi.

 

Toplantının ardından TBMM'nin 24. döneminin ilk 6 ayında CHP'nin demokrasi, insan hakları ve özgürlükler alanında hazırladığı kanun değişiklikleri tekliflerini içeren ''Darbe Temizliği İçin CHP'den Demokrasi Paketi'' başlıklı kitapçık basın mensuplarına dağıtıldı.