HDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, son dönemde gündeme gelen "özür dileme" tartışmalarının ardından Meclis'e "Özür Dileme Kanun Teklifi" verdi.

Tuncel, Ermeni Soykırımı ve Dersim Katliamı gibi Türkiye'de işlenen bir çok suçun toplumsal barışın önünde olduğunu belirterek, kanun teklifinin barışın sağlanması için çerçeve yasa niteliğinde olduğunu kaydetti.

HDP, Devlet Özür Dileme Kanun Teklifi hazırlayarak, insanlık suçlarına ilişkin devlet adına nasıl özür dilenmesi gerektiğini açıkladı. Teklifte, özrün bir törenle yapılması ve kamuya bağlı görsel yayınlardan canlı olarak sunulması, olayın yaşandığı günün Ulusal Yas olarak ilan edilmesi, özür dilemenin kapsamının Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına, şartlı cümleler koyulmadan net bir şekilde belirtilmesi gibi maddeler yer alıyor.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel imzasıyla 7 maddelik 'Devlet Özür Dileme Kanun Teklifi' hazırladı.

Teklifin gerekçe bölümünde, Benedictus Spinoza tarafından yapılan, "Barış savaşın olmaması değildir. Barış bir erdemdir, iyiliğe, güvene ve adalete doğru bir meyil, bir zihinsel tutumdur" şeklindeki barış tanımını hatırlatan Tuncel, "Barışın gerçekleşmesi, ahlaki bir tutum olarak tarih ve toplumlar önünde durmaktadır. Teritoriye bağlı, Anayasal sözleşme ile bağlanmış toplumlar, bu ahlaki ve erdem içeren nosyona sahip oldukları ölçüde devlet-toplum barışını ve toplumsal barışı gerçekleştirebilir" dedi.

'DEVLETİN RESMİ ÖZÜR DİLEMESİ YÜZLEŞMENİN ÖNEMLİ ADIMI'

Türkiye’de toplumsal barışın sağlanmasının ve devlet ile toplumun yeni bir toplumsal sözleşme ile bir gelecek tahayyülü sunmasının önünde, son zamanlarda gündeme gelen 38 Dersim Katliamı'nın yanı sıra insanlığa karşı işlenen pek çok suç bulunduğunu hatırlatan Tuncel, gerekçesinde devamla şunları aktardı:

"Dersim dışında Maraş, Sivas, Çorum Katliamları, Ermenilerin soykırıma uğratılması, 12 Eylül askeri darbesi ile tüm muhalif kesimlere yönelik devlet teröründen kaynaklı işlenen insanlık suçları gibi pek çok yaşanmış olay bulunmaktadır. Özellikle Türkiye’de etnik kimliği ve inancından dolayı belli kimliklerin sistematik olarak baskı ve zor altında tutulduğu gerçeği göz önünde tutulduğunda devletin resmi olarak özür dilemesi tüm bu gerçeklerle yüzleşmenin önemli bir adımı olacaktır. Yaşanan insanlık suçlarına karşı uzunca süredir toplumsal muhalefet devletin yüzleşmesi yönünde mücadelesini yürütmektedir. Geçmişiyle yüzleşmeyen bir devlette Hrant Dink’in öldürülmesi gibi hedef gösterilmiş toplumsal kesime yönelik cinayetler devam edebilmektedir. Bu anlamda özür dileme ve yüzleşme bir yandan da 'bir daha asla' demektir."

ULUSLARARASI ÖRNEKLER

Dünyada pek çok ülkenin, savaş zamanı yaptığı insan hakları ihlalleri, azınlıklara ve kendi halklarına yönelik yapmış olduğu asimilasyon ve toplu katliamlarla ilgili özür dilediğine işaret eden Tuncel, şu örnekleri verdi:

 "2008 yılında Avustralya Başbakan’ı Avustralya Parlamentosunda çıkarılan önergenin oylanması ile tüm ülkede canlı yayınla verilerek 'Aborjinler'den özür dilemiştir. Kanada 2008 yılında parlamentosunda hazırlanan önergeyi geçirerek, Kızılderililere yönelik geçmişte yapılan asimilasyon politikalarından dolayı özür diledi. Yine Hollanda hükümeti 2000 yılında, 2. Dünya Savaşında Yahudilere, Çingenelere ve Endonezyalılara karşı yapılan haksızlıklardan dolayı özür dilediğini açıkladı ve tazminat ödemesi yapıldı. ABD’de 2002 yılında başlayarak eyaletler geçmişte yapılan siyahlara yönelik köle ticaretiyle ilgili özür yasayı çıkardı ve bazı eyaletler tazminat ödemesi yaptı. 1993 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti katliamlardan sorumlu 'Apartheid' rejiminden dolayı özür diledi."

Tuncel, tüm dünya örneklerine bakıldığında “geçmişle yüzleşme”nin devleti temsil eden Cumhurbaşkanının ya da Başbakanın Meclis’te bir önerge ya da yasa ile özür dileme prosedürünü gerçekleştirdiğini, ayrıca tazminat gibi onarıcı önlemler alındığını ifade ederken, "Ancak gerçek bir yüzleşmenin Güney Afrika’nın özür dilemesinden sonra oluşturulan Hakikatleri Araştırma Komisyonlarıyla gerçekleştiği, bu komisyonlarla tüm devlet arşivleri açılarak yaşananların ortaya çıkarıldığı bilinmektedir. Bu süreçte, faili meçhul olan cinayetler, toplu katliamlara dair belge ve bilgiler toplanarak bir yandan da gecikmeli olarak da olsa adaletin de sağlanması için bir çabanın sağlanması söz konusudur. Dolayısıyla 'geçmişle yüzleşmenin' sadece küçük bir adımını oluşturulan özür dilemeden ziyade, hükümetin ortaya siyasi bir irade koyarak uzun süreli, bilimsel, gerekirse uluslararası heyetlerin desteğini alarak bunu sağlaması esas olandır" diye ekledi.

Tuncel, yasa tekliflerinin, Türkiye’de belirli durumlarda Ulusal Yas ilan edilmesi yoluyla, ulus tahayyülünün daha kapsayıcı yani devlet toplum ilişkisinin daha yüksek bağlılık düzeyinde olmasını; aynı zamanda ulus içerisinde farklı kimliklerin birliktelik duygusunun gelişmesini öngördüğünü de bildirdi.

NASIL ÖZÜR DİLENİR?

Teklifin uygulamaya ilişkin kapsamı şöyle:

"Devlet adına Cumhurbaşkanı resmi olarak özür dileyeceği yaşanan insanlık suçu, katliam ya da sistematik ihlallerle ilgili özür dilerken aşağıdaki çerçeveye göre bir metni kamuoyu ile paylaşır.

Özür dilenen olayın, tarihi, yeri, olayın içeriği ve mağdurları metin içerisinde net bir şekilde belirtilir. Yaşanan insanlık suçu ya da hak ihlalleri özellikle etnik kimliği, inanç kimliği ya da cinsiyete dayalı bir ayrımcılıktan hareketle işlenmiş ise, özür bireyleri de içerecek şekilde halk ya da gruba yönelik dilenir,

Özür dilemenin kapsamının Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına, şartlı cümleler koyulmadan net bir şekilde belirtilir,

İçeriğinde devletin yaşanan olaydan dolayı sorumluluğu üstlendiği açık bir şekilde belirtilirken, özür dileme özellikle yaşanan olaydaki mağdurları ve yakınları tarafından kabul edilebilir makul bir dille yapılır.

Özür dileme töreni kamuya bağlı tüm görsel yayın organlarından canlı yayınlanır.

Özür dileme metni TBMM’de Cumhurbaşkanı tarafından, tüm siyasi parti grup başkanlarının ve gruplarının olduğu kamuoyuna açık bir oturumda okunur. Metnin Genel Kurul’da okunmasından hemen sonraki iş günü, olayın yaşandığı yerde Cumhurbaşkanı devlet temsilcisi olarak aynı özür metnini okumak üzere özür diler.

Özür dileme resmi olarak yapıldıktan sonra en fazla 1 yıl içerisinde, konuya özgü TBMM’de yasa ile Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurularak, devletin elindeki tüm arşivlerin açılması sağlanır. Komisyonun kurulması ayrı bir yasa ile düzenlenirken; insan hakları örgütlerinin, olayı yaşayanlar ya da yakınlarının komisyonda temsili sağlanır. Komisyon üyelerinde cinsiyet açısından eşit temsil ilkesi benimsenir.

Özür dileme sonrasında mağdurların ve yakınlarının maddi ve manevi tazminatları sağlanır. Devlet, özür dilemenin bir yüzleşmeye dönüşmesi için kamuoyunu bilgilendirmede, sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesinde ve sivil toplumun dahil edilmesinde yükümlülük taşır.

Özrün konusu olan sorunla yüzleşmenin ve hesaplaşmanın yaşanabilmesi için geçmişle yüzleşme ve hesaplaşma, cezasızlık, insanlık suçları, soykırım gibi konularda ilgili uluslararası sözleşmelere ve protokollere uygun olarak gerekli yasal düzenlemeler yapılır.

Olayın yaşandığı gün Ulusal Yas olarak ilan edilir.

Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür."

(ANF)