DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, DBP MYK toplantısında KDP lideri Mesut Barzani’ye çağrıda bulundu.

Tuncel, "Güney Kürdistan Bölgesel yönetiminin aldığı bazı kararlar kaygı vericidir. Güney Kürdistan’a göç etmek zorunda kalan insanların zorla göçertilmesi tartışmaları kabul edilebilir değildir. Barzani’ye çağrı yapıyoruz. Kürtler arası birliği geliştirmek yerine karşı politikaları geliştirmek doğru değil." dedi. 

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Merkez Yürütme Kurulu ile il eş başkanları toplantısı, DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in katılımıyla DBP Diyarbakır’da gerçekleştirildi.

Siyasal sürece ve örgütsel duruma dair değerlendirmelerin yapıldığı toplantıda konuşan Tuncel, 26 Eylül 1999 tarihinde Ulucanlar Cezaevi'nde katledilen 10 tutukluyu andı.

Açığa alınan eğitim emekçilerinin durumuna da değinen Tuncel, eğitimcilerin bu defa tutuklama furyası ile karşı karşıya olduğunu söyledi. 

'AKP’NİN YAPTIĞI ETNİK TEMİZLİKTİR'

Belediyelere kayyum atanmasını değerlendiren Tuncel, AKP hükümetinin Kürt halkı ve temsilcilerinin cezalandırıldığını kaydetti.

Tuncel, “AKP’nin yaptığı etnik temizliktir. Aldığımız bilgiye göre, 40 bin memurun da görevden alınacağı yönündedir. Bir bütün olarak Kürtleri suçlu gören zihniyetin yaklaşımıdır bu. Ortada soruşturma yok, mahkeme kararı, delil yok. Sadece bu insanların örgütlü ve Kürt olmasından kaynaklıdır. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir” diye konuştu.

‘DİRENME HAKKI ELİMİZDEN ALINIYOR’

AKP hükümetinin cemaate karşı bir operasyon yürüttüğünü söylediğini, ancak cemaatin hazırladığı dosyalar ile Kürtlere yöneldiğini ifade eden Tuncel, “Kürt halkının demokratik siyasetini engellemek için kullanıyor. Diyarbakır’da 800 kişilik bir dosya bekletiyorlar. Cemaat hazırlamış bu dosyayı. Mesele Kürtler olunca dosyayı kim hazırlamış fark etmiyor. Düşmanımın düşmanı dostumdur stratejisiyle hareket ediyorlar. Bunun karşısında direnmek en doğal haktır. Bugün bizim direnme hakkımızı elimizden alıyorlar. Bunu kabul etmek mümkün değil." ifadelerini kullandı.

MUHALEFETE TEPKİ

Türkiye’nin konomik sorunlarına değinen Tuncel, AKP’nin artık Türkiye’yi yönetemediğini savundu.

Kredi Derecelendirme Kurumu’nun Türkiye’nin derecesini düşürdüğünü anımsatan Tuncel'in açıklaması şöyle:

“Türkiye yatırım yapılamaz bir ülke haline gelmiş durumda. Dolayısıyla ekonomik kriz daha görünür durumda. Bu ülkede 6 milyon insan açlık sınırında. İşsizlik her geçen gün artıyor. Bu ülkede 4 milyon insan işsiz. Zenginler giderek zenginleşiyor. Bütün bunların sürdürülebilir olması mümkün değil. Tüm bunlardan çıkışın yolu var.

Kolombiya başkanıBarış herkesin zaferidir. Yapılacak tek şey barış için adım atmaktır. Savaşın maliyeti çok daha büyüktür barıştan’ diyor. AKP’nin bu konuda bir gidişatı yok. Ana muhalefet ise AKP’nin kuyruğuna takılmış durumda. Çözümün değil sorunun bir parçası durumunda.

Cumhurbaşkanı, AKP, MHP ve CHP’yi esir almış durumda.

Şu anda Ankara’da iki paket hazırlanıyor. Bir pakette 7 maddelik anayasa, bir pakette ise HDP’lilerin nasıl tutuklanacağı. Anayasa’da Aleviler yok, Kürtler yok, kadınlar yok. 3 beyefendi oturmuş Anayasa yapıyor. Bütün muhalefetin olmadığı bir Anayasa kabul edilebilir mi?

CHP bu suça ortak olmamalı. Bu Anayasa olmaz, bu olsa olsa 'Babayasa' olur. Bunun Türkiye'yi daha da kaosa sürükleyeceğini düşünüyoruz.

‘TÜRKİYE’DE İTAAT KÜLTÜRÜ GELİŞTİRİLMEK İSTENİYOR’

Darbe hala bitmiş değil. Ortadoğu’da Kürtler olmadan demokrasinin olmayacağını bütün dünya gördü ama Türkiye görmedi. Türkiye şu anda güvenliksiz bir ülkedir. Notu düşmüştür. Cumhurbaşkanı şahsında dünya Türkiye’ye tepkilidir. AKP’nin 21'inci yüzyılda vereceği bir şey yok. Kadınlara yönelik politikalarına bakın. Bu ülkenin Başbakanı kadının şort giydiği için şiddete maruz kaldığına dair ‘mırıldansaydınız’ diyor.

Kadınlara karşı bir saldırı aracı olarak kullanmasını teşvik ediyor. ‘Eşinin sözlerini uygulaması gerektiğini, erkeğe itaat ederse sorun çıkmayacağını’ söylüyor bu zihniyet. Kadınlar erkeğe itaat etmeli, Kürtler Türklere itaat etmeli, itaat kültürünü geliştiriyorlar. Türkiye halklarının buna artık ‘edi bese’ demesi lazım.

BARZANİ’YE ÇAĞRI

Bu gelişmeler yaşanırken, bir yandan ise Güney Kürdistan Bölgesel yönetiminin aldığı bazı kararlar kaygı verici. Güney Kürdistan’a göç etmek zorunda kalan insanların zorla göçertilmesi tartışmaları kabul edilebilir değildir. Barzani’ye çağrı yapıyoruz. Kürtler arası birliği geliştirmek yerine karşı politikaları geliştirmek doğru değil. Kürtlerin birlikteliğine zarar verir. Her karanlığın bir aydınlığı vardır. Bizi karanlığa gömmek isteyenlerin zamanı bitiyor. Aydınlık geleceği kendimiz kuracağız. Kendi öz gücümüze dayanarak Türkiye’de barışı getirmemiz gerekiyor”

(Kaynak: DİHA)