Cumartesi Anneleri- İnsanları’nın, 504. oturmasında 34 yıl önce İstanbul’da gözaltına alınıp, Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’de kaybedilen Hayrettin Eren’in akıbeti soruldu.

Bu haftaki eylemde ilk sözü Eren’in kardeşi İkbal Eren aldı. Demokrasi ve devrim mücadelesinde annelerin katkısını yadsıyamayacaklarını söyleyen Eren, “Türkiye devrim tarihine damgasını vurmuş; bir çoğumuzun bugünlere gelmesinde ışık olmuş Deniz Gezmiş’in annesi Mukaddes anneyi şu saatlerde yıldızlara uğurluyoruz. İkisi de ışıklar içinde uyusunlar” dedi.

EREN’İN KAYBEDİLİŞİNE 6 KİŞİ TANIK

Bu hafta, ‘yalansız, talansız, adil ve özgür bir dünya için mücadele veren, 80’li yıllarda devrimci kişiliğiyle ön plana çıkmış’ Hayrettin Eren için toplandıklarını söyleyen Eren, kardeşinin gözaltına alındığında Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğünü, arabasının emniyette bulunmasına rağmen kendilerine Eren’in orada bulunmadığını söylediklerini aktardı.

Kardeşinin gözaltında kaybedildiğine 6 kişinin tanıklık yaptığını belirten Eren, dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Enver Özdemir’e suç duyurusunda bulunduklarını, Özdemir’in ise “Eğer ben bu davayı açarsam koltuğumdan olurum” dediğini söyleyerek, davanın açılmadığını ifade etti.

20 Kasım 1980’den bugüne 6 Cumhurbaşkanı, 15 Başbakan, 28 Adalet Bakanı ve 27 İçişleri Bakanı; İstanbul’da ise 15 Emniyet Müdürü ve 8 Vali’nin görev yaptığını söyleyen Eren, gözaltında kaybedilen faili meçhullerin sorumlularının bu kişiler olduğunu ifade etti.

GÖZALTINDA KAYBETMEK DEVLET POLİTİKASI OLDU

Eren, hükümete seslenerek “Hanlar, hamamlar, bin odalı saraylarla dünya nezdinde ülkenin itibarını kurtarmaya çalışıyorsunuz. Soma’da, Ermenek’te maden işçisine yaşam odalarımı çok görenleri koruyup, kollarken hangi itibari kurtarmaya çalışıyorsunuz? Vatandaşa lastik ayakkabıyı layık gören valinizle hangi itibarınızı kurtarmaya çalışıyorsunuz? Gözaltında kaybetmeyi devlet politikası haline getirmişken, hangi itibarı kurtaracaksınız? Cinayet işlemiş, insanlık suçu işlemiş katilleri koruyup, kollarken hangi itibarınızı kurtaracaksınız?” ifadelerini kullandı.

Faillerden ve kaybedenlerden hesap soruluncaya kadar Galatasaray Meydanı’nda oturmaya devam edeceklerini söyleyen Eren, sözlerini “Unutmayacağız, unutturmayacağız” ifadeleriyle sonlandırdı.

HAYRETTİN EREN SINIFSIZ BİR DÜNYA İÇİN MÜCADELE ETMİŞTİ

Kardeşi Hayrettin’in sınıfsız, sınırsız, sömürüsüz bir dünya için mücadele ettiğini söyleyen Faruk Eren, “Bu mücadeleyi 12 Eylül  faşizminde işkencehanelerde de sürdürdü. Abimin ve burada fotoğrafları görülen bütün kayıplarımızın önünde saygıyla eğiliyorum” ifadelerini kullandı.

Türkiye tarihinin; küllenmeyen, kapanmayan yaraların tarihi olduğunu belirten Eren, Galatasaray Meydanı’nda tutulan fotoğraflardan bazılarının yaklaşık 100 yıl önce kaybedilenlere ait olduğunu söyledi. Eren, bütün kayıpları ya devlet görevlilerinin ya da devletle bağlantılı çetelerin öldürdüğünü ve kaybettiğini ifade etti.

2000’li yıllardan beri gözaltında kayıpların olmadığını da söyleyen Eren, “Fail cinayetleri devam ediyor. Roboski’de, Gezi’de, kalekol direnişlerinde onlarca insanımızı kaybettik. Roboski’de bombalar yağdırıldı üzerlerine. Daha geçen gün Kader Ortakaya Kobane sınırında öldürüldü. Fail cinayetlere devam ediyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.

ARABASI EMNİYETTE OLMASINA RAĞMEN EREN’İN GÖZALTINA ALINIŞI REDDEDİLDİ

Haftanın basın açıklaması, Cumartesi İnsanları’ndan Hatun İldemir tarafından okundu. İldemir, Eren’in 21 Kasım 1980 tarihinde arkadaşı ile buluşmak üzere gittiği Saraçhane’de gözaltına alınarak, aynı operasyonda gözaltına alınan 8 arkadaşı ile Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğünü, kullandığı otomobilin emniyetin bahçesinde olmasına rağmen Eren’in gözaltına alındığının reddedildiğini anlattı. Eren ailesinin Milli Güvenlik Konseyi başta olmak üzere bir çok merciye başvurduğunu belirten İldemir, “Konsey baba Kemalettin Eren’e yolladığı yazılı cevapta ‘Hayrettin Eren gözaltına alınmadı, aranıyor’ dedi. Hayrettin Eren’den bir daha haber alınamadı” ifadelerini kullandı.

dokuz8haber/Müge Akbasan