BİNALİ ÇOBAN

1980 ÖNCESİ İLERİ SERAMİK İŞ SENDİKASI GENEL BAŞKANI

8 Haziran’da gerilimden arınmış gülen bir Türkiye’ye uyanmak adına, yüreğinde illede insan, vicdanında ise adalet duygusu olan herkesi, insanlığın büyük yürüyüşü için, ülkenin bütün renkleri, inançları, dilleri ve tonlarıyla bezenmiş olan HDP’yi, barajın üzerine taşımaya davet ediyorum. 7 Haziran, halkları ve inançları düşmanlaştıran nefret dilini sandığa gömerken, ülkenin gerçek dokusunun zafere taşındığı bir gün olsun.

Emeğin temsilcilerinin, ötekileştirilenlerin, yok sayılanların, barış, özgürlük ve demokrasi savunucularının, insan sevgisi ve adalet duygusunun en üst düzeyde harmanlanmış resmi olan HDP bileşenleri, solda 40 yılı aşkındır süren bölünmüşlüklere son vermiş olması bakımından bir ilk, çok iyi kullanmak zorunda olduğumuz mükemmel bir şans ve iyi bir fırsattır.

Buna kayıtsız kalmak ise; saraya, sultana, talana, yolsuzluğa, sömürüye ve öfkeye boyun eğmek olacağı gibi, ötekileştirmeye, yok saymaya, komşuluğu, insanı ve doğayı bitirmeye and içmiş olanlara yol vermek olacaktır sadece.

Mevcut bileşenleriyle HDP;40 yıldır birlikte olmayı başaramayanların birlik adına başardıkları tek doğrudur kuşkusuz. Keza bu doğru; halkın değimiyle, “49 ayrı parçadan oluşan” Türkiye sosyalist hareketine kızgın ve güvensiz duran emekçi yığınlara ve kralın karşısında 90 yıldır kendiliğindenci ve örgütsüz bekleyenlere verilmiş bir müjdedir aynı zamanda. Bu Müjdeyi başarıya taşımak ise, üretenlerin ve bu tarihi fırsatı yakalamış olanların ellerindedir sadece.

Ve sol adına; ülkenin bütün bileşenlerine rağmen, ayrı durmayı halen bir erdem sayarken, altın değerindeki bu birliğe ayak direyenler bilmelidirler ki, bütün ezilenler ve yok sayılanlar, her türlü vesayetten olduğu gibi, 40 yıldır birliğe ayak direyen solun, burnundan kıl aldırmayan o sorumsuz vesayetinden de bıkıp-usanmışlardır artık. Keza bir tavırmış gibi gözüken bu tavırsızlık haliniz, sarayın duvarlarına tuğla taşımaya hizmet edecektir sadece. Tavsiyem: Sürecin doğru okunması ve söz konusu tehlikenin tartışmasız panzehiri olabilecek bu büyük şansın, yüzyılın mazlumları adına tarihe doğru yazılmasıdır.

Ülkede canlı ve dürüst ne varsa, açlık ve yoksulluk sınırındaki milyonların gücüyle, Türkiyeli devrimcilerin güçlerini birleştirebilirsek, kaçak saray elimizde demektir. Yada her yeni sabaha, bir başka entrikayla uyanacağımız açıktır. Daha da önemlisi; mikrofonlu sakallıların gayıptan aldıkları seslerle peygamber üzerinden 81 ilin tamamına Vali, Emniyet Müdürleri ve Saraya kadı atayacakları günler yakındır.

Saray deyip geçmeyin! Entrikasız saray olur mu? Dahada önemlisi; sarayın ektiğini biçerken yemek zorunda kalacak olan yeni bir toplumun dizaynına gidilmektedir artık. İşte yeni Türkiye dedikleri bu! Hani, Kadı nerede demeyin! Hele o gün gelsin; Mercedesiyle kapıda bekliyor zaten. Yeniçeriyi soruyorsanız şayet, onlarda saraya dahil olabilmek üzere sınır kapımızın hemen dibinde ve atama bekliyorlar.

Yani; üzerinde yürüdüğümüz sürecin vahameti bakımından, herkes, bedeninde taşıdığı aklın hakkını vermek zorundadır artık!