BDP heyeti Sinop’un ardından geldiği Samsun’da da saldırıya uğradı ve bu nedenle Karadeniz gezisini iptal etme kararı aldı. Dün Rizeli siyasetçi Mehmet Bekaroğlu’ndan yaşananları yorumlamasını istemiştik ve 'Barışı anlatmak sadece BDP’nin görevi değildir' mesajını almıştık. Bugün de son yıllarda yazıları ve savunduğu görüşlerle dikkat çeken Samsunlu genç yazar Cemile Bayraktar’a sorduk. Bayraktar, yaşadığı üzüntüyü kendi payına BDP’lilerden özür dileyerek dile getiriyor ve vurguluyor: Karadeniz sadece bu gruplardan müteşekkil değil…

Cafer Solgun / Demokrat Haber

SÜKÛNET VE ANLAYIŞ

Türkiye siyasi tarihinin en önemli ve en çetrefilli zamanlarından geçtiğimiz, Kürt meselesinin olması gereğine yakın şekilde "diyalog" ile çözümüne yaklaştığımız zamanları yaşadığımız aşikâr. En derin ve en önemli meselemiz, Kürt halkının ve Türk halkının hassasiyet noktalarına dokunduğundan elbet süreç kolay olmayacak ama inanıyorum ki hayırla sonuçlanacak. Ve bu hayırlı sonuç için ihtiyacımız olan tek şey karşılıklı sükûnet ve anlayış.

Geçtiğimiz günlerde BDP milletvekilleri Sinop'a bir ziyaret gerçekleştirdi. Ve maalesef hiç hoş olmayan olaylar oldu. Bir gurup taşkın, BDP'li vekillerin bulunduğu Sinop Öğretmenevini bastı. Polis müdahale etmekte gecikti. Vekiller öğretmenevinin kapılarını masa ve sandalyelerle kapatmak zorunda kaldı. Olayın ertesi günü Samsun'a geçen vekiller maalesef yine aynı durumla karşı karşıya kaldılar. Sağ olsun polis Samsun'da Sinop'taki gibi gevşek davranmadı ama yine de tatsız şeyler yaşandı.

EV SAHİBİ MAHCUBİYETİ

Bilenler bilir ben Samsunluyum. Sinop da çok sık gittiğim şehirlerden biri. Sinop da BDP'li vekillerin saldırıya uğradığı yer, Sinop'a gittiğimde ailemle çay içtiğim öğretmenevinin o huzur dolu bahçesinde bir gurubun sivil ve sadece konuşan insanlara saldırmak için toplanmış olması beni çok üzdü. Keza Samsun'da BDP'li vekillerin geleceği düşünülen ve taşlanan İstiklâl Caddesi çocukluğumun bir kısmının geçtiği yer. İnsan yaşayıp bildiği yerlerdeki vahim olaylara daha dikkat kesiliyor. Orada yaşanılacak olası bir saldırı sizi daha çok etkileyebiliyor. Ve özellikle kendinizi ev sahibi hissettiğinizde mahcubiyet duyuyorsunuz.

Kürt halkının da, Türk halkının da verdiği can kayıpları nedeniyle acıları ve hassasiyetleri büyük, bunu anlıyorum, fildişi kuleden ahkâm kesecek kadar insanlıktan bihaber değilim. Ancak çözüme yani -inşallah- ölümlerin biteceği günlere yaklaşırken tarihimize birkaç kara leke daha sürülmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle siyasilerden, kolluk güçlerine, halkın sağduyu sahibi kesimlerine daha çok iş düşüyor.

BDP'li vekillerin saldırıya uğraması üzerine okuduğum olumsuz yorumlar "Orada ne işleri vardı, orası Karadeniz, bunu biliyorlar, bile bile ortalığı karıştırmaya geldiler, zaten onlar Kürt halkını temsil etmiyor ki..." şeklindeydi. Evet, burası Karadeniz, milliyetçi hassasiyetlerin daha yoğun olduğu bir bölge ama bu, bu saldırıları haklı çıkarmıyor. BDP'li vekillere katılın, katılmayın -ki ben de siyaseten kendilerine yer yer katılmıyorum- Kürt halkının bir kesimi tarafından seçilmiş, meclise gönderilmiş, devletin vekil kabul ettiği kişiler. Silahsız ve sivil bir şekilde ziyarete gelmişler, bölge halkına düşen sadece "Hoş geldiniz" demektir, yahut susmaktır. İnsanları taşlamak değil. Nasıl ki bir Türk olarak Diyarbekir ne kadar benimse, Samsun o kadar Sırrı Süreyya Önder'in. Biz nasıl Mardin'e gidiyorsak, onlar öyle Sinop'a gelecekler çünkü bu topraklar hepimizin. Karadeniz'i "kurtarılmış bölge" ilan etmek Karadenizlinin dâhi haddine değil, alınmayın ama böyle!

“BDP’Lİ VEKİLLERDEN ÖZÜR DİLİYORUM”

Samsun benim şuan gurbetini çektiğim güzeller güzeli memleketim, benim memleketimden kıymetli ağbim Cafer Solgun'a Atatürk ile ilgili şeyler yazan bir Alevi olduğu için "tehdit mektubu" gönderenler olabilir. Kardeşim Hrant'ı Ermeni olduğu için öldüren Ogün Samast ile hatıra fotoğrafı çektirenler de olabilir ama Samsun bu değil, Karadeniz de bu değil. Geçenlerde Yıldıray Oğur, Sarai Sierra cinayeti üzerine yazılan toplu yorumlara karşı "Kültürler toplu halde suç işlemez" yazmıştı. Biz Karadenizliler toplu halde suç işlemeyiz. Ev sahibesi, Karadenizli bir Türk olarak, BDP'li vekillerden taşkınlıklar adına özür diler, Karadeniz'in malum guruptaki taşkınlardan müteşekkil olmadığını telkin ederim. Karadeniz'de size "hoş geldin diyecek, pide yedirmeden, çay içirmeden de göndermeyecek" çok insan var. Bu kez olmadı belki ama gelecek sefere inşallah hoş gelir ve hoş bulursunuz.