Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.

Koca, “Bugün 37 bin 535 yeni testin sonucunu aldık. 3 bin 83 yeni hasta tespit edildi. Bugün düne göre hasta sayısı düştü. Toplam vaka sayımız 98 bin 674'e ulaştı. Son 24 saat içinde 117 hastamızı kaybettik” dedi.

Koca'nın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Koronavirüs'le mücadelemizde her yeni gün daha iyiyiz, daha ilerideyiz. Elimizdeki veriler bize salgının kontrolümüz altında olduğunu gösteriyor. Bu kontrol, siz tedbirleri esnetirseniz bir anda boş bir umuda dönebilir. Apaçık şekilde paylaştığımız bilgiler size bu iş bitti dedirtmesin. Ne yaparsak, ne sonuç alıyoruz. Tedbirleri uygularsak ölüm oranları düşüyor. Tedbirleri uygularsak yeni hasta sayımız azalıyor. Hiçbir iyimser cümle sizi rehavete sürüklememelidir. Mücadele azmi vermelidir.

"Bugün 37 bin 535 yeni testin sonucunu aldık. 3 bin 83 yeni hasta tespit edildi. Bugün düne göre hasta sayısı düştü. Toplam vaka sayımız 98 bin 674'e ulaştı. Son 24 saat içinde 117 hastamızı kaybettik. Düne göre düşüş var. Kendilerine Allah'tan rahmet diliyorum. Gelmesini en çok umut ettiğimiz günler hiç vefat haberi vermeyeceğimiz günlerdir. Yoğun bakımdaki hasta sayımız 1814. Bunların 985'inin solunumu yapay yolla sağlanıyor. Hastalığı yenen 1559 vatandaşımızla birlikte iyileşen hasta sayımız 16 bin 477'ye ulaştı.

"Salgın başlar başlamaz tedavisi daha sonra da yapılması mümkün hastalarımızın tedavielrini o dönem ertelemiştik. Hastanelerimizde ciddi bir rahatlama sağlayarak salgına hazırlık yapmıştık. Dünyada bu anlamda hazırlığın çok önemli yapıldığını gösteren bir tablo. Biz yatak doluluk oranlarımızı yüzde 70'lerde 30'lara çektik. Yüzde 80'lere yakın seyreden yoğun bakım yatak doluluk oranlarımızı da yüzde 60'lara indirmiş durumdayız. Pandemiye rağmen şu anda bile gerek servis gerek yoğun bakım odalarımız pandemiden önceki kadar bile kadar dolu değil. Bu bilgiler hastanelerimizin nasıl hazırlandığını ortaya koymaktadır.

"Avrupa'nın, ABD'nin karşılaştığı dramatik sonuçları yaşamadıysak sebebi açıktır. Dünyanın pek çok ülkesinde hastaların stadyumlarda, AVM'lerde, fuar alanlarında tedavi edilmeye çalışıldığını gördük. Biz bu dönemde yatak sayımız OECD ortalamasının neredeyse yarısına yakını olmasına rağmen halen yüzde 30 dolulukla bu hizmeti sürdürüyoruz. Hastanelerdeki yükü ne kadar hafiflettiğimizi göstermesi açısından son derece önemli.

"Avrupa'daki yatak doluluk oranı ile Türkiye'dekini karşılaştırmak ilginç bir sonuç ortaya koymaktadır. Türkiye'de her 3 yataktan sadece 1 tanesi doludur. Avrupa'da bütün yatakların dolu halde olduğu düşünüldüğünde aradaki fark çok net görülmüş olacaktır.

"Türkiye'de vakaların zatürre olma oranı her geçen gün azaldı. Yüzde 60'tan yüzde 12'ye kadar düştü. Bu da hastalığı erken teşhis edip hızlı ve erken başarılı bir tedavi uyguladığımızı gösteren önemli bir tablo. Kritik durum zatürrenin gelişmesidir, ne kadar düşürülürse ölüm oranı o kadar azalmaktadır. Şimdiyse zatürreyle doğrudan ilişkili olan ölüm oranlarına bakalım.

"ABD'de ölüm oranları yüzde 5,3, İspanya'da yüzde 10,5, İtalya'da 13,2, Almanya yüzde 3,5, Fransa yüzde 17,3, Çin yüzde 5,5, Belçika yüzde 14,7, Türkiye yüzde 2,3. Burada gördüğünüz oranlar ne kadar yüksekse, hastalar o kadar geç fark edilmiş demektir. Türkiye'nin en düşük ölüm oranına sahip ülkelerden biri olduğunu görüyorsunuz. Bu bizim etkili bir tedavi uyguladığımızı kanıtlamaktadır.

"Bizim Çin'e benzer bir seyir izlediğimiz görülmektedir. Ölüm oranlarının stabilleştiğini, dünyada giderek artan, Türkiye'de stabilleşen bir tabloyu çok net görüyoruz. Tedaviyi erken dönemde devreye soktuğumuzda ölüm oranlarının nasıl giderek azaldığını gösteren önemli bir tablo.

"İngiltere'nin dünya ortalamasının ne kadar üstüne çıktığı görülmüş oluyor. Kontrolsüz olarak dünya ortalamasını da yükseltmeye devam etmekte. Almanya baştan düşük seyrederken son haftalarda dünya ortalamasına paralel seyrediyor. İtalya'da ise dünya ortalamasını yükselten dramatik bir artışa sahip, sağlık altyapısı çöktüğü için vefat ortalamasını yükselttiğini görmüş oluyoruz. ABD ise diğer bütün ülkelerden farklı seyretti. Dünya ortalamasının aniden üstüne çıkıp ortalama yükseltti, sonradan altına düştü. Tekrar yeniden bir yükseliş içinde olduğunu görmüş oluyoruz. Burada özellikle ölüm oranlarını ve Türkiye'de bu oranların haftalar içinde nasıl bir seyir içinde olduğunu görmüş olduk.

"Erken teşvih ve tedavideki başarımız sayesinde her iki grupta da vefat oranlarının düştüğünü görüyorsunuz. Yoğun bakım hasta sayımızda da düşü olmakta. Riskli grupların birçoğunda çok yüksek vefat oranları olurdu. Bugünkü tablomuz ABD ve Avrupa'dan pek farklı olmazdı. Bu dönemde yüzde 74'lerden yoğun bakımda vefat edenlerin oranı, yüzde 14 hatta yüzde 10'a kadar düşmüş olduğunu görüyoruz. Dünyada entübe edilen vakaların yüzde 50 oranında kaybedildiğini özellikle söylemek istiyorum.

"Kimse bana bir şey olmaz deme gücüne sahip değildir. Hayatını kaybedenlerin yüzde 8'i 60 yaşında küçük ve başka herhangi bir hastalığı olmayan kişilerdir. Koronavirüs bu sağlıklı bünyeleri de yenmiştir. Tedbiri her yaş grubunda elden bırakmamak gerekiyor. Kademeli bir şekilde normalleşmemiz, en başta sizlerin kurallara uymanız sayesinde olacaktır. Yaptığımız matematiksel modellemeler ve yıllarla karşılaştırdığımız hareket haritalarına dayanarak strateji belirliyoruz. Hastalığın seyri öngördüğümüz şekilde devam ediyor. Kurallara uymamız ölçüsünde normalleşme takvimi gecikmeyecektir.

"Umut şu anki koşullarda hepimiz için en doğru kelimedir. Hiçbir umut tehdide dönmemelidir. Her gün virüsü ve hastalığı daha iyi tanımalı, mücadelede bilinç kazanmalıyız. Her bilgi, tedbir için bir gerekçemiz olacaktır. İzolasyonda, sosyal mesafe kuralında taviz vermemeliyiz, sokağa çıkma yasağını harfiyen uygulamalıyız. Salgının bu noktadan sonra nasıl seyredeceğine uyguladığımız tedbirlerle bizler karar vereceğiz. Salgının bu noktadan sonra nasıl seyredeceği tedbirlere sıkı sıkıya bağlı olmamızla mümkün olacaktır.

"Ramazan'ın getirdiği en özel ve asıl şey insana ona günlük alışkanlıklarının dışına çıkaran bir gücü vermesidir. Bu bizlerin şu günlerde ihtiyaç duyduğu şeydir. Ramazan günlerinde önerdiğimiz tedbirlere çok daha sıkı uyma konusunda eğitici olacağını düşünüyorum. Kalabalık iftarları, sosyal ortamları, Ramazan sohbetlerini lütfen gelecek yıla erteleyelim. Bu rahmet ayı hastalıklarla sonuçlanmasın.