Saadet Partisi, Ankara’da seçim çalışması yapan üyelerinin MHP üyeleri tarafından saldırıya uğramasıyla ilgili bir açıklama yayımladı. Yapılan açıklamada, saldırı esnasında MHP Ankara Milletvekili Mevlüt Karakaya’nın da orada olduğu belirtilirken olaya herhangi müdahalede bulunulmamasına tepki gösterildi.

Açıklamada “Olay sürecinde grubun başında MHP Milletvekili Mevlüt Karakaya ve MHP’nin birçok Ankara yöneticisi olmasına rağmen dakikalar içerisindesayıları ve saldırganlığı artan grup, gençlerimizi tabancalarla tehdit emiş ve demir sopalarla darp etmiştir. Bu saldırı neticesinde 15 parti mensubumuz darp edilmiş, 7 mensubumuz da hastaneye kaldırılmıştır. Ağır bir şekilde yaralanan Milletvekili Adayımız Fethi Öztürk yoğun bakıma alınmıştır.

Olaylar esnasında MHP’li grubun silahla tehdidi ve saldırısı karşısında Milletvekili Adayımız Fethi Öztürk, ruhsatlı silahı ile nefsi müdafaa ve grubun dağılıp herhangi bir faciaya yol açmaması için havaya bir el ateş etmek zorunda kalmıştır. Bütün bu olaylar esnasında maalesef olay yerine yeterli emniyet gücü sevk edilmemiş ve olay yerinde bulunan az sayıda emniyet mensubu ise gerekli müdahaleyi yapmamıştır.” ifadeleri yer aldı.

Açıklamada, Ankara Valiliği tarafından yapılan açıklama eleştirilirken, tarafların sorumlu davranması çağrısı yapıldı; “Saldırı sadece darp ve silah tehdidi şeklinde olmamış bazı gençlerimizin ceket, telefon ve araç anahtarları gasp edilmiş, telefon kamerasına çekilen görüntülerin büyük kısmı silinerek yok edilmiştir. Saldırı sonucu ağır yaralanan Fethi Öztürk, önce hastane yerine ifade için karakola götürülmüş acil müdahale ihtiyacı olmasına ve sağlık görevlilerinin ısrarına rağmen hastaneye ulaştırılması emniyet mensupları tarafından geciktirilmiştir. Bu menfur olay üzerine bugün Ankara Valiliği tarafından yapılan açıklama, tüm kamuoyunu bu saldırıdan daha fazla üzmüştür.

Açıklamada saldırıya uğrayanların suçluluğuna (!) ve tutuklanacağına işaret edilirken, saldırganlardan hiç bahsedilmemiştir. Üzülerek ifade edelim ki bütün bu yaşananlar, siyasetteki kin ve şiddet dilinin, kutuplaştırmanın ve düşmanlaştırmanın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla herkesi bu konuda sorumlu davranmaya ve seçimlerin bir rekabet ve yarış olduğunu idrak etmeye davet ediyoruz.”