9. Yüzyılda yaptırılan Heybeliada’daki Ayia Triada Manastırı; Patrik 4. Germanos tarafından 1 Ekim 1844’de Heybeliada Ruhban Okulu olarak açıldı. 

Anayasa Mahkemesi tarafından bütün özel yükseköğretim kurumlarının bir devlet üniversitesine bağlanması kararlaştırıldı. Heybeliada Ruhban Okulu da ‘özel yüksekokul’ statüsünde değerlendirildi. Okulun varlığını sürdürebilmesinin ancak Türk üniversitelerinden birisine veya bir ilahiyat fakültesine bağlanarak mümkün olabileceği belirtildi. Patrikhane’nin, okulun Türk üniversitelerine bağlanmasını istememesi üzerine 1971’de Heybeliada Ruhban Okulu kapatıldı.



Bugün Ortadoğu’da en iyi kütüphaneye sahip Okul yaklaşık 100 bin cilt kitap barındırıyor. Geçmişte de batıdan gelip burada doktorasını yapan Katolik ve Protestan öğrenciler vardı. İlmi açıdan Ruhban Okulu her yerde tanıyor ve örnek gösteriliyor.

Yunan basını, Wikileaks belgelerine dayanarak, “Ankara’nın, Washington’un Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması yönündeki baskısı ile karşı karşıya her kalışında Batı Trakya’yı ilgilendiren konularda adım atılması talebini gündeme getirdiğini” yazdı.

Atina’da yayımlanan Ta Nea gazetesi, Ankara’nın bu yöndeki talepleri içinde, müftülerin tanınması, Azınlık okullarının finansı ile Türk öğretmen sayısının arttırılması ve Atina’da camii inşaasının bulunduğunu yazdı. Gazete, Türkiye’nin azınlıklar konusunu “mütekabiliyet” esasına göre ele aldığını savundu. Amerikalı yetkililerin, Lozan Anlaşması’nda mütekabiliyet konusuna yer verilmediğini bilmelerine rağmen, Heybeliada için Türk ve Yunan hükümetlerinin aynı masaya oturmada ısrarlı olduklarını belirten gazete, bunun Fener Rum Patriği tarafından reddedildiğini yazdı.

Aşağıda yayınladığımız Ruhban Okulu’nda ilginç belge;

Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılamamasının ardında, bir süre önce köklü bir reforma tabi tutulan Azınlık Sorunları Değerlendirme Kurulu’nun önemli bir rol oynadığı ortaya çıktı. Gazetemizin ele geçirdiği belgeye göre kurul, 2000 yılında hükümetten gelen ‘okulun açılması’ talimatına “Milli Siyaset Belgesi’nin değişmesi anlamına gelir” diyerek onay vermedi…”



2004 yılında hükümet tarafından, Ruhban Okulu’nun Milli Eğitim Bakanlığı denetiminde, vakıf bünyesinde iki yıllık önlisans programı şeklinde eğitim verebileceğine ilişkin bir formül geliştirildi. Bunun için yasa değişikliği öngörüldü ancak bir sonuca bağlanamadı. 2005 yılında ise Dişişleri Bakanlığı daha somut bir formül üzerinde durdu. Vakıf bünyesinde ve MEB denetiminde açılması öngörülen okul için Bakanlar Kurulu’nda özel karar alınacaktı. Türkiye ile Yunanistan arasındaki ‘karşılıklılık’ ilkesine göre alınacak karar gereğince, okulun açılması

için Yunanistan’a ‘Gümülcine Celal Bayar Lisesi’ndeki Türk öğretmen sayısını artırın’ koşulu sunulacaktı. Ancak bu formül de tutmadı.

Anayasa’nın 130. maddesi, bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin devlet tarafından kanunla kurulmasını öngörüyor. Aynı maddede ‘Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla vakıflar tarafından devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir’ deniliyor. Ancak Anayasa’nın 132. maddesinde, ‘Sadece TSK ve Emniyet’e bağlı özel yüksek öğretim kurumları açılabilir’ ifadeleri var. Patrikhane’nin istediği statü için bu maddenin değiştirilmesi gerekiyor.

Şimdi Ruhban Okulu’nun yüksekokul düzeyinde açılışına imkân verecek formül üzerinde duruluyor, ancak Patrikhane okulun YÖK’e ya da herhangi bir Türk üniversitesine bağlı olmasına sıcak bakmıyor. Okulun yabancı bir üniversite üzerinden açılması da yeni eğitim yılına yetiştirilmesi de gündemde.

VATANDAŞ SORUYOR?

1- Anayasa’nın 130. Maddesi değişecek mi?

2- Anayasa’nın 132. Maddesi değişecek mi?

3- Meclis’in yeni yasama döneminde Anayasa değişikliği gündeme gelecek mi?

4- Yabancı Üniversite hüllesi ile Papaz Okulu’nun açılacağı doğru mu?

5- ABD’nin Papaz Okulu’nun açılmasındaki yoğun ısrarının perde arkasında neler var?

Kaynak: adagazetesi.com