Radikal yazarı Ezgi Başaran Kongra-GEL Başkanı Remzi Kartal ile silah bırakmayı konuştu.

Ezgi Başaran'ın Radikal'de yer alan 'PKK birdenbire niye ve nasıl silah bırakacak?' başlıklı yazısı şöyle:

Kongra-GEL Başkanı Remzi Kartal ile görüşüp silah bırakma meselesine nasıl gidilebileceğini anlamaya çalıştım. İşte bir 'acil servis reçetesi'...

Açık istihbarat kaynaklarına göre çözüm sürecinde olanların özeti şu: İmralı’ya giden heyet ile Yalçın Akdoğan’ın da içinde bulunduğu hükümet yetkilileri müzakerenin başladığını kamuya açıklayacak. Bu ‘siyasi irade olarak da sürecin arkasındayız’ manasına gelen gösterinin ardından Öcalan, Türkiye’de silahları bırakma çağrısı yapacak. Fidan’ın MİT’ten ayrılması sürece sekte vurmayacak çünkü zaten müzakere bundan böyle sivil siyaset mercileriyle yürütülecek.

Hükümet yetkilileri, ‘iyi ve güzel şeylerin’ olacağını söylüyor. Kürt heyeti geçtiğimiz haftasonundan itibaren İmralı-Kandil arasında gidip geldi. Onlar da müzakerelerin başlayacağına dair sinyaller verdi. Öyleyse beklenti, Kürt heyeti ve hükümetin bir araya gelip bir irade metni ortaya koyması, ardından da Öcalan’ın (büyük ihtimalle Newroz’da) Türkiye içinde silahları bırakıyoruz demesi şeklinde.
İyi de nasıl?
**
Söylenenler, ima edilenler, satır arasında yazılanlar, HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, İmralı heyetinden Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’ın demeçleri, Leyla Zana’nın Barzani-Öcalan arasında iletişim sağlayan kişi olarak heyete katılması yakın zamanda bir şeylerin değişebileceğini işaret ediyor, evet.

Fakat ortada tüm çıplaklığıyla sallanan bir makul soru var: Bayram değil, seyran değil, PKK bir anda niye ve nasıl silah bırakacağını söylesin? Hele de çekilme sözünü tutup, devlet kanadından (anayasa değişikliği, sürece hukuki altyapı, TMK’da değişiklik gibi) masada olan noktalarla ilgili bir olumlu adım görememişken…

Kürt hareketinin önde gelenlerinden Kongra-GEL Başkanı Remzi Kartal’la görüşüp, mevzunun tercümesini yapmasını rica ettim. Şöyle anlattı: ‘Siz Kürt hareketini çok uzun zamandır takip eden ve iyi tanıyan bir gazeteci olarak çok iyi bilirsiniz ki PKK’nin belirli bir duruşu vardır. O duruş da Türkiye Cumhuriyeti’ni küçük küçük de olsa Kürt sorununun çözümü için zorlamaktır. Biz ne olursa olsun demokratik adım atılması için zorlamaya devam edeceğiz. Şimdi top PKK’nin sahasında deniyor. Devlet ve onun hükümeti kendi sahasındaki topları ne yapmış da o top PKK’nin sahasına gelmiş? Süreç içinde verilen sözler tutulmuş mu ki de gelmiş. Biz her zaman adım atmaya hazırız, ki bunu da çekilme sürecinde gösterdik. Belli ki İmralı’da Başkan Öcalan nezdinde konuşulan bir çok konu var. Bunları netliğe kavuşması için bekliyoruz. Adım bekleyen taraf biziz.’
**
‘Peki’ dedim, ‘şu an itibariyle hükümet ne gibi bir adım atabilir? Yeni anayasa yakın bir vakitte muhtemel görünmüyor…’
Kartal, Kürt hareketinin beklediği hareketlerin yakın zamanda kamuoyuna duyurulduğunu hatırlattı.
Bahsettiği şey Aralık ayında İmralı dönüşü heyetin ortaya koyduğu 4 ana başlıktan oluşan yol haritasıydı. Bu haritayı incelediğimde pratiğe dökülebilecek mahiyette olanların şunlar olduğunu söyleyebilirim: Sadece Kürtlerin değil Cumhuriyet tarihi boyunca yadsınan tüm grupların eşitlik ilkesine uygun biçimde tanınması, vatandaşlık tanımının değiştirilmesi, sürecin yasal karşılığı, yakın tarihle yüzleşme görevini yürütecek mekanizmaların (komisyonların) TBMM nezdinde oluşturulması…

Bunlardan hangileri yapılabilir?
Remzi Kartal’ın yorumu şöyle: ‘Anayasayı değiştirmek şu an için mümkün değilse de çeşitli kanunlarda değişiklik yapmak mümkün. Hasta tutsakların durumun iyileştirmek mümkün. Ayrıca Meclis'te komisyonlar da kurulabilir. Daha da önemlisi tüm Türkiye’yi bir olağanüstü hal sistemine sokacak güvenlik paketinin bu şekilde geçmemesi gerekir.’
**
Tüm bunları toparlayıp basit bir acil servis reçetesi hazırlamak gerekirse, şuna benzer: Kürt hareketi Öcalan’ın ‘Türkiye içinde silahlara veda’ kavramını masada tartıştığını biliyor ve kabul ediyor. Fakat karşılığında küçük-büyük bir adım bekliyor. Ne olacağı da belli… Hasta tutukluların durumlarına göre serbest bırakılması ya da tedavi ve bakım süreçlerinin iyileştirilmesi. İkincisi ve daha önemlisi güvenlik paketinin çekilmesi ya da makul bir biçimde değiştirilmesi.

Sözkonusu paketin Meclis'te görüşülmesinin ertelenmesinin ardında biraz da bu yatıyor. Hükümet, pakette hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kızdırmayacak, hem muhalefette zafer hissi yaratmayacak hem de Kürt hareketini tatmin edecek değişiklikler yapılabilir mi, düşünüp taşınıyor. Önümüzdeki günlerde sonucu göreceğiz. Top yuvarlaktır.