Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, "Reisin yakınındakiler reisi kötü şekilde harcadı. Menfaatleri olan bir işi kendi aralarında hallettiler, menfaatleri olmayan sıradan bir işi bile Beştepe’ye havale ettiler. Beştepe’yi dost görünerek boğmaya çalıştılar" diye yazdı.
 
Abdurrahman Dilipak muhafazakâr camiaya yönelik eleştirilerini sürdürüyor. Dilipak, Yeni Akit'te "Erdoğan, Birlik Vakfı’nda" başlığıyla yayımlanan yazısında "Erdoğan’ın İstanbul’da Birlik Vakfı iftarındaki konuşması önemli. Şimdi bu söylemin eyleme geçmesi gerek. Beklentiler boşa çıkar, söz sadece sözde kalır, kuvveden fiile çıkmazsa bedeli daha ağır olur" ifadesini kullandı.

Dilipak'ın yazısının bir bölümü şöyle:

Erdoğan, “biz de beşeriz” diyordu. “Biz de hata yapabiliriz”. İşte doğru söz bu! Şimdi hatadan dönme zamanıdır. Halk buna inanırsa reyini ona göre verecektir.

Reisin yakınındakiler reisi kötü şekilde harcadı. Menfaatleri olan bir işi kendi aralarında hallettiler, menfaatleri olmayan sıradan bir işi bile Beştepe’ye havale ettiler. Beştepe’yi dost görünerek boğmaya çalıştılar. Sonuç bu.

Aslında halkın hepsi de dürüst değil. Bazısı, “başkaları yapıyor da, hani bana” der gibi eleştiriyor. Onlar daha da tehlikeli. Fırsatını bulduğunda daha fazlasını da yapar. Daha aç, daha ihtiraslı, öfkeli ve kıskanç. Hani derler ya, “Dostunun ya da danışmanının kim olduğunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim”. Şu çevremizdeki biat toplayan ve dereyi görmeden paçayı sıvayıp, ihale dağıtmaya kalkan, kaşığı belinde dolaşan aşağılık din ve siyaset bezirgânlarından yakamızı kurtaramaz isek halimiz yaman.

“Beni bana bırakma Rabbim” diye dua eden siyaset erbabından, eleştirenin ağzını kapatmaya çalışan siyaset bezirgânlarının eline nasıl düştük bir bakalım. Şimdikiler “biad” topluyor. “Bana güven gerisini merak etme sen, günahı varsa boynuma” diyor. Cemaat, STK, sermaye, sözde âlim geçinen birileri nasıl bu işe böylesine alet oldular.

Erdoğan’ın Birlik Vakfı konuşması “öze dönüş” için önemli. Bakın affetmeyenler affedilmeyecek. Hepimiz birçok yanlış yaptık ve birilerimiz hâlâ yapmaya devam ediyoruz. Bundan dönmemiz gerek. Allah’ın bizim hakkımızdaki hükmü, bizim kendi hakkımızdaki hükmümüze bağlıdır. Asıl değişmesi gereken, sandık sonuçlarından önce biziz biz! Yoksa tencere yuvarlanacak kapağını bulacak.

Erdoğan’ın birçok eski dostu ona ulaşamamaktan şikâyetçi. Erdoğan’ın yakın çevresinin ise onu yanılttığı görüşü hakim bu eski dostlarda. Mesela, o aday belirlemede kullanılan temayül yoklamaları ve kamuoyu araştırmalarında sonuçların değiştirildiği yaygın bir kanaat. O zaman, o hilekârlardan hesap sorulması ve onların destekledikleri adayların yakın takibe alınması gerek. “Bizi aldatan bizden değildir”. Onlar bizdense ben o “bizden” değilim! İnsanımız böyle diyor! “O zaman sizin ötekilerinden farkınız ne” diyor. “Ben onlara karşı 28 Şubatta direndim, ama size karşı direnmeme de bizimkiler izin vermiyor” diyor. ABD’nin Komünizmle korkutup ülkeleri kendi kucağına almasından ne farkı var CHP korkutması ile siyaset yapmanın. CHP bizi Laikleştiremedi, ama AK Parti döneminde aile, gençlik, eğitim yolu ile sekülerleştirildik endişesi hakim toplumda.