Zeynep Kuray / Birgün

İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümü üçüncü sınıf öğrencisi Dilan Kelekçier, Berkin Elvan’ın yaşamını yitirdiği 11 Mart’ta tepki olarak Taksim’e çıkan yüzlerce kişiden biriydi. Dilan’ın polisle kavgaya tutuştuğu görüntüler günlerce medya tarafından polise saldıran genç kadın olarak lanse edildi. Polisin cop darbeleri sonucunda sağ dudağı patlayan ve vücudunun her tarafı mosmor olan Kelekçier’in sol ayağının da, polisin akrep aracını üzerinden çekmemesi sonucunda üç farklı yerinden kırıldığı ortaya çıktı. 2 ay boyunca ne okula ne işe gidebilecek olan Er, yaşadıklarını BirGün’e anlattı. Polisler hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlanan Kelekçier, “Ben o meydanlara Berkin’lerin, Uğur Kaymaz’ların, Ceylan Önkol’ların bir daha katledilmemesi için çıktım ve çıkmaya devam edeceğim” dedi.

Berkin Elvan için sokağa çıkan binlerce insandan biri de Dilan Kelekçier’di. Kelekçier, Taksim’de polis terörünün hedefi oldu. 11 Mart akşamı polis müdahalesinin en yoğun yaşandığı İstiklal Caddesi’nde bulunan Kelekçier başına gelenleri şöyle anlattı:

“Saat 21.30 sıralarıydı. Kız arkadaşımla birlikte Mis sokağa doğru giderken polisin attığı gazlardan herkes gibi biz de çok etkilenmiştik. Çevik kuvvet ekiplerinin yanına giderek neden bu şekilde davrandıkları konusunda tartışırken, o anda önümüzden gaz bombası kapsülüyle kafasından yaralanmış 13-14 yaşlarında bir çocuğun ambulansa doğru götürüldüğünü gördük. Ambulans yönüne doğru koşarak polislere tepki gösterdik. O esnada polis üzerimize plastik mermi ve gaz bombalarıyla saldırınca, gazetecilerle birlikte sokak başında bulunan bir kulübenin arkasına sığındık.

POLİS YÜZÜME COPU İNDİRDİ

Kulübenin arkasından kafamı çıkarıp caddeye baktığımda, bir çevik kuvvet polisiyle göz göze geldik. Polis sırıtarak tehditkar bir biçimde kafasını salladı ve elinde copu ile üzerime doğru gelmeye başladı. Herkes kaçarken ben kaçmadım. Ne oluyor dememe kalmadan polis copuyla yüzüme vurup ağıza alınmayacak küfürler savurmaya başladı. Aynı şekilde ona karşılık verdim. Bir diğer çevik kuvvet polisi de arkadan copla darp etmeye başladı. Hem önden hem de arkadan peş peşe gelen bu darbelere karşı kendimi savunmaya çalışırken birisi beni arkadan kavrayarak olay yerinden uzaklaştırdı. Kim olduğunu bilmediğim bu şahsı sivil polis sanarak elinden kurtulup kaçmaya başlayınca bu kez kendimi akrep aracının altında buldum.

AKREP ARACINI ÜZERİMDEN ÇEKMEDİLER

Sol ayağım akrebin tekerinin altında sıkışmasına rağmen polis aracı saniyelerce üzerimden çekmedi. Bunu gören insanlar polislere tepki göstermeye başladı. Aracın altında sıkışmış bir biçimdeyken çevik kuvvet üzerimize plastik mermi yağdırıyordu. Kitlenin tepkisi yükselince polis aracı üzerimden çeker çekmez bir genç beni kucakladı. Ancak bu durum da polisi durdurmadı. Bu halde bile üzerimize yakın mesafeden plastik mermi ve gaz bombaları sıktılar. Sol ayağımdaki dayanılmaz ağrıya bir de gaz bombası etkisi eklenince çok kötü oldum. Polisin aralıksız süren bu saldırıları nedeniyle TOMA’nın sıktığı tazyikli sudan sırılsıklam olmuş zemine birkaç kez bırakılıp geri alındım.

HASTANE TEDAVİ ETMEK İÇİN 6 SAAT BEKLETTİ

Polisin ambulansı İstiklal Caddesi’ne sokmaması üzerine sağlık ekipleri beni Taksim Meydanı’nda bulunan ambulansa sedye ile taşıdı. Götürüldüğüm Şişli Etfal Hastanesinde doktor eksikliği nedeniyle tedavi edilebilmek için tam 6 saat bekledim. Yapılan tetkikler ve çekilen filmler sonucunda sol ayağımda, üst tarafta 2, topukta 1, toplam üç kırık oluştuğu tespit edildi.”

Cop darbelerinden dolayı sağ dudağı patlayan ve hem sırtı hem kolları mosmor olan Kelekçier, 2 ay ne işe ne de okula gidebilecek. Kardeşini okutmak ve kira parasını çıkartmak için hem part time çalışıp, hem de okumak zorunda kalan üçüncü sınıf öğrencisi Kelekçier, en çok da bu duruma üzülüyor.



BERKİN’LER, UĞUR KAYMAZ’LAR, CEYLAN’LAR İÇİN…

Okulu bitirir bitirmez sosyolog olmak isteyen Er, “Bir çocuğun daha bu şekilde katledilmesine tepkisiz kalamazdım. Ben o meydanlara Berkin’lerin, Uğur Kaymaz’ların, Ceylan Önkol’ların bir daha katledilmemesi için çıktım. En çok ağırıma giden de neden öldüğü belli olan 16 kiloya düşmüş bir çocuğa otopsi yapılmasıydı” diye konuştu. Polisler hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlanan Er, aynı zamanda ana akım medyaya da tepkiliydi. “Olayı sanki ben polise saldırıyormuşum gibi gösteren ana akım medya benim coplarla darp edilip saniyelerce akrep altına tutulmamı ise es geçti” diyen Er, “Ben sadece yapılan saldırıya karşı kendimi savundum. Bu ülkeyi çocuk mezarlığına çeviren ve kadınları darp ederek veya öldürerek sindirmeye çalışan bu zihniyete ve her haksızlığa karşı bir kadın olarak hep karşı geleceğim” dedi.