BDP Grup Başkanı ve Genel Başkan Adayı Selahattin Demirtaş, Kürt halkı için kimseden lütuf beklemediklerini ifade ederek, "Türkiye sınırları içinde kendi anadilimizle, kültürümüzle yaşamak, kendimizi demokratik özerklikle yönetmek istiyoruz" dedi.

ANKARA - Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) 2. olağan kongresi toplandı. Kongre salonuna "Demokratik özerklikle demokratik cumhuriyeti selamlıyoruz", "Kadının özgürlük mücadelesini yükseltelim", "Askeri ve siyasi operasyonlara son", "AKP öldürüyor" pankartları asıldı. Ayrıca Kürtçe, Zazaca, Ermenice ve Süryanice pankartlar dikkat çekti.

Dikkat çeken bir diğer olaysa ÖDP Genel Başkanı Alper Taş’ın konuşması sırasında yaşandı. Taş kürsüden, Milli Futbolcu Arda Turan’ın barış çağrılarından bahsedince salondan alkış yükseldi.

ÇİFT DİLLİ KONGRE

12 Haziran'da BDP'nin desteğiyle seçilen milletvekilleri, Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak'ın öncülüğünde hep beraber salona girdi. Milletvekilleri, partililerin yoğun alkış ve tezahüratları altında tribünleri selamladı. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak'ın isimlerinin anons edilmesinin ardından da salondan yoğun alkış ve tezahürat yükseldi.

Divan başkanlığına seçilen Osman Özçelik, konuşmasını önce Kürtçe, sonra Türkçe yaptı. Özçelik, BDP'nin 2. olağan kongresinin, partinin bütün Türkiye sathında saygıdeğer bir parti haline gelmesi ve daha geniş halk kitlelerinden destek alması açısından önemli bir kongre olmasını umduğunu belirtti.

SAYGI DURUŞUNDA GAZETECİLERE TEPKİ

Kongre gündeminin okunmasının ardından "Özgürlük, barış ve devrim mücadelesinde şehit düşenler" anısına saygı duruşunda bulunuldu. Bu sırada ayağa kalkmayan bazı gazetecilere bir grup BDP’li tepki gösterdi.

TÜM MİLLETVEKİLLERİ SALONDA

12 Haziran'da BDP'nin desteğiyle seçilen milletvekilleri, Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak'ın öncülüğünde hep beraber salona girdi. Milletvekilleri, partililerin yoğun alkış ve tezahüratları altında tribünleri selamladı. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak'ın isimlerinin anons edilmesinin ardından da salondan yoğun alkış ve tezahürat yükseldi.

Kongrede Selahattin Demirtaş ve Gultan Kışanak Eşbaşkanlığa aday gösterildi. Demirtaş aday gösterilmesinin ardından yaptığı konuşmasında, kongrenin özellikle barışın sağlanması ve demokrasinin kurumsallaşması mücadelesinde BDP'den yüksek beklentilerin olduğu bir dönemde toplandığını belirterek, "Temsili demokrasilerin, demokrasi adına büyük sorunlara yol açtığı gerçeğinden hareketle, her yerde en fazla katılımcılığı ve doğrudan demokrasiyi hayata geçirmenin formüllerini üretmek zorundayız. Bu nedenle, Demokratik Özerklik olarak tanımladığımız yönetim ve toplumsal örgütlenme modelini ulaşabildiğimiz her yerde inşa etmeliyiz" dedi.

Demirtaş, AK Parti'nin başaramadığı tek şeyin Kürt hareketinin tasfiyesi olduğunu belirtti. AK Parti Hükümetini "yeni bir Ergenekon inşa etmekle" suçlayan Demirtaş, "YAŞ toplantılarındaki oturma düzeninden, 27 Nisan bildirisinin kaldırılmasına, Cumhurbaşkanının tebrikleri kabul etmesinden Başbakanın esip gürlemesine, İsrail'e çekilen restlerden Libya'daki muhaliflere bavullar dolusu para aktarılmasına kadar her şey işte bu yeni Ergenekon’un inşası ile ilgilidir" dedi.

‘ÖCALAN İLE MÜZAKERELER DEVAM ETMELİ’

Demirtaş, savaş ve şiddetin hiçbir sorunu çözmeyeceğini vurgulayarak, "Buradaki maharet bu dakikadan itibaren hiç kimsenin burnu dahi kanamadan sorunu çözme gücünü göstermektedir. Yaşamını yitiren askere de, polise de, gerillaya da, sivile de yazıktır. Hepsi de ana baba evladıdır ve bu sorunda onların paylarına düşen şey maalesef ki bedellerin en ağırıdır" dedi.

Barış konusunda Öcalan ile başlatılan sürecin kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini belirten Demirtaş, BDP ile de demokratik anayasa inşa sürecinde açık ve şeffaf bir diyalog süreci başlatılması ve hükümet tarafından sorunların savaş dışı yöntemlerle çözümünün mümkün olduğunun ilan edilmesi gerektiğini ifade etti.

'MECLİSE GELMEK İÇİN KOŞULLAR OLGUNLAŞMALI'

Aslında AK Parti'nin yeni bir anayasa yapma gibi bir niyetinin de kesinlikle olmadığını, Anayasanın bir iki maddesi daha değişmesinin AK Parti için yeterli olacağını savunan Demirtaş, "Bu nedenle, BDP parlamentodan kopmadan, ama her şeyi parlamenterizme de indirgemeden demokratik siyasetin denge noktasında durmaya devam edecektir. Bu vesileyle bir kez daha altını çizerek belirtiyorum, biz parlamentodan çekilmiş değiliz, ancak genel kurul çalışmalarına katılabilmemiz için asgari demokratik siyaset ortamının oluşturulması gerekir. Bu gün itibariyle bu koşulların olgunlaştığını görmüyoruz. Bu tavrımızın doğru anlaşılması gerekir" dedi.

'KİMSEDEN LÜTUF BEKLEMİYORUZ'

Kendilerinin Kürt halkı için kimseden lütuf ya da sadaka istemediklerini belirten Demirtaş, şunları dedi: "Suriye'de desteklediğiniz muhalefetin istediğinden fazlasını değil, Libya'da bavullarla para taşıdığınız muhaliflerin istediğinden fazlasını değil, mazlum Filistin halkının istediğinden fazlasını değil, ya da Kıbrıs halkının istediğinden fazlasını değil, Mübarek rejiminin baskısı altında yıllardır ezilen Mısır halkının istediğinden fazlasını da değil, bütün ezilen halklar gibi biz de sadece kendimize ait olanı, bizden zorbalıkla çalınanı geri istiyoruz. Türkiye sınırları içinde kendi anadilimizle, kültürümüzle yaşamak, kendimizi demokratik özerklikle yönetmek istiyoruz. Kürt sorununu çözeceğim, yeni bir anayasa yapacağım, diyen bir hükümetin bu iradeye zerre kadar saygısının olmadığı bir ortamda kim ki halen BDP'den fedakârlık bekliyorsa insafsızlık yapıyor. Bu noktadan sonra kendini ve yanlışını düzeltmek durumunda olan hükümetin kendisidir."

'TEK YOL AKP'Lİ OLMAK DEĞİL'

Demokratik özerklik çözümüne karşı, ortaya başka bir çözüm önerisi koymak yerine, sadece saldıran ve hakaret eden bir hükümetin Türkiye'nin en büyük sorununu çözemeyeceğini söyleyen Demirtaş, "Evet savaş kötüdür, en kötü diyalog seçeneğinden bile daha kötüdür. Ama savaşa karşı tek yol AKP'li olmak veya O'nun istediği kadar çözüme razı olmak değildir. Kaldı ki ortada kötü de olsa bir diyalog yoktur. Sadece üst perdeden emreden ve sürekli buyuran, hem Kürtleri hem devleti aynı anda temsil ettiğini iddia eden bir hükümet vardır" dedi.

'HÜKÜMET MUHATAPLIKTAN KAÇAMAZ'

PKK'nin ateşkes ilan etmesinin ardından, BDP'nin yaptığı "operasyonlar dursun" çağrısının tehdit söylemi olarak çarpıtıldığını söyleyen Demirtaş, "Unutmayın ki, PKK'yi dağa çıkaran BDP değildir, devletin hatalı politikalarıdır. Ama BDP, devletin bu hatalı politikalarını düzeltmesine yardımcı olarak PKK'nin dağdan inişini sağlayabilir. Bu nedenle çağrımızın ilk muhatabı doğal olarak ki hükümettir. Hükümet bu muhataplıktan kaçamaz" dedi.

BDP olarak, oluşturulacak bir "akil insanlar" heyetinde, hakikat komisyonunda ya da anayasa konseyinde yer almaya hazır olduklarını belirten Demirtaş, "Yeter ki ortaya savaş seçeneği dışında ciddi bir çözüm arayışı çıksın. Biz buna destek olacağız. Bunun için meclisin açılmasını beklemeye de, BDP'nin yemin etmesini beklemeye de gerek yoktur. Bu irade ortaya çıktıktan sonra BDP bütün süreçlerin önünü açma konusunda rolünü oynayacaktır" dedi.

Ortadoğu'daki gelişmelere de değinen Demirtaş, kendi Kürtleriyle barışan bir Türkiye'nin, Ortadoğu'ya barış ve demokrasi taşıma konusunda öncü olacağının altını çizerek, "Ama hükümet bunu yapmak yerine halen İran, Suriye, Irak rejimleri ile gizli pazarlıklar yaparak Kürtleri tasfiye etmeye çalışıyor. Bu politika son derece hatalıdır ve kesinlikle kaybettirecek bir çizgidir" dedi.

‘AKP'NİN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKÜN DERSENİZ ÇOK BEKLERSİNİZ'

AK Parti'yi "taze Ergenekoncu" olarak niteleyen Demirtaş, "Samimi barış arayışımıza rağmen bizi tehditle terbiye etmeye çalışanlara hatırlatıyorum, bugün eğer yeryüzünde halen insani değerlerden söz edilebiliyorsa, işte her toplumda var olan bu direnişçiler sayesindedir. Yoksa sizin gibi tazelere kalsa bugün artık insanlık yeryüzünde bile olmayabilirdi. Bu nedenle zulme karşı direnmeyelim diye peşinen teslim olmamız için son çağrılarını yapanlara açıkça diyoruz ki, biz BDP olarak şiddetin durması için her koşulda çalışmaya devam edeceğiz, ama şiddetin durması için tek seçenek AKP'nin önünde diz çökmektir diyorsanız, onu daha çok beklersiniz" dedi.

Demirtaş, "Blok bileşenlerine" verilen bir tek oyun dahi boşa gitmediğini vurgulayarak, "Seçim meydanlarında, fakir sofralarında, fabrikalarda, gariban semtlerinde verdiğimiz sözü unutmayacağız" diye konuştu.

KIŞANAK ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ AÇIKLADI

BDP Eşbaşkan adayı Gültan Kışanak, Selahattin Demirtaş'ın ardından kürsüye geldi. "Halkları etnik bir çatışmanın tarafları haline getirmek isteyen senaryoyu bozmak için" BDP olarak bir "Çözüm Önerileri Protokolü" hazırladıklarını belirten Kışanak, "Demokratik Anayasal Çözüm Sürecinin Temel İlkeleri" başlıklı prokol metnini okudu. Türkiye'de rejimin demokratikleştirilmesi ve bütün toplumsal kesimlerin eşitlik hukuku çerçevesinde barış içerisinde bir arada yaşamasının ancak yeni bir toplumsal sözleşme ile mümkün olduğunu ifade eden Kışanak şöyle konuştu:

"Yapılacak yeni anayasanın temel hedefi demokratik cumhuriyet olmalı ve adil bir toplumsal sistemi inşaa etmenin önünü açmalıdır. Türkiye toplumunun çok etnisiteli, çok kültürlü ve çok inançlı yapılardan oluşan 'çok kimlikli' realitesi yeni anayasanın temel perspektifi olmalıdır. Cumhuriyetin üzerine inşaa edildiği tek dile, tek etnisiteye dayalı ulus yapısı yerine, farklı kimliklerin bir araya gelerek oluşturdukları yeni bir ulus tanımı yani (demokratik ulus), her şeyin merkezden idare edildiği ve tekçi ulus anlayışına hizmet eden katı merkeziyetçi devlet idaresinin yerine, özerklik hukukunu tanıyan, âdemi merkeziyetçi yönetim biçimi, vatanı bir etnik kimliğin yurdu olarak tanımlayan anlayış yerine, tarihsel ve coğrafi isimleri de kapsayan ortak vatan anlayışı yeni demokratik cumhuriyetin esasları arasında olmalıdır."

'BÖLGESEL DÜZEYDE ÖZERKLİK TANINMALI'

Kışanak, protokolün ilkelerini sıralarken; Türkiye'de yaşayan tüm kimliklerin, kültürlerin, dillerin, inançların anayasal güvence altına alınmasını, anadilde eğitimin anayasal bir hak olarak tanınmasını, bölgesel düzeyde tanınacak özerkliklerle bölge, il ve belediye meclislerinin yetkileri merkeze oranla artırılmasını istedi. Bütün bu süreçlerin demokratik bir esasla yürütülmesi ve anayasa inşa sürecinin katılıma açık olmasının esas alınması gerektiğini kaydeden Kışanak, "Seçim barajı kaldırılmalı, siyasi partiler kanunu ve seçimlerle ilgili yasalar demokratik temsil hakkını güvence altına alacak şekilde düzeltilmelidir" dedi.

Siyasi saiklerle tutuklanmış bütün Kürt siyasetçiler ve tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılması ve bunun için yasal düzenlemeler yapılması çağrısında bulunan Kışanak, 12 Haziran genel seçimlerinde milletvekili seçildikten sonra milletvekilliği YSK tarafından düşürülen Hatip Dicle'nin Meclis'e gelebilmesi için açık bir çözüm iradesi ortaya konulmasını istedi.

AK Parti'yi Emek, Demokrasi ve Özgülük Bloğu’nun temsilcilerinin de içinde yer alacağı bir demokratik anayasa komisyonu kurmaya ve bu komisyona STK'ları, sosyal tarafları ve kanaat önderlerini de dâhil etmeye çağıran Kışanak, "Demokratik Anayasa Komisyonu ile eş güdüm içinde çalışacak bir hakikat ve adalet komisyonu kurulmalı, bu komisyonun arkasında hem TBMM, hem de hükümet iradesi olmalıdır" dedi.

'ÖCALAN EV HAPSİNE ALINMALI'

Kışanak, açıkladığı protokolde İmralı'da hükümlü bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan'a ilişkin önerilerini de açıklarken "Bütün bu süreçlerin aynı zamanda barışa da hizmet edebilmesi için Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğunu temsilen bir heyetin İmralı'da yüz yüze görüşme yapması, sonrasında görüşmelerin daha sağlıklı yürütülebilmesi için İmralı sistemine son verilmesi ve kısa vadede ev hapsi, orta vadade ise serbest bırakılması öngörülmelidir" dedi.

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) 2. olağan kongresi toplandı. Kongre salonuna "Demokratik özerklikle demokratik cumhuriyeti selamlıyoruz", "Kadının özgürlük mücadelesini yükseltelim", "Askeri ve siyasi operasyonlara son", "AKP öldürüyor" pankartları asıldı. Ayrıca Kürtçe, Zazaca, Ermenice ve Süryanice pankartlar da dikkat çekti.

Kongre salonuna Hakkâri Çukurca'da canlı kalkan yürüyüşü sırasında öldürülen BDP'li Van İl Genel Meclisi Üyesi Yıldırım Ayhan’ın yanı sıra 68 kuşağının devrimci önderleri Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya'nın posterleri de asıldı.