CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, partisinin Manisa il başkanlığında gerçekleştirdiği basın açıklamasında gündemdeki konuları değerlendirerek, Cumhur İttifakı eleştirilerinde bulundu.

Organize suç örgütü liderliğinden hüküm giymiş isimlerden Sedat Peker'in kamuoyundaki açıklamalarını da değerlendiren CHP'li Özel, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yönelik "Ama bir gerçek var. Pozisyon itibariyle AKP, MHP ve mafyadan oluşan bir üçlü birliktelik varsa bu üçünün tam kesişim noktasında Süleyman Soylu'dan başkası yoktur. Bu kesişim noktasında olması hem MHP ile hem AKP ile hem de anılan suç örgütleriyle birlikte aynı yerde buluşuyor olması son derece manidardır" açıklamasında bulundu.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, İsrail'in Filistin halkına yönelik saldırılarını da sert bir dille eleştirdi. CHP'li Özel, Müslümanlara yönelik kutsal günlerde Mesci-i Aksa'ya yönelik saldırıları kabul edilemeyeceğini belirterek, Filistin halkının yanında olduklarını söyledi. Anadolu Ajansı muhabirine yönelik plastik mermili saldırıyı da kınayan Özgür Özel, bölgede basın mensuplarının güvenliğinin sağlanmasını gerektiğini kaydetti.

‘TAVİZSİZ TUTUMUMUZU SÜRDÜRÜYORUZ’

İktidarın dış politikada yanlışlar yaptığını ve denge politikasını gözetmediğini kaydeden Özgür Özel şunları söyledi:

“İsrail'in bu zulüm politikalarına karşı her zamanki gibi tavizsiz tutumumuzu sürdürüyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yaptığımız çağrı uluslararası alanda Türk örgütleri harekete geçirmek, bu konuda gerekli çağrıları zaman geçirmeden yapması yönündedir.

Türkiye Cumhuriyetinin dış politika birikimi, diploması deneyimi bölgede bu tür konularda ön almaya, ortaya çıkan krizleri çözmeye, Filistin'in bu konuda daha fazla kayıplara, daha fazla acılara maruz kalmasını engellemeye müsaittir. Yeter ki Türk dış politikasının yetişmiş, bu konuda söz sahibi, liyakatli personellerini diplomasi alanında imkan tanısın. Sadece birilerinin bu dengeleri biz biliriz, her şeyi biz hallederiz diye attıkları birtakım adımların sonuç vermediği ortada. Özellikle Arap dünyasının, Müslüman dünyasının Filistin'i yalnız bırakmasında Türkiye'nin üzerine düşen gerekli diplomatik hassasiyeti ve denge politikalarını iyi götürmediğinin de altını bir kez daha çizmek gerekiyor.”

‘KÜÇÜK ESNAFINA CAN SUYU OLACAK ALIŞVERİŞ İZNİ VERİLMELİ’

CHP'li Özel, tam kapanma döneminde büyük sıkıntı yaşayan küçük esnafı da gündeme getirip, arefe günü bu esnafların dükkanlarını açabilmesine yönelik çağrılarını da yineledi. CHP'li Özel açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Zamanında kapanmayı yapmayanlar, kapanma tedbirleri yerine kongrelerini yapanlar tüm yükü bir grup esnafın sırtına, ayaklarıyla o esnafın sırtına basarak kendileri ayakta kalmaya çalışmaktadır. Önümüz bayramdır, Genel Başkanımız koca koca marketlere yığılma olacağına özellikle bayrama yönelik esnafın hiç değilse iki gün açık kalmasını teklif etmişti.

Kırtasiyecilerin, kuaförlerin, berberlerin, çiçekçilerin, konfeksiyoncuların, oyuncakçıların açık olabileceği ve insanların en yakınındakine yürüyerek gidip bir müşteri içerde olma şartıyla alışveriş yapabileceği esnafa can suyu olabilecek bir öneride bulundu. Bu önerimizi tekrarlıyoruz. Şu ana kadar karşılık bulmadı. Hiç olmasa dev sermaye gruplarına, sıkış tepiş lebalep yerlerde milyonlar kazandırmak yerine mahallenin küçük esnafına can suyu olacak alışveriş izninin verilmesini öneriyoruz” dedi.

‘CÜBBELİ AMİRALE HALA BİR YAPTIRIM UYGULANMADI’

Açıklamasında Deniz Kuvvetlerinden bir amiralin tarikat evindeki cübbeli görüntüleriyle ilgili değerlendirmede bulunan CHP'li Özel konuşmasına şöyle devam etti:

“Deniz Kuvvetleri mensubu bir amiralin bir tarikat evindeki cübbeli görüntüleri, üniformasının üzerine cübbeyi geçirerek vermiş olduğu görüntüler bütün Türkiye'yi ayağa kaldırmıştı. O günden beri olayın takipçisiyiz. Neredeyse iki ay geçti. Her fırsatta Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile karar alıyoruz diyenler nedense bu soruşturmayı bir türlü ilerletemiyorlar.

Cumhurbaşkanına hakaret olduğunda, bir bakanla takışma olduğunda ertesi sabah saat 05.00'te evin kapısına gidenler, gözaltılar, tutuklamalar ve ihraçlar yapanlar bu Türkiye Cumhuriyeti'ndeki herkesin vicdanını sızlatan cübbeli amirale halen daha her herhangi bir yaptırım uygulamış değiller. Bu konunu en yakından takipçisi olduğumuzu ve asla bu konunun toplumsal hafızada unutulmasına sebebiyet vermeyeceğimizi, sonuna kadar takip edeceğimizi hepinize bir kez daha hatırlatmak isteriz.”

‘PEKCAN KONUSUNDA MHP'NİN TUTUMUNU BEKLİYORUZ’

CHP Grup Başkanvekili Özel, eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan konusunda, TBMM'nin göreve başladığı gün partisinin eski bakan hakkında bir soruşturma komisyonu kurulması için imza vereceklerini ve bu konuda MHP'den destek beklediklerini dile getirdi.

Soruşturma komisyonunun kurulması için 300 milletvekilini ihtiyaç olduğunu hatırlatan CHP'li Özel açıklamasına şöyle devam etti:

“Bakanların hukuki denetimi ve hukuken yargılanmaları mecliste kurulacak bir araştırma komisyonu ile mümkün oluyor. Bunun için 300 milletvekiline ihtiyaç var. 300 milletvekili şuanda CHP'de yok. Ama biz Pazartesi gününden tezi yok, yani meclisin çalışmalarına başladığı ilk gün bütün CHP'li milletvekilleri olarak başta genel başkanımız Ruhsar Pekcan için bir soruşturma komisyonu kurulmasına imza vereceğiz. Ardından bunu meclisteki diğer muhalefet partilerinin imzalarını vermeleri üzerine girişimlerde bulunacağız.Ama sayı 300'e yetmiyor. Bunun için MHP'nin desteğine ihtiyaç var.

Öyle ya AKP bu konuda bir adım atacak olsaydı, çoktan bu adamı atardı. Ama MHP ve Devlet bahçeli için önemli bir soru işareti karşımızda duruyor. Bakalım sayın Bahçeli kendi deyimi ile Türkiye'nin bütün dezenfektanlarını Haliç'e doldurup Ruhsar Pekcan'ı orada 3 su yıkayıp dezenfekte mi edecek yoksa partisine ‘Soruşturma komisyonu kurulmalıdır. Milletin parasını yediklerine göre MHP olarak bunun peşinde olmalıyız. Bizde soruşturma komisyonuna imza vermeliyiz' mi diyecektir.

Bu tarihi soru ile ilgili olarak Devlet Bahçeli'nin ve MHP grubunun tutumunu bekliyoruz. Önümüzdeki Pazartesi gününe kadar AKP kendisi bir adım atarsa onların eksik kalacak 10 kadar imzasını 10 dakikada tamamlamayada biz kendimiz taahhüt ediyoruz.”

CHP'li Özel açıklamasında suç örgütü lideri Sedat Peker'in açıklamalarının AKP-MHP-Mafya üçgenini ifşası olduğunu iddia ederek şöyle konuştu; “Birkaç gündür Türkiye bir suç örgütü liderinin yaptığı ifşalar, itiraflar ve kirli çamaşırları ortaya dökmesiyle meşgul. Demokrasilerde bu tip birilerinin söylediklerinin çok büyük bir önemi olmaz. Ama eğer o kişi Devlet-Mafya ilişkisini ifşa ve itiraf ediyorsa o zaman devletin bu konuda bir refleks göstermesi ve hızlı bir pozisyon alması beklenir.

‘AKP'Yİ TEBRİK ETMEK LAZIM’

Aynı Susurluk faciasında aynı araçta olması mümkün olmayan kişiler o araçtan çıktıktan sonra hızla bir komisyonun kurulup pek çok karanlık noktayı açığa çıkarması gibi. O Susurluk komisyonu raporunda yazanların hiç birini AKP gereğini yapmadığı için geldiğimiz noktada 199'lara geri döndük. AKP'yi tebrik etmek lazım. 20 yıldır iktidarda olup, ülkeyi 30 yıl geriye götüren başka iktidar dünya üzerinde mevcut değildir.

Bugün Cumhur İttifakı'nın artık AKP; MHP ve mafya üçgeninden, saç ayağından oluştuğu gün gibi ortaya çıkmıştır. Eğer değilse AKP ve MHP'nin bu mafya oluşumuna karşı bir hareke geçmesi gerekirdi. Oysaki birisi bir mafya liderini hapishanede ziyaret edip sonra ona kişiye özel af çıkarmıştı. Birileri bir başka mafya liderinin yurtdışına nasıl çıktığını kendi bile anlamadan ona ‘Nisan ayında geri geleceksin ve aklanacaksın' güvencelerini vererek onu yurtdışına yollamıştı. Şimdi kendisine verilen sözlerin tutulmadığını eden birisi sürekli açıklamalarda bulunuyor. Bu açıklamalara karşı ülkede hepimizin huzurundan sorumlu olan bakan huzursuzlandı.

‘AKP, MHP VE MAFYADAN OLUŞAN BİR ÜÇLÜNÜN KESİŞİM NOKTASI SOYLU’DUR’

Adı İçişleri Bakanı olan ama fiilen her suçluyla bir fotoğrafı çıkan suç işleri bakanı her fırsatta ortaya çıkıp önüne gelene saldırmaya başladı. Neyin telaşı içinde olduğunu herkes merak ediyor. Ama bir gerçek var. Pozisyon itibariyle AKP, MHP ve mafyadan oluşan bir üçlü birliktelik varsa bu üçünün tam kesişim noktasında Süleyman Soylu'dan başkası yoktur. Bu kesişim noktasında olması hem MHP ile hem AKP ile hem de anılan suç örgütleriyle birlikte aynı yerde buluşuyor olması son derece manidardır. İşine gelince suç örgütü liderine kaçarlı araba vereceksin. İşine gelince polis koruması sağlayacaksın.

‘‘PES' DEDİKLERİNİN İFŞASI, İTİRAFI VE AÇIK KANITIDIR’

İşine gelince izinsiz mitingler yapmasını Cumhur İttifakı'na oy istemesini, bizleri tehdit etmesini ‘Oluk oluk kan akacak' diye herkesin kanını dolduran açıklamaları yapmasını seyredeceksin, işine gelmeyen açıklamalar olunca ‘Biz mafya ile mücadele ediyoruz' diyeceksin. Süleyman Soylu'nun hiçbir inandırıcılığı kalmamıştır. Süleyman Soylu'nun o görevde durduğu müddetçe artık AKP'nin de Cumhur İttifakı'nın da bu yasa dışı örgütlerle dirsek dirseğe temas halinde olduğunun iktidarlarını oradan beslediklerinin ve birilerinin bunu diyeti olarak ‘Pes' dediklerinin ifşası, itirafı ve açık kanıtıdır. Olanları hep beraber dikkatle izleyeceğiz.”