Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Söz Sende programında PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yaptığı tarihi açıklamayı ve Diyarbakır'daki Newroz kutlamalarını değerlendirdi.

Yaşamı boyunca gördüğü en coşkulu ve umut dolu Nevruz'un bu sene yaşandığını söyleyen Baydemir, Başbakan'ın 'bayrak' çıkışını da değerlendirdi.

Baydemir programda şunları söyledi:

KÜRT HALKI İÇİN BAYRAK ORTAK DEĞER

"Türkiye 1919'un, 1920'nin ruhunu 1923'lerde kaybetti. O yılların ruhu Türklerin ve Kürtlerin, bu coğrafyada yaşayan diğer etnik ve inançsal kökenlerin ortak ruhuydu. Maalesef 1924'te oluşturulan toplumsal sözleşmede bütün farklılıklar reddedildi. Bütün inançsal kimlikler baskı altına alındı. Baskının olduğu her yerde mutlaka bu baskıya bir tepki olur. Bizim yaşadığımız travma ve acı bugünün değil 100 yılın acısıdır, 100 yılın travmasıdır. Ancak bütün bu travmalarla birlikte Ortadoğu değişiyor. Ortadoğu'nun değişimi sürecinde artık baskıcı rejimler, red ve inkar politikaları inşallah yerini demokratik rejimlere bırakacak. Tam da bu noktada Türkiye'nin de değişime ihtiyacı var. Ben bütün bu travmalara rağmen bugüne kadar Kürt halkının herhangi bir evladından Türk halkının, Ermeni halkının veya Ortadoğu coğrafyasında yaşayan Fars ve Arap halklarının ulusal değerlerine dair zerre kadar negatif bir yargı görmedim. Burada bayraktan da bahsediyorum. Kürt halkının hangisine mikrofonu uzatırsanız 'Bu bizim ortak değerimiz' der."

“BAŞBAKAN'IN SÖZLERİ İYİ NİYETLİ

"Ben Başbakan'ın 'bayrak da olmalıydı' temennisini de pozitif ele alıyorum. Newroz'un da ortak bir heyecan, ortak bir coşku olması arzusundan kaynaklandığına inanıyorum. Kesinlikle iyi niyetli sözler. İnşallah çözüm süreci öyle bir derinleştirilerek gidilir ki bundan sonraki Nevruz'lar da bu coğrafyanın bütün değerleri sahneyi süsler. Nihayetinde şunu tekrar söylemek isterim: Kürt halkının hiçbir evladının bu değerlere bir antipatisi yok. Bundan emin olabilirsiniz. Ben bu isteklerin de önemli ve değerli olduğuna inanıyorum. Bunu aynı zamanda bir ortaklaşma arzusu olarak değerlendiriyorum. Bunların hiçbiri imkansız değil. Yeter ki birbirimizi kabul edelim, tanıyalım ve biraz daha güven tesis edici adımlar atılsın."