HDP Sözcüsü Osman Baydemir, bir süredir devam eden “yargıya talimat” tartışmalarına ilişkin bir belge paylaştı. Meclis’te düzenlediği basın toplantısında konuşan Baydemir, Adalet Bakanlığından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına iletilen ‘gizli’ ibareli belgenin yargıya talimat niteliği taşıdığını ifade etti.

Gazetecilerin CHP’nin adalet yürüyüşüne ilişkin sorularını yanıtlarken HDP’nin demokrasi isteyen herkesin yanında olduğunu belirten Baydemir, “Demokrasi güçleri aynı fotoğraf karesi içinde bulunmaktan imtina etmemeli çağrısında bulunuyoruz. Erdoğan bizi olduğumuzdan farklı gösterir kaygısını kimse taşımasın diyoruz” ifadelerini kullandı.

Baydemir'in konuşmasından satırbaşları şöyle:

HDP’ye ve demokratik siyasete yöneltilen darbenin üzerinden tamı tamına 231 gün geçti. Herr fırsatta ifade ediyoruz. Geciken adalet, adalet değildir. Eğer bir yerde hukukun üstünlüğü yoksa, yargı bağımsız değilse, yargı muhalefetin susturulmasının sopası haline dönüşmüşse orada yargı değil, adalet değil, tuzun kokmuş hali vardır.
 
HDP’nin eşbaşkanlarının tutuklanması, siyasetten düşürülmesi çabası hukukla adaletle yargıyla izah edilemez. İktidar partisinin AKP Genel Başkanı’nın, Cumhurbaşkanının rakibi olan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı tasfiye etme operasyonu ile karşı karşıyayız.

FEZLEKELER FIRLADI

Yargı HDP’ye yönelik tüm davalarda talimatla işliyor. Dokunulmazlıkların Genel Kurulda görüşülmesine henüz başlanılmadan 31 Aralık 2015 tarihine baktığımızda Meclis’e intikal eden HDP milletvekillerine dair toplamda 182 fezleke var. Ancak Cumhurbaşkanı açıklama yapıyor Cumhurbaşkanı’nın açıklamasından en fazla 2 hafta sonra fezleke sayısı 182’den 242’ye fırlıyor. Bir iki ay sonra Cumhurbaşkanı bir kez daha açıklama yapıyor, fezleke sayısı 326’ya sıçrıyor. Yetmiyor Cumhurbaşkanı “Hesap soracağız, yargı gereğini yapacak” diyor, fezleke sayısı 510’a sıçrıyor.

Peki, sadece Cumhurbaşkanı’nın açıklamasından sonra mı hakimler savcılar ya da kolluk harekete geçiyor? Hayır. Adalet Bakanlığında HDP milletvekillerini adeta takibe alan ve talimat üzerine talimat gönderen bir birim var.
 
FEZLEKELER HÜKÜMETİN TALİMATIYLA HAZIRLANDI

Hep söylenir rüşvetin belgesi olur mu? Bu tartışma devam etsin, ama yargının talimatlandırıldığının belgesi var. HDP milletvekilleri hakkında açılan fezlekelerin nasıl hükümetin talimatıyla hazırlandığının belgesini ortaya koyacağım. Anayasanın 138. maddesinin ihlal edildiğinin, yargının talimatla işletildiğinin belgesidir.

Bu belge eş genel başkanımızın Diyarbakır Asliye Ceza Mahkemesindeki davasıyla ilgili sehven bize ulaşmış gizli bir belgedir. Bu belge adaletin nasıl çiğnendiğinin belgesidir. Bu belge tuzun kokmuş halinin belgesidir. Bu belge Demirtaş’tan siyasi rakibinin öç alması belgesidir. Demokratik siyasetin tasfiye edilmesi belgesidir.

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş 9 Eylül 2015 ‘te bir basın toplantısı düzenliyor. Basın toplantısından hemen sonra beyanları haber sitelerinin konusu oluyor. Adalet Bakanlığındaki birim, aynı gün öğleden sonra devreye giriyor ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, aynı gün HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yaptığı açıklamanın tamamını ekli belge olarak başsavcılığa gönderiyor.

Ve aynen ifade şu: “Gereğinin ifası ile yapılan işlem sonucunda ivedi bilgi verilmesini rica ediyorum”. Bu belge gizli ibareli bir belgedir. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, bakan adına imza ile Cumhuriyet Başsavcılığına gönderiliyor. “Gereğinin ifası” ne demek? Fezleke hazırlamak demek. “Sonucundan bilgi ver” demek “derhal işlemi yap” demek. “Rica ederim” demek, talimat veriyorum, sıkıysa gereğini yapma demek.

YARGI YEMİYOR İÇMİYOR FEZLEKE HAZIRLIYOR

Adalet Bakanlığı, Bakan adına bu yazıyı gönderiyor da yargı ne yapıyor? 9 Eylül 2015 tarihinde bu yazı Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına ulaşır ulaşmaz yemiyorlar, içmiyorlar, başsavcı vekili aynı gün fezlekeyi hazırlıyor. Terör örgütü propagandası, cumhurbaşkanına hakaretten fezleke hazırlanıyor.
 
Bir talimat var, bir de talimatın gereğinin aynı gün yapılması var.  Sonrasında ne oluyor? Bu fezleke Selahattin Demirtaş hakkında 3 ayrı iddianameye 3 ayrı dava dosyasına dönüşüyor. Bu dava dosyalarından birinden dolayı Demirtaş şu anda tutuklu. Talimatla oluşturulan fezleke, talimatla açılan bir dava ve talimatla tutuklamadan bahsediyoruz.

138.MADDE İHLAL EDİLMİŞTİR
 
Birkaç gündür, Anayasa’nın 138. maddesinin ihlal edilip edilmediği tartışması yürütülüyor. Dünyanın hangi yerinde adalet bakanı adına yargıya “gereğini yapın, işlem başlatın” talimatı gidebilir? Çok açık şekilde Anayasa’nın 138. maddesi ihlal edilmiştir. “Eğer bu rutin bir uygulamadır” diyorsanız neden üzerinde gizli belgesi var? Eğer suç duyurusudur diyorsanız niye talimat gönderiyorsunuz?
 
HSYK’nın başı olan Adalet Bakanı adına Cumhuriyet Başsavcılığına gereğinin ifasını rica ediyorum denilen bir yazıdan sonra gereğinin ifasının yapılmaması disiplin suçu gerektirir. Devlet yazışmasında ‘rica ediyorum’ demek üstün astına hiyerarşik olarak kullandığı bir dildir.
 
Bugün bu belgeyle yetiniyorum. Ayrıca talimatla fezleke hazırlanıyor. Talimatla dava oluşturuluyor ama bütün yargılama aşamaları yine adalet bakanının gözetimi, denetimi altında gerçekleştiriliyor. Mahkemenin her kalem oynatması adalet bakanlığının ilgili birimi eliyle denetleniyor. Onun belgelerini de, Adalet Bakanı’nın açıklamasının hemen akabinde kamuoyuyla paylaşacağız.

Baydemir basın emekçilerinin sorularını da yanıtladı:
 
Soru: Hükümet CHP’nin açıkladığı belgenin suç duyurusu olduğunu söyledi. Burada da mı suç duyurusu var?
 
9 Eylül 2015'te Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş konuşma yapıyor. Konuşması haber sitelerinde haber oluyor. Adalet Bakanı adına Ceza İşleri Genel Müdür Yardımcısı Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısına, “terör örgütü propagandası var, Cumuhrbaşkanı’na hakaret var, işlem yap” diyor. Bu suç duyurusu değil, bu bir talimat. “Gereğini rica ederim” diyor. Bakan adına başsavcıya böyle bir yazı göndermek hangi prosedür içinde izah edilebilir? Bu bir talimattır ve gereği yerine getirilmiştir. Bu yüzden aynı gün fezleke hazırlanmış, mesai saatine yetiştirilmiştir.
 
 Adalet Bakanı, Hükümetin adalet bakanıdır. Dolayısıyla Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın tutuklanması bir yargı faaliyetiyle değil siyasi iktidarın talimatıyla gerçekleşmiştir.
 
Soru: Bu belgeye ilişkin hukuken ne yapılabilir?
 
Bu belge aynı zamanda yargının talimatla işlediğinin belgesidir. Bu belge HDP’ye dair açılan tüm davaların talimatla açıldığının belgesidir. Bu belge hukuksuzluğun belgesidir. Suç işlenmiştir. Cumhuriyet Savcılarını re’sen göreve davet ediyorum. Hukukçularımız suç duyurusunda bulunacak. Peki, HSYK’ya suç duyurusunda bulunduk. Kimi şikayet edeceğiz, Adalet Bakanı'nı. Adalet Bakanı HSYK’nın başı.
 
Allah da biliyor ki bu ülkede yargı bağımsız değil. Allah da biliyor ki bugün Selahattin Demirtaş tutukluysa bunun sebebi, siyasi rakibinin onu tasfiye etmek istemesindendir. Allah’ın bildiğini kulla, kamuoyuyla paylaşıyoruz. Herkes bilsin ki ortada hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı yok. AKP’nin hukuk kolu gibi işleyen bir mekanizma var.
 
Soru: Bahçeli’nin adalet yürüyüşüne ilişkin açıklamalarını nasıl yorumlarsınız?
 
Adalet bir gün herkese lazım olacak. Bugün HDP hedefte. Bugün muhalifler hedefte. Bugün gazeteciler, ekmeği elinden alınan insanlar hedefte. 2009’da Diyarbakır’da KCK operasyonları adı altında 10 bini aşkın Kürt siyasetçi tutuklanıp cezaevine konuldu. O dönemin savcıları da talimatla hareket ediyorlardı. Benim de ifademe başvurmuşlardı. O dönemin savcıları şu an cezaevinde. Biz o gün meydanlarda bağırıyorduk; “Bir gün gelecek adalet size de lazım olacak” diyorduk. Bugün bu uygulamayı yapanlar, başta Adalet Bakanı, AKP kurmayları ve Hükümete ortaklık edenler bir gün gelecek, adalet size de lazım olacak.
 
7 Haziran’da açığa çıkan halk iradesini tanımamak ve seçimi yenilemek darbeydi. Bu darbe, Suruç’tan Ankara gar katliamına kadar, adeta  yapı taşları döşenen seçimin yenilenmesi suretiyle iktidar devşirilen bir darbeydi. Ama darbe bitmedi. 20 Mayıs dokunulmazlıkların kaldırılması darbeydi. Cunda kalkışmasından hemen sonra 20 Temmuz OHAL ilanı muhalefete karşı darbeydi. 4 Kasım 2016, HDP’ye karşı darbeydi. Bu atmosferde adalet, demokrasi, insan hakları ağır bir saldırı altında. Biz 2 yıldır bu saldırılara göğüs geriyoruz.

Adalet talebi kimden gelirse gelsin yanındayız. Eşitlik, özgürlük, onurlu barış, hukukun üstünlüğü, insan hakları; tereddütsüz ilkelerimizdir. Kim mustaripse biz hem yanındayız, hem sözcüsüyüz. Adalet için, eşitlik için, demokrasi  içini, insanlık onuru için yürümek ödevdir.

Faşizme karşı demokrasiden yana olanların yan yana durabilmesi gerekiyor. Birlikte haykırabilmesi gerekiyor. Faşizme karşı demokrasiyi, adaleti, onurlu bir barışı talep eden demokrasi güçlerinin aynı fotoğraf karesi içinde bulunmaktan çekinmemesi gerekiyor. Ancak bu şekilde faşizm geriler, demokrasi önündeki engeller aşıla bikir. HDP demokrasi güçleri içindeki hiçbir bileşeni kendine rakip olarak görmüyor. Tam tersine partner olarak görüyor. Biz demokrasi adalet özgürlük isteyenlerle temas kurmada, onların yapacağı işi takdir etmede ikircikli davranmayız. Doğruya doğru yanlışa yanlış deriz.
 
Bize yöneltilen olduğundan farklı gösterme ne olursa olsun. AKP her demokratik hak talebini kriminalize etme konusunda bir gayret içinde. Bu gayreti ne olursa olsun biz mücadele etmekte kararlıyız.

Bütün bu kördüğümü ve adalet arzusunun kapısının aralanmasını sağlayacak mekanizma Anayasa Mahkemesi’dir. Anayasa Mahkemesi, tamı tamına 231 gün geçti hala kararını deklare etmedi. Oysa bizim çağrımız açık ve net; hukuk ve adalet. Anayasa Mahkemesi, içtihadına sahip çıksın. Kararını açıklasın. İçtihadına sahip çıkması hukuksuzluğun sürdürümünü durdurmak demektir. Böylelikle bir kez daha iktidarın hatadan vazgeçmesinin fırsatını sunacak ve ülkenin önünün açılmasına katkı sunacaktır. Geciken adalet adalet değildir.
 
Soru: CHP’nin yürüyüşüne destek verecek misiniz, yürüyüşe katılacak mısınız?
 
İlkesel düzeyde demokrasiyi isteyen herkesin yanındayız. Türkiye demokrasi güçlerinin adalet çağrısında yan yana durmaktan imtina etmemesi gerektiği çağrısında bulunuyoruz. Aynı fotoğraf karesi içinde bulunmaktan imtina etmemeli çağrısında bulunuyoruz. Kimse, Erdoğan bizi olduğumuzdan farklı gösterir kaygısı taşımasın diyoruz.