BBC Türkçe / Sinan ONUŞ

Halkların Demokratik Partisi'nin hafta sonunda yapılan birinci olağan kongresinde yeniden eş başkanlığa seçilen Yavuz Önen, bir süredir zihinleri meşgul eden bir konuda BBC Türkçe'ye konuştu ve 2014 yerel seçimlerine doğuda BDP, batıda HDP ile girilmesi önerisinin benimsendiğini söyledi.

Hafta sonunda birinci olağan kongresini yapan Halkların Demokratik Partisi'nin yönetimi için tek liste sunuldu ve eş başkanlıklara yeniden Yavuz Önen ve Fatma Gök seçildi.

HDP böylece Mart 2014’te yapılacak yerel seçimlere katılabilmek için kongre tarihi açısından bir yasal zorunluluğu aşmış oldu. Diğer yandan çalışmalar tamamlanamadığı için iki ay sonra olağanüstü kongreye gitme kararı alındı.

BDP İstanbul Milletvekili ve HDP Genel Meclis üyesi Sebahat Tuncel, bu kararın alınmasının gerekçesini şöyle açıkladı: "Seçime girme gibi bir irade ortaya çıktı. Hazırlıklarımızı bitiremedik aslında. Çalışmalarımız sürüyor ama yasal da bir zorunluluk vardı. Eylül ayında çalışmalarımızı tamamlamış olarak yapabilirdik fakat riske etmek istemedik. İki ay sonra eksikleri tamamlayarak güçlü bir şekilde çıkmak istiyoruz."

BDP, 2011 genel seçimlerine Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku olarak bağımsız adaylarla katılmıştı. Sonrasında blok dağıtılmayarak çalışmalarına Halkların Demokratik Kongresi (HDK) adıyla devam etmiş, geçtiğimiz yıl Ekim ayında da İçişleri Bakanlığı’na kuruluş başvurusu yaparak Halkların Demokratik Partisi adını almıştı.

HDP, Barış ve Demokrasi Partisi, Emek Partisi, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Sosyalist Demokrasi Partisi, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, LGBT’nin de aralarında olduğu çok sayıda parti, dernek ve sendikaların katılımıyla oluşturulmuş bir çatı partisi.

ÇÖZÜM SÜRECİNİN YENİ PARTİSİ

HDK'nin partileşmesinin hızlandırılmasında aslında Abdullah Öcalan’ın "Türkiye’yi kucaklayan sol bir parti" fikrinin de önemli etkisi bulunuyor. "Türkiye partisi" HDP’nin öne çıkarılarak çözüm sürecine önemli katkılar yapması planlanıyor.



HDP Eş Başkanı Yavuz Önen de buna vurgu yapıyor: "Türkiye diyoruz. Siyaseten de ideolojik çerçevede de ortak bir proje. Halkların bir arada yaşama iradesini yansıtacak. 21 Mart Newroz’unda, Öcalan’ın mesajında dile getirdiği çok temel ikinci mesele bu. Parti aslında bu çerçevede çaba harcayacaktır. HDP, bir Türkiye projesi. Çok boyutlu, sosyal, politik, kültürel derinliği olan yeni bir siyasi oluşum. Yeni bir sayfa açıyoruz."

Çözüm sürecinin bir şekilde devam ettiğini söyleyen Sebahat Tuncel de "Doğal olarak bu süreç, çözüm sürecinden bağımsız olarak ilerlemiyor. Biz, çözüm iradesini gerçekleştirecek bir yapı olarak HDK ve onun partisini görüyoruz. Zaten HDK, çözüm sürecinin temel aktörü olacak. Bu süreci kimseye bırakmıyoruz. Çözüm bizim işimiz diyoruz" diyerek HDP’nin misyonunu daha da net ifade ediyor.

SEÇİM TARTIŞMALARI

HDP’nin hızla kongresini yapmasının nedenlerinden biri de Mart 2014’te yapılacak yerel seçimler. Ancak seçimlere nasıl gidileceği bir süredir gerek HDP gerekse BDP içinde en çok tartışılan konuların başındaydı.

Öcalan’ın yerel seçimlere batıda HDP, doğuda BDP adaylarıyla gidilmesini "tavsiye ettiği" biliniyor; kulislerde ise özellikle BDP içinde bu "tavsiyeye" çok sıcak bakılmadığı iddia ediliyordu. Ancak bu konudaki belirsizlik, HDP’nin 18 Ağustos’ta yaptığı kongreyle bir ölçüde giderilmiş gibi gözüküyor.

HDP’nin yerel seçimlerde nasıl bir yol izleyeceği, HDP Kongresi’nden bir gün önce toplanan HDK toplantısında da yoğun olarak tartışıldı. Alınan kararlar henüz resmi olarak kamuoyuyla paylaşılmadı ama Yavuz Önen, herkesin merak ettiği bu soruya da açıklık getirdi.

Önen, "Dün, Halkların Demokratik Kongresi’nde HDK Yürütme Kurulu’nun bir önerisi olarak bu konu, bir eğilim olarak geldi ve HDK Meclisi tarafından olumlu karşılandı. Yani benimsendi. Doğuda BDP, batıda HDP meselesi de bu çerçevede benimsenmiş bir öneri" dedi.

BDP VE BİLEŞENLER KENDİNİ FESHEDECEK Mİ?

Partileşme sürecinde kulislerde yanıt aranan bir başka soru ise BDP de dahil, HDK’deki bileşenlerin bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğiydi. En çok dillendirilen iddia ise BDP dahil tüm bileşenlerin kendisini feshederek HDP’ye katılacağıydı.

Yavuz Önen süreç içerisinde bunun zaman zaman dile getirildiğini ama gündemlerinde böyle bir tartışmanın olmadığını belirtiyor.

Önen "Bu uzun bir evreyi kapsayabilir. Bu bir süreçtir ama şimdilik 'Herkes kendisini feshetsin gelsin' diye bir karar da, eğilim de yok. HDK, bileşenlerden oluşuyor ve hiçbir parti kendi iradesini devretmiyor. Kendi kimliğiyle, kendi siyasetiyle devam etme biçiminde bir birliktelik söz konusu" diyor. Ancak ileride bunun değişebileceğine dair bir açık kapı bırakarak tartışmayı da sonlandırmıyor.

Önen "Yani kapısı açık olan bir şeyden söz ediliyor aslında ama benim kişisel görüşüm, BDP siyaset sahnesinde dünya çapında bir başarı yakalamış bir parti. Bu nedenle yok olma sürecini gündeme getirmeyi, tartışmayı çok erken buluyorum. Tabii Kürt siyasi hareketinin kendi içinde vereceği bir karar ama ben öyle görüyorum. Bu potansiyeliyle HDK’ye daha fazla güç katmaya devam eder diye düşünüyorum" yorumunu yapıyor.

Sebahat Tuncel de gündemlerinde böyle bir tartışmanın olmadığını özellikle vurguluyor.

Tuncel "Buranın kendisini sadece bir bileşenle ifade etmesi mümkün değil. HDK’nin güzelliği de burada. Herkes kendi varlığını koruyabiliyor. Buraya katılan herkesin hem partisi var hem de kendisi burada. Biz buraya parti adına katılmıyoruz ama BDP’nin içerisindeysek hem parti içinde hem de HDK’de siyaset yapıyoruz" diyor.

ÖNDER BAŞKAN OLACAK MI?

HDP ile ilgili bir başka tartışma ise Ekim ayında yapılacak olağanüstü kongrede kimin genel başkan olacağı. Yine kulislerde başkanlık için BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in adı geçiyor.

Önder, HDP kongresinde BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak’tan sonra en çok alkışı alan konuşmacıydı. Kongrde yaşanan tartışmaları değerlendiren Önder "yukarıdan aşağı başkanlık belirlemenin tavırları ve tarzları olmadığını" kaydederek bir öngörüde bulunmadı.

Önder "Bu yorumlar tamamen doğruyu yansıtmıyor. Genel başkanlık kongre bileşenlerinin ortak iradesiyle oluşacak bir şey. Kongre sürecini yaşayacağız ve göreceğiz. Ben dahil bütün arkadaşlarımız bu görevi yapabilecek yetkinlikteyiz. Kamuoyunda tartışıldığı kadar içimizde bunu tartışmıyoruz. Çünkü bu, bir nöbet tutma meselesi" diyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için de “Oraya adaylığım da yetkili kurulların kararıdır. Ben mutlaka aday olacağım demiyorum” demekle yetiniyor.