AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bir soru üzerine, CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın, TİP milletvekili Barış Atay’a düzenlenen saldırıyla ilgili İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik “Eğer atama bakan bu saldırganları hemen adalet önüne çıkarmazsa, sadece kışkırtıcı olmaz aynı zamanda bu saldırının azmettiricisi ve planlayıcısı da olur” sözlerini değerlendirdi.

“Sarayın atama memuru” ifadesini terbiyesizlik olarak nitelendiren Ömer Çelik, “Milletvekili sıfatı taşıyan birisi, sıfatına yakışmayan şekilde İçişleri Bakanımıza tecavüzün kollayıcısı diyor. Bu vekilin bu ahlaksız sözünü görmezden geliyorlar, sonra İçişleri Bakanımızın ona verdiği cevap üzerinden siyaset üretmeye çalışıyorlar. İçişleri Bakanımız doğru yapmıştır” dedi.

“Birisi saygısız üslupla İçişleri Bakanımıza cevap verecek ve saldıracak, ama İçişleri Bakanımız kişilik haklarını koruduğu için saldırıyı kışkırtıyor olacağız” diyen Çelik, “Böyle saçma sapan bir denklem olabilir mi? Herhangi bir milletvekili saldırıya uğramasını hepimiz kınayalım. saldırganların bulunması için hassasiyet üretelim, bu ayrı mesele” ifadelerini kullandı.

AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. AK Parti Genel Merkezi’nde basına kapalı yapılan toplantı, yaklaşık 2,5 saat sürdü.

Toplantı devam ederken açıklama yapan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gündemdeki konuları değerlendirdi ve gazetecilerin soruları yanıtladı. Çelik’in açıklamasından satır başları şöyle:

GİRESUN’DA BELEDİYELERİN BORÇLARI ERTELENDİ

Giresun’da şimdiye kadar belki de hiç görülmemiş, ender bir felaket söz konusu oldu. Giresun’daki yaraların sarılması için olağanüstü, insanüstü bir mücadele ortaya konuldu. Gelinen noktada mahsur kalan 172 vatandaşımız sağ salim kurtarıldı. Kapanan 118 köy yolun tamamına ulaşım sağlanmıştır. Halen 434 iş makinesiyle temizlik ve enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. Esnaflarımıza 50 bin liraya kadar zararı olanlara tamamı hibe olarak verilecek. KOBİ’ler için 100 bin liraya kadar faizsiz kredi desteği ayrıca devreye sokuldu. Belediyelerin borçları 6 ay süreyle ertelendi. Belediyelere altyapı çalışmaları için 25 milyon lira hibe edilmiştir. Konut, işyeri ve diğer hasarlar için 6,5 milyon lira nakdi yardım yapılmıştır. İnsanımıza psiko destek verme çalışmaları devam ettirilmektedir.

30 AĞUSTOS YASAKLANMADI

Milletimiz için önemli günleri kutladık. Bir tanesi Malazgirt Zaferi’nin yıl dönümüydü. Cumhurbaşkanımızın katılımıyla görkemli bir şekilde kutlandı. Diğeri de 30 Ağustos’taki bayramımızdı. Sultan Alparslan’ın önderliğinde yapılan Malazgirt’le birlikte Anadolu’ya geldik ve buradayız dedik. Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde yapılan istiklal mücadelemizle de buradayız ve asla gitmiyoruz mesajını verdik. Sultan Alparslan’ı ve Gazi Mustafa Kemal’i bir kez daha minnetle, saygıyla, rahmetle andık. Milli günlerimiz arasında hangisi diğerinden üstündür gibisinden bir takım sanal yarışlar oluşturmaya çalışanlar, tarihimize bütünsel şekilde bakmaktan uzaklar, tarihi kazanımlarımızı travmaya dönüştürme şeklindeki siyasetlerine devam ediyorlar. 30 Ağustos’un kutlanmayacağı gibi tamamen yalan ve fitneye dayalı propaganda yapıldı. İçişleri Bakanlığı’nın yasakladığına gibi bir yalan kuruldu. Bu yalanlar çok çabuk şekilde oluşturuluyor ve hızlı bir şekilde yayılıyor. Sosyal medyada gündem oluşturuyorlar. Uygulanan korona tedbirleri bu yıl içerisinde 23 Nisan, 19 Mayıs’ta da, 15 Temmuz’da da söz konusuydu.

DEAŞ EMİRİ YAKALANDI

DEAŞ’la mücadele çok önemlidir. Bu, İslam ve insanlık düşmanı örgütle karada da mücadele vererek en ağır kaybı verdirmiş bir ülkeyiz. DEAŞ’la mücadele konusunda sesi en çok çıkanlar PKK ve PYD gibi terör örgütlerine destek verenler oldular. Doğrusu bunların hepsiyle güçlü bir şekilde mücadele etmektir. Bugün DEAŞ’ın sözde Türkiye emirinin yakalanması gibi çok önemli bir operasyona emniyet güçlerimiz imza attı. Bu şahsın, Irak ve Suriye’ye siyasileri kaçırmak şeklinde planları ele geçirildi. İçişleri Bakanlığımızı, emniyet teşkilatımızı tebrik ediyoruz.

HEMŞİRE KARDEŞİMİZE ATILAN TWEETTEN TİKSİNDİK

Bir hemşire kardeşimize dönük olarak hepimizin canını sıkan, hepimizin tiksindiği bir tweet atıldı. O da Antalya Emniyeti tarafından gözaltına alındı. Bir kez daha emniyeti tebrik ediyoruz.

Eğitim 18 Eylül’e kadar uzaktan yürütülecek. Uzaktan eğitim TRT ile TRT EBA kullanılarak verilecek. Milli Eğitim Bakanlığımız 21 Eylül’de yüz yüze eğitime, aşamalı olarak geçmeyi planlamakta. Değerli öğretmenlerimiz çevrim içi ile canlı derslerini gerçekleştirecektir. Cihaz ve internet erişiminde yaşanan sorunlara bakanımız gayet şeffaf bir şekilde cevap veriyor. 1,5 milyon civarında bu tip sorunlar yaşayan öğrencimiz olduğu söyleniyor. İhtiyaçların giderilmesi için EBA destek noktaları açıldı. Öğrencilerimiz bu noktadan eğitimlerini alabilecekler.

AB, MACRON’UN HAMLELERİNİN PEŞİNE TAKILDI

Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Herhangi bir tartışmaya mahal vermeyecek şekilde şunu söyleyebiliriz: Türkiye bu konuda yüzde yüz haklıdır. Yunanistan, Doğu Akdeniz’de korsan devlettir. Boyunu aşan işlere kalkışıyor. Arkasında koşulsuz bir AB dayanışmasını alarak hukuk, siyaset, ahlak dışı çabaların içine giriyor. Burada trajik olarak AB’nin durumudur. Koşulsuz destekleriz diyen Macron’un iç siyasetteki tükenişini dış siyasette kapatma amacıyla yaptığı hamlelerin peşine takılmış durumdalar. Almanya’nın öncülüğünde müzakere zemini oluşturulacaktı, tam 1 gün kala Yunanistan gitti Mısır’la korsan bir anlaşma yaptı.

KIRMIZI ÇİZGİYİ MACRON’A İADE EDERİZ

Diyoruz ki, buradaki kaynakların mekanizma ile eşit bir şekilde bölüşülmesini sağlayalım, Kuzey Kıbrıs’ın haklarını koruyalım. Buna yanaşmıyorlar. Ne diyorlar: Kıbrıs devletinin temsilcisi biziz, biz çıkarırız, çözüm olursa veririz. Kıbrıs devletinin temsilcisi siz değilsiniz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti egemen ve meşru bir devlettir. Biz BM’ye bildirdiğimiz ve ilan ettiğimiz hudutlarda sondaj faaliyetlerimizi gerçekleştiriyoruz. Yunanistan’ı ilgilendiren bir şey yok. Macron bizim kendi sahamızda sondaj çalışması yapmamızı kırmızı çizgi ilan ediyorsa biz o kırmızı çizgiyi aynen Macron’a iade ederiz. Böyle bir saygısızlık olmaz.

Yunanistan’ın yaptığı Meis provokasyonudur. Buraya silahlı güç gönderildiğine dair haber çıktı. 1947 Paris Antlaşması’na göre bu ada silahsızlandırılmıştır. Biz Yunanistan’ı bu tip provokasyonu yapmamaları konusunda uyarıyoruz. Biz komşuyuz ve Türkiye Cumhuriyeti büyük ve köklü devlettir. Güvenilir bir muhatap arıyorsanız Türkiye’den daha güvenli bir muhatap yoktur. Yunanistan doğru düşünsün, doğru davransın. Türk Deniz Kuvvetleri ile herhangi bir şekilde yanlış yapacağı işe girmesin.

BU TİP SÜREÇLERDE SON SÖZ SİYASİ İRADENİNDİR

(Bilim Kurulu üyesi Tevfik Özlü’nün “Yönetim kararlarını verirken bizim tavsiyelerimizi ve görüşlerimizi dinliyorlar ama sonuç itibariyle biz karar verici değiliz” açıklaması) Bilim Kurulu’ndaki bütün hocalarımıza müteşekkiriz. Hepsinin ilmi birikimlerinden, bu ülkeye sevdasından bu süreçte azami şekilde istifade ettik. Son söz bu tip süreçlerde siyasi iradenindir. Siyasi irade birçok dinamiği değerlendirerek, bir araya getirerek karar verir. Zaman zaman ‘Bilim Kurulu bunu demiş ama yapılmamış’ deniyor. Kuşkusuz vatandaşımızın hayatını tehlikeye atacak bir şey söz konusu olmaz. Bu ne tek başına doktorların ne de tek başına siyasilerin vereceği karar. Bu kararlar böyle alınıyor. Bütün dünyada da böyle oluyor.

ÖZTRAK’IN İFADELERİ TERBİYESİZLİKTİR

(CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın, TİP milletvekili Barış Atay’a  saldırıyla ilgili İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik “Bu saldırının öncesinde sarayın atama memur İçişleri Bakanı’nın ciddi bir kışkırtması var. Eğer atama bakan bu saldırganları hemen adalet önüne çıkarmazsa, sadece kışkırtıcı olmaz aynı zamanda bu saldırının azmettiricisi ve planlayıcısı da olur” açıklaması) Biz bazı meselelere cevap verirken mümkün olduğu kadar üslubumuzu korumaya çalışıyoruz. Son zamanlarda CHP Sözcüsü bu kuralın dışına çıktı, sistematik olarak ihmal ediyor. İçişleri Bakanımıza sarayın atama memuru diyor. Bu ifade terbiyesiz bir ifadedir.

İÇİŞLERİ BAKANIMIZ DOĞRU YAPMIŞTIR

Şimdi bir milletvekili sıfatı taşıyan birisi, milletvekili sıfatına yakışmayan şekilde İçişleri Bakanımıza tecavüzün kollayıcısı diyor. Bu vekilin İçişleri Bakanımıza söylediği, bu ahlaksız, terbiyesiz sözü görmezden geliyorlar, sonra İçişleri Bakanımızın ona verdiği cevap üzerinden siyaset üretmeye çalışıyorlar. Bütün arkadaşlarımız birisi çıkıp da böyle bir saygısızlık yaptığı zaman, tecavüz kollayıcısı diye ifade kulladığı zaman İçişleri Bakanımızın kullandığı cevabı muhatabımıza veririz. İçişleri Bakanımız doğru yapmıştır.

BÖYLE AHLAKSIZ BİR DENKLEM OLABİLİR Mİ?

Birisi saygısız üslupla İçişleri Bakanımıza cevap verecek ve saldıracak, ama İçişleri Bakanımız kişilik haklarını koruduğu için saldırıyı kışkırtıyor olacağız. Böyle saçma sapan bir denklem olabilir mi? Herhangi bir milletvekili saldırıya uğramasını hepimiz kınayalım. saldırganların bulunması için hassasiyet üretelim, bu ayrı mesele. Bir İçişleri Bakanına utanmadan atama memuru diyeceksin. Utanmadan onun söylediği sözü bu saldırıya bağlayacaksın. Böylesine ahlaksız denklem olabilir mi? Kim bizim bir arkadaşımıza tecavüz kollayıcısı gibi bir ifade kullanıyorsa yaptığı terbiyesizliktir. Bu terbiyesizliği görmeden verilen cevabı şiddet kışkırtıcılığı olarak görmek de ikinci bir terbiyesizliktir.

Kaynak: Gazete Duvar