Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Lisesi önüne bir araya gelen Cumartesi Anneleri-İnsanları, adalet arayışlarının 520'nci haftasında da bir araya geldi.

"Failler belli, kayıplar nerede?" yazılı pankart açan Cumartesi Anneleri, ellerinde kırmızı karanfiller ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı.

12 Mart 1994'te Siverek'te korucu ve kontrgerilla tarafından gözaltına alınarak kaybedilen Özgür Gündem Urfa Büro muhabiri Nazım Babaoğlu'nun akıbetinin sorulduğu bu haftaki eylemde ilk olarak Babaoğlu'nun çalışma arkadaşı Özgür Gündem Gazetesi editörlerinden Bayram Balcı konuştu.

Balcı, 1992 yılında gazetenin Urfa'da bulunan bürosunda stajyer muhabir olarak çalışmaya başlayan Babaoğlu'nun 1994 yılında haber için gittiği Siverek ilçesinde Bucak aşireti korucuları ve kontrgerilla tarafından kaçırıldığını ve o tarihten sonra kendisinden haber alınamadığını söyledi.

Sonraki yıllarda tanıkların verdiği ifadeler üzerinden Babaoğlu'nun kaybedilmesine ilişkin önemli bilgilere ulaşıldığını belirten Balcı, "Ancak devlet buna rağmen bu kirli oyunu sergilemekten geri kalmadı. Siyasi iktidarlar kendi iktidarların kaybetmekten o kadar çok korkuyorlar ki, zalim iktidarlarını sürdürmek için bütün topluma korku yaymak istiyorlar. Günümüzde de bu korkuları devam ediyor. Ama korkunun ecele faydası yok, 600'e yakın kayıp ailesi, onların yoldaşları iktidarların korkusunu gerçeğe dönüştürecek ve saraylarını başlarına yıkacak" diye konuştu.

Balcı'nın konuşmasının ardından Babaoğlu'nun annesi Makbule Babaoğlu'nun yazdığı mektup okundu.

‘OĞLUMUN KEMİKLERİNİ VERMEDEN NASIL BARIŞ YAPACAKSINIZ?’

21 yıldır oğlunun bulunması için yapılan tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını belirten Babaoğlu, hükümet yetkililerine seslenerek, "Oğlumun kemiklerini bana vermeden nasıl barış yapacaksınız?" diye sordu.

TANRIKULU: YENİ FAİLİ MEÇHULLERİN ZEMİNİ YASAYLA HAZIRLANIYOR

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise, Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nda (PVSK) yapılan değişiklerle 2007-2014 yılları arasında 183 kişinin polis tarafından katledildiğini belirterek, "Biz burada kayıpların akıbetini sorarken, yeni faili meçhullerin zemini meclisten geçen yasayla oluşturuluyor" ifadelerini kullandı.

"Geçmişle yüzleşilmeden bu meydana adalet gelmez" diyen Tanrıkulu, kayıp dosyalarında zamanaşımının kaldırılması ve hakikat komisyonunu kurulması taleplerini yineledi.

Ardından yapılan basın açıklamasını okuyan Cumartesi İnsanı Aylin Hacaloğlu, 1992 yılında özgür basın çalışanı 14 gazetecinin kontrgerilla tarafından katledildiğini hatırlattı.

12 Mart sabahı Anadolu Ajansı (AA) Muhabiri Murat Yoğunlu'nun büroyu arayarak bir haber için gazetenin bir muhabirini Siverek'e göndermesini istediğini söyleyen Hacaloğlu, bunun üzerine Siverek'e giden Babaoğlu'nun burada gözaltına alınarak korucubaşı Sedat Bucak'ın evine götürüldüğünü ve kaybedildiğini söyledi.

Babaoğlu'nu Sedat Bucak'ın işkencehane olarak kullandığı evinde gören tanıklara rağmen hukukun işletilmediğini ve etkin soruşturma yapılmadığını kaydeden Hacaloğlu, Babaoğlu'nu kaybedenlerin cezasızlık zırhıyla korunmaya devam edildiğine dikkat çekti. (DİHA)