Sinan Onuş / BBC Türkçe

GÖKTÜRK-2 uydusunun Çin’den uzaya fırlatılması nedeniyle geçen Aralık ayında ODTÜ’de düzenlenen törene katılan Başbakan Tayyip Erdoğan’ı protesto eden 45 öğrenci hakkında dava açıldı.

Gösteriler sırasında polisin attığı gaz bombasıyla başından yaralanan ve beyin kanaması geçiren Barış Barışık da dava açılan öğrenciler arasında yer alıyor.

45 öğrencinin “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet” ve “görevi yaptırmamak için direnme” suçlarından 6’şar yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep ediliyor.

İddianamede, “Bir kısmında sırt çantası bulunan yaklaşık 400 kişilik grup, tedbir alan polisleri gördükleri anda sırt çantalarından çıkarttıkları molotof bombaları, soda şişeleri, taşlar, havai fişekler, sapan ve sopalarla saldırıya geçmişlerdir” deniliyor.

Yine iddianamede olaylara ilişkin ilginç tespitlerde de bulunuluyor. Öğrencilerin, polise “aralıksız saldırdığı”, polisin ise “kısa süreli gaz kullandığı ve TOMA araçlarıyla müdahale edildiği” öne sürülüyor.

İKİ YIL ÖNCE BERAAT ETTİLER, ŞİMDİ YİNE SANIKLAR

ODTÜ’lü öğrenciler ise iddiaların hiçbirini kabul etmiyor. Haklarında dava açılan 45 öğrenciden biri olan Arda Araz, “Başbakan ya da Cumhurbaşkanının olduğu yerde basın açıklaması yapılamaz diye bir kanun maddesi yok. Bu bir haksa biz de hakkımızı kullanmak istedik. Polis buna izin vermedi ve şiddetli bir şekilde saldırdı” diyor.

Gösteriler sırasında öğrencilerin, polise taş ve şişelerle karşılık vermesini ise “Bir basın açıklaması yapmak istersiniz, polis izin vermez. Önce uyarır, dağılmazsanız da dağıtır. Ancak böyle olmadı. Biz orada duruyorduk. Sürekli gaz bombası atılıyordu. Bu durumda taş atmak da meşru oluyor. Bu bir etki tepki” diye yanıtlıyor.

Araz, “Sırt çantalarındaki molotoflar” iddiasını ise kesinlikle reddediyor. “Hayır, hazırlıklı gelmek diye bir şey yok. İddianamede ‘sırt çantalı bir grup’ deniyor. Biz öğrenciyiz ve sırt çantamızın olması çok normal. Benim olduğum bölümde havai fişek ya da molotof atılmadı. Başka yerlerde atıldıysa da görmedim” diyor.

BEŞ YILDA ÜÇÜNCÜ DAVA

Arda Araz, beş yıldır ODTÜ’de okuyor ve bu, hakkında açılan üçüncü dava. Araz, davaları normal karşılıyor. “Rahatsızlıklarını dile getirmeye çalışan insanlar için alışılmadık bir durum değil” diyor.

“Başkaldırıyoruz” isimli eylemlerden dolayı hakkında açılan dava sürüyor. İkinci davası, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto ettiği için açılmış.

2010 yılında Başbakan Erdoğan’ın ODTÜ’yü ilk ziyareti sırasındaki gösterilerde de gözaltına alınmış, yargılanmış ama beraat etmiş.
Arda Araz, bu son dava ile ilgiliyse ilginç bir detayı aktarıyor.

Gün boyu süren gösterilerde birçok öğrencinin yaralandığını, ama kimsenin özellikle de hakkında dava açılanlardan hiçbirinin o gün gözaltına alınmadığını söylüyor. “Polis dövüp bıraktı. O gün yüzlerce insan vardı, 45 kişi hakkında dava açıldı. Fişlenenleri seçmişler herhalde” diyor.

'DARP EDİLDİM, SÖZLÜ TACİZE UĞRADIM'

ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi 4. Sınıf öğrencisi 23 yaşındaki Derya Koca da fişlenenler arasından “seçilenlerden.” O da 2010 yılında, Başbakan’ı protesto ettiği için gözaltına alınmış, beraat etmiş. Şimdi de hakkında dava açılan 45 kişi arasında yer alıyor.

Derya Koca, iddianamede “marjinal grup”lar arasında sayılan ODTÜ Marksist Fikir Topluluğu üyesi.

“Bugün haklarında dava açılan 45 kişinin hepsi 2 yıl önceki gösterilerde gözaltına alınıp berat edenlerden değil tabii. O gün beraat edenlerden yaklaşık 10 kişi yine yargılanıyor” diyor.

Hazırlanan iddianamede uydurma deliller olduğunu söylüyor ve “Devlet, uydurma delilerle dava açarak ayrı bir terör yöntemi izliyor” iddiasında bulunuyor. Olayları kendilerinin başlatmadığını söylüyor.

Koca, “3 bine yakın polis, TOMA, zırhlı araçlarla oraya giren tarafın zaten en başından yoğun bir saldırıyı planlayarak geldiği çok aşikâr değil mi?” diye soruyor. Polisin sertliğine karşı öğrencilerin tepkisini ise “meşru” olarak değerlendiriyor.

“Bir arkadaşımız ölümden döndü, onlarcası yaralandı. Bunları düşündüğümüzde öğrencinin attığı soda şişesi ya da taş kimseyi yaralamaz ve semboliktir. O nedenle vicdanlı olmak lazım” diyor.

'ÇEKİP KURTARALIM'

Derya Koca, gösteriler sırasında ODTÜ A7 Kapısı yakınında ormana gizlenmiş polisler tarafından yakalandığını, darp edildiğini ve gözaltına alınmadan bırakıldığını söylüyor. Kendisine şiddet uygulayan polislerin, “sana tecavüz ederiz” tehditleri savurduğunu öne sürüyor.

Koca, “Ağır hakaretlerle sözlü tacize uğradım. Madem suç işliyorduk, o an gözaltına alabilirlerdi ama almadılar” diyor.

Derya Koca’nın ailesi Samsun’da yaşıyor. Babası emekli, annesi ise ev hanımı. Ailesinin kendisini anladığını ve desteklediğini belirtiyor. Ancak polislerin ailesini de rahatsız ettiğini söylüyor. Kendisinden alınabilecek kimlik bilgilerinin bile ailesinden istendiğini belirtiyor.

Koca, “Polisler üç kez evimize giderek rahatsızlık vermiş. Bir kardeşim de İstanbul’da üniversitede okuyor. Polisler, eve geldiklerinde ‘Umarız ablasının yolundan gitmez. Size yardımcı olalım. Çocuğunuzu çekip kurtaralım’ benzeri ifadeler kullanmışlar” diyor.