Hrant Kasparyan / Demokrat Haber

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ermeni diasporası ve Ermenistan hükümetini hedef alan ifadeleri Türkiyeli Ermenilerin tepkisine neden oldu.

Erdoğan’ın, “100. Yılında Dünya Savaşının Belgeleri” konulu Dünya Arşiv Yöneticileri Kongre ve Sergisi’nin açılışında Ermenistan ve Ermeni diasporasını suçlayan açıklamasını değerlendiren Nor Zartonk’un HDP’den milletvekili aday adayı gösterdiği Filor Uluk, Murad Mıhçı ve avukat Diren Cevahir Şen, Demokrat Haber’e konuştu.

FİLOR ULUK: ARŞİV VE BELGE FETİŞİZMİ ÇARESİZLİĞİ GÖSTERİYOR

Erdoğan’ın açıklamasında hiçbir yapıcı ifade bulamadığını söyleyen, aksine sorunu derinleştiren bir üslup kullanıldığına dikkat çeken Filor Uluk, “Erdoğan, hakkaniyetli bir şekilde sorunun çözüme kavuşmasını istiyorsa gerçekçi olmalı” dedi.  

Ermenistan’ın arşivlerin kamuoyuna zaten açık olduğunu defalarca açıkladığını hatırlatan Filor Uluk, Türkiye’nin inkâr politikasının iflas aşamasına geldiğini ve uluslararası kamuoyu nezdinde de artık hiçbir inandırıcılığı kalmadığının idrak edilmesiyle arşiv ve belge fetişizmi üzerinden çaresiz bir politika yürütüldüğünü söyledi.

SOYKIRIM İNKÂR POLİTİKARIYLA DEVAM EDİYOR”

İnkârın soykırım ideolijisinin safhalarından biri olduğunu vurgulayan Uluk şunları söyledi:

“Arşiv ve belge fetişizmi üzerinden yürütülen ve Türkiye’nin 1915 konusundaki çaresizliğini ortaya koyan bir politika ile karşı karşıyayız. Erdoğan, dünyanın dört bir yanına dağılmış olan Ermenileri lobicilik ve hatta “ahlaksızlıkla” suçluyor, 1915 gerçekliğinin tanınması için yürütülen çalışmalardan sonuç alınmayacağını savunuyor, fakat öte yandan Dışişleri Bakanlığı 1915’e dair ne zaman bir tasarı gündeme gelse bizzat sahaya inerek inkâr doğrultusunda harekete geçiyor.

İnkâr politikalarına yurtdışında da aktif bir şekilde devam ediliyor. İnkâr, soykırımın safhalarından biridir. İnkâr yoluyla hedeflenen unutturma aşaması da tamamlanırsa, soykırımcı ideoloji amacına ulaşmış olur.

Ülkenin başlıca sorunlarından biri olan bu meseleyi ele almak, bir tür Kasımpaşaspor futbol karşılaşması değil ki, kimin belgesi daha çok ise, o taraf maçı kazansın. Erdoğan, “Eyy” ile başlayan erkek egemen ağzıyla kamuoyu önünde dile getirdiği böyle bir üslubu, işgal ettiği cumhurbaşkanlığı makamına yakıştırabiliyor mu? Bir ülkenin en üst makamında olan biri böyle bir üslup kullanıyorsa, aşırılık yanlısı kesimlerin nasıl davranmasını bekliyorsunuz?"

MURAD MIHÇI: HER ERMENİ ZATEN BİR BELGEDİR

1915’te yaşananlara ilişkin olarak belge açıklanmasına gerek olmadığını, her Ermeninin zaten bir belge olduğunu belirten Murad Mıhçı ise, Erdoğan’ın tepkiye neden olan açıklamasını şu sözlerle değerlendirdi:

“Sayın Cumhurbaşkanı, Ermeni diasporasından soykırım belgelerini göstermelerini istiyormuş. Kimseden belge beklenmesine gerek yok. Her Ermeni bir belgedir.  

100 yıldır içe dönük olarak inkâr politikası devam ediyor. Buna rağmen halklar bu coğrafyada yaşananları biliyor. İnkâr ve yüzleşmemek, herkese zarar verir.

Daha geçen yıl, lütuf yapıyor gibi Soykırım’ın 99’uncu yıldönümünde mesaj yayınlamıştı. Bunu sanki büyük bir adımmış gibi savunanlar olmuştu. Açıklama sonrası da söylemiştik: Bu acıyı dış politika manevrası olarak kullanmayın, hayatını kaybetmiş olan insanların ruhunu daha fazla acıtmayın.

Çözüm yüzleşmektir. İnkâr acı verir, yaraları derinleştirir. “Diaspora” diye sesleniyorsanız, acaba hiç kendinize soruyor musunuz, bu insanlar neden dünyanın her yerine nar taneleri gibi dağılmış durumda.”

“YÜZÜNCÜ YILDÖNÜMDE MUKTEDİRLERİ TELAŞ SARDI”

Erdoğan’ın açıklamalarını değerlendiren avukat Diren Cevahir Şen ise, 24 Nisan’ın önüne “çocuk bayramı” koyan zihniyet ile 24 Nisan 2015’te “Çanakkale anması” yapanlar arasında hiçbir fark olmadığını söyledi.

Avukat Şen şunları kaydetti: “Bu sözler telaşın, korkunun sözleri. Bu sözler yüzleşmeden kaçışın sözleri. Bu sözler var olanı gizleme halinin sözleri. Böylesi saldırgan ve sorunu anlamaktan uzak bir tavrın başka açıklaması olabilir mi?

Bir halkın toplu katli ortada iken ve buna dair somut veriler varken, reis-i cumhurun soykırımın 100. yıldönümünde katledilen Müslümanlardan bahsetmesi ise gündem saptırma, bu olmuyorsa üste çıkma haline tekabül ediyor. Katliam katliamdır.

Ermenilerin devlet eliyle katledilmiş olmalarına karşılık olarak, Müslümanların ya da başka bir etnik, dinsel grubun katliama uğradığı argümanının kullanılması asla doğru bir yaklaşım değil.

Devlet, Ermeni Sorunu gündeme geldikçe korku ve telaş ile açıklama üstüne açıklama yapıyor. Diasporaya yükleniyor, “Belgeleri çıkarın” diyor, ya da 24 Nisan’da Çanakkale’de hayatını kaybedenleri anıyor.

SÖZ KONUSU ERMENİLER OLUNCA…

Cumhuriyet döneminde baskın olan farklı muktedirler, 24 Nisan’ın önüne hangi saikle “çocuk bayramı” koyduysa, bugünün muktedirleri de aynı saikle 24 Nisan 2015’te “Çanakkale anması” yapmaya kalkışıyor. Özetle, dünün muktedirleri ile bugünün muktedirleri arasında mesele Ermeniler olunca bir fark kalmıyor.

Erdoğan neden bu kadar çok Ermeninin yurtdışında yaşadığını bilmiyor mu? Coğrafyamızın kadim halklarından birinin Ermeniler olduğunu bilmiyor mu? Bu kadar Ermeninin birden bire neden yok olduğunu ve Türkiye’de sayı olarak 60 bin kalakaldığını, bunun kat ve kat fazlasının zorla Müslümanlaştırıldığını bilmiyor mu?”

ERDOĞAN, ERMENİSTAN VE ERMENİ DİASPORASINI HEDEF ALMIŞTI

Dünya Arşiv Yöneticileri Kongre ve Sergisi’nin açılışında konuşan Erdoğan, 1915 Ermeni Soykırımı’nın yüzüncü yıldönümüne atıfta bulunarak, “Türkiye’nin 2015 yılını şanlı mücadelelerin ve zaferlerin 100. yılı olarak kutladığını” söylemişti.

Konuşmasında Ermeni diasporasını hedef alan Erdoğan, “Birileri de bu yılı, Türkiye karşıtlığının, Türkiye düşmanlığının bayrağı haline dönüştürmek istiyor” iddiasında bulunmuştu.

Ermenistan hükümeti ve Ermeni diasporasını ağır ithamlarla suçlayan Erdoğan şunları söylemişti:

“Ey Ermeni diasporası, ey Ermenistan yönetimi, gelin buyurun, bizim arşivlerimiz. Belgeler burada. Bizim şu anda milyonu aşmış, şu anda tasnifi yapılmış belgelerimiz var. Senin ne kadar belgen var? Sen de belgeleri koy.

Ülkeleri dolaşıp, oralarda para yedirmek suretiyle, oralarda lobiler oluşturmak suretiyle, ahlaki olmayan yollara tenezzül etmek suretiyle, Türkiye’nin aleyhinde yapacağınız kampanyalardan bir şey kazanamazsınız.

Biz sadece kendi milletimiz son 100 yılda yaşadığı acıların peşine düşsek Ermeni iddialarından kat ve kat daha fazla söyleyecek sözümüz, soracak hesabımız çıkar.”