Hüseyin Ali” mahlasıyla Özgür Gündem'de yazan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, “AKP yandaşı bazı yazarlar, birkaç ay sonra yine çözüm süreci başlayabilirmiş gibi makaleler yazıyorlar. Bunlar tamamen özel savaşın psikolojik harekatları olmaktadır” dedi.

Mustafa Karasu’nun “Çözüm direnişle gerçekleşir” başlığıyla yayımlanan yazısından ilgili bölüm şöyle:

“AKP yandaşı bazı yazarlar, birkaç ay sonra yine çözüm süreci başlayabilirmiş gibi makaleler yazıyorlar. Bunlar tamamen özel savaşın psikolojik harekatları olmaktadır. AKP devletinin çok şiddetli saldırdığı dönemde toplumda ve demokrasi güçlerinde AKP’ye karşı tutum ve mücadelede gevşeklik yaratmak amaçlanmaktadır. Böylece AKP’nin saldırılarının amaca ulaşması için zemin hazırlamaktadırlar. Bu tür söylemleri başka türlü anlamak demokrasi güçleri için gaflet olur.

Kürt sorununun çözümsüzlüğü tamamen Türk devlet ve hükümetlerinin politikalarından kaynaklanıyor. Kürtlerle Türk devleti arasında yüz yıldır süren sorunlar ve çatışmalar da, Türk devletinin politikalarından kaynaklanıyor. Kürt halkının varlığı resmi olarak tanınmadığı için çözüm de gelişmiyor. Hala yüz yıllık inkar ve imha politikası koşullara uydurularak sürdürülmektedir. Kesinlikle iki taraflı bir çözümsüzlük durumu yoktur. Kürt halkı son on yılda görüldüğü gibi en makul çözüm yaklaşımlarını göstermiş, ama AKP Kürt sorununun kalıcı çözümü için adımlar atmamıştır. AKP’nin adım atması için her türlü koşul ve imkanlar ortaya çıkarılmış, ama sorunu çözme zihniyeti olmadığı için bir gelişme sağlatılamamıştır.

Herkes her gün bir daha sormalıdır; Dolmabahçe Mutabakatı neden yok sayıldı, neden gerekleri yerine getirilmedi? Dolmabahçe Mutabakatı’nın gerçekleştiği dönemdeki tutumun ve ruhun pratikleşmesinin önüne kim geçti? Bu konuda bir muğlaklık var mıdır? Tayyip Erdoğan, “Ben böyle bir şeyi kabul etmiyorum, tanımıyorum” demedi mi? Kürt halk Önderi’nin Dolmabahçe Mutabakatı’nın ruhuna uygun Newroz Mesajı’na “Bu mesaj İmralı’yı meşrulaştırır” demedi mi? 5 Nisan’dan bugüne Kürt halk Önderi üzerinde ağır tecrit uygulanmıyor mu? Bunlar olmamış, 7 Haziran seçimleri yok sayılmamış, 24 Temmuz imha saldırıları olmamış; Ahmet Davutoğlu, defalarca 24 Temmuz’da başlattığımız savaşın doğruluğu anlaşılmıştır, dememiş gibi bu süreci kim bozdu tartışmaları yapmak, kafayı kuma gömmek olur.

Yeni bir süreç başlar mı, başlamaz mı tartışmalarına geçen süreçte tarafların pozisyonu ve tutumlarına bakılarak anlam verilebilir. Kürt sorununun çözümsüzlüğü, Tayyip Erdoğan şahsında somutlaşan zihniyet ve politikalardan kaynaklanmaktadır. Bu zihniyet ve politika, değişmeden Kürt sorununun çözümünde bir süreç başlaması ve müzakerelerin yapılması mümkün değildir. Anlaşılıyor ki, Türk devletinin inkar ve imha politikaları bir daha boşa çıkarılmadan Kürt sorununda çözüm politikalarını ortaya çıkarmak söz konusu olamayacaktır. Bir daha vurgulayalım; çözümsüzlük Önder Apo, Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt halkının tutumundan kaynaklanmıyor. Kürt tarafı, geçen dönemde herkesin takdir ettiği gibi en makul yaklaşımları göstermiştir. Bundan daha makul yaklaşımları göstermesi, özgür ve demokratik yaşamdan vazgeçme anlamına gelir. Önder Apo, Türkiye’nin birliğini güçlendirecek, kalıcı istikrar sağlayarak Ortadoğu’da da örnek bir ülke haline gelecek çözüm projesini sunmuştur. Ama bu proje kabul edilmemiş, Kürt halkının özgürlük iradesinin kırılması kararı alınmıştır. Bugünkü savaş bu nedenle ortaya çıkmıştır.

Kürt halkı, Tayyip Erdoğan’da somutlaşan ve AKP hükümetinin pratikleştirdiği bu ezme saldırı karşısında ya boyun eğecekti ya da direnecekti. Kürt halkı on yıllar öncesinin halkı olmadığı için bu ezme ve tasfiye saldırılarına karşı direnme kararı almıştır. Kürt halkı direnişi seçtiği için savaş bu kadar şiddetlendirilmiştir. Tüm sömürgeciler ve soykırımcı güçler gibi AKP iktidarı da karşısında direnen güç görünce savaşı ve şiddeti olabildiğince tırmandırmıştır.

Türk devletinin şu andaki politikası ve pratiği ezme ve tasfiye etme politikasıdır. Zaten sabah akşam bunu terennüm etmektedirler. Gerçek olan bu sözler ve yaşananlardır. Diğer söylenenler demagojidir; gerçeği gözden kaçırmak ve üstünü örtmek amaçlıdır. Bu tür söylemlerle yaşanan zulmün üstü örtülmek ya da hafifletilmek istenmektedir.”