Avrupa Parlamentosu'nda (AP) dün başlayan 11'nci Kürt Konferansı devam ediyor. Konferansın ikinci gününde “Ortadoğu'daki kaosun alternatifleri nelerdir? (Güvenlik, İstikrar ve Refah)“ konu başlığı ile başladı. Konferansta, birçok siyasetçi, yazar, akademisyen, gazeteci ve aydın hazır bulundu.

Modetörlüğü Prof. Michael Gunter ve Osman Kavala'nın yaptığı bu oturumda Tel Aviv Üniversitesi'nden Prof. Ofra Bengio, Ankara Üniversitesi'nden Bahar Şimşek, AP milletvekili Bodil Ceballos, Gazeteci Fréderike Geerdink, Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Abbas Vali ve PYD Eşbaşkanı Salih Muslim söz aldı.

Katılımcılar, Ortadoğu'nun tarihinin katliam ve baskılarla dolu olduğuna söyleyerek, bunun günümüzde de devam ettiğini belirttiler. Kürtlerin bu baskı altında özgürlük mücadelesi verdiği söylenirken, konuşmacılar, örnek olarak da Rojava'yı gösterdi. Oturumda yapılan konuşmalarda, "Ortadoğu'da yeni bir döneme girildiği, Kürtlerin ise ciddi bir aktör olduğu" dile getirildi.

Konferansta ayrıca PKK lideri Abdullah Öcalan'a Sakharov Ödülü'nün verilmesi istendi.



ANF'deki habere göre, konferansta konuşan PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, "Biz şu anda Rojava'da saldırıyla karşı karşıyayız. Kobanê'de 90 gündür direniyoruz. Biz Kobanê'de çocukları, kadınları ve demokrasiyi savunuyoruz. Biz Rojava'da iki yıldır bunlara karşı mücadele ediyoruz. Kimse bize yardım etmiyor," dedi.

Konferansta konuşan Salih Müslim'in konuşması şöyle:

'KOBANÊ'DE DEMOKRASİYİ SAVUNUYORUZ'

Kürtler, Ermeniler, Araplar, Yahudiler ve Asuriler, binlerce yıl Mezopotamya'da birlikte yaşadılar. Belki bir biriyle rekabetleri oldu ama hiçbir zaman bir birine soykırım uygulamadılar. Ancak 1500 yıl önce İslamiyet ardından da Türklerin gelişiyle birlikte sorunlar oluşmaya başladı. Avrupa'da ise ulus devletlerin ortaya çıkışıyla birlikte Araplar farklı olarak baktı. Adından Mezopotamya'da Kürtler ve halklar 4 ülke arasında bölündü. Kendilerine baskı yapıldı. Katliamlar uygulandı. Bu halklara yaşam hakkı tanınmadı.

Ortadoğu'da ciddi gelişmeler yaşandı. Biz Kürtler bu gelişmelerin merkezinde yer aldık. DAİŞ (IŞİD) Kürtlere saldırdı. Şengal ve Sincar'a saldırdı. Amaç bu halkları yok etmekti. Musul'da 200 kilise yok edildi, yine Rojava'da kiliselere saldırdılar, tarihi yerleri yok ettiler. İnsanları katledip topraklarından sürgün ettiler. Amaç buraları boşaltmak ve kendi insanlarını yerleştirmekti. Biz ise Rojava'da yeni bir sistem yarattık. Bu sistem tüm Ortadoğu'da bir model olabilir. Biz orada toplumsal bir antlaşmaya vardık. Herkesin özgürce yaşayabileceği bir antlaşma. Ama biz bundan dolayı birçok gücün hedefine girdik. Çünkü bazı güçler Kürtlerin sistem kurmasını istemiyor. Biz şu anda Rojava'da saldırıyla karşı karşıyayız. Kobanê'de 90 gündür direniyoruz. Biz Kobanê'de çocukları, kadınları ve demokrasiyi savunuyoruz. Biz Rojava'da iki yıldır bunlara karşı mücadele ediyoruz. Kimse bize yardım etmiyor. Kendi kaynaklarımızla mücadele ediyoruz.

"Mezopatamya'da kardeşlik ve özgürlük kazancak, vahşiler ortada kaybolacak."