HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar sosyal medyadan yayın yapan Karar TV'nin canlı yayınında Ahmet Taşgetiren, Eilf Çakır ve Yıldıray Oğur'un sorularını yanıtladı.

Mustafa Kemal’in veya başka bir liderin bu kadar önemli bir sorunun ciddiyetinin ve ağırlığının farkında olduğunu söylemenin neresi yanlış?” diye soran Sancar, “1920'deki Meclis açılış konuşmasında belirttiğim gibi gayrı müslümlere değinmiyor, Mustafa Kemal o zaman ki şartlarda kendine göre bir ittifak projesi oluşturmuş ve açılış konuşmasını defalarca bu ülkenin, bu vatanın ve bu devletin Türklerin ve Kürtlerin ortak devleti olduğunu söyler ve bir cümle daha ekler, ‘Herkesin ırki ve içtimai ve coğrafi hukukuna daima riayetkar olunacaktır' der” dedi.

HDP'nin Meclis’te 3’üncü parti olmasına rağmen karşılaştıkları medya ambargosu hakkında soruyu yanıtlayan Sancar, nasıl bir medya ambargosuyla karşı karşıya olduklarını anlattı:

"MEDYA AMBARGOSU YAKLAŞIK BEŞ YILDIR SÜRÜYOR"

"Medya ambargosu yaklaşık beş yıldır sürüyor. 1 Kasım 2015’ten bu yana büyük bir medya ambargosu var. Bunun çok adaletsiz ve haksız olduğunu herhalde söylemeye gerek yok.

Şu an Türkiye’nin 3’üncü büyük partisiyiz. Sadece Meclis’te değil oy oranı olarak da 3’üncü büyük partisiyiz. Bu kadar seçmenin iradesini temsil ediyoruz. Muhtemelen çok daha büyük bir kesimin de sempati oyunu temsil ediyoruz. Bütün bunlara rağmen sesimizin kısılması sadece bize haksızlık olarak görülmemeli bence bu Türkiye’ye haksızlık. Eğer bir tek kişinin bileşesini kısarsanız bu büyük bir haksızlıktır. Ama toplumun yüzde 13’e yakın kesiminin oyunu almış bir partinin sözünü kısarsanız öncelikle oy veren seçmene ardından toplumun tümüne, bu ülkenin siyasetine ve demokrasisine darbe vurmuş olursunuz.

Biz bunu aşmak için sosyal medya alanlarımızı kullanıyoruz. Online yayın yapan sizin gibi platformlar var. Biz de bu kanalları kullanarak sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Bazı televizyon kanallarını bundan ayrı tutmak lazım."

GAZETECİ ELİF ÇAKIR: AKİL İNSANLAR HEYETİ BİR GENEL BAŞKAN ÇIKARDI

Kürt sorununda müzakere sürecinde kurulan Akil İnsanlar Heyeti’ninde bulunan Mithat Sancar'ın HDP'ye Eş Genel Başkan olmasını 'Akil İnsanlar Heyeti bir genel başkan çıkardı' ifadesiyle altını çizen gazeteci Elif Çakır, Sancar'ın TBMM'nin 100'üncü yıl oturumunda yaptığı konuşmayı hatırlattı.

Konuşma üslubunun daha önceki HDP'li siyasetçilerin üslubundan farklı olduğunu ifade eden Çakır, ortak değerlere, ortak tarihe vurgu yapan Sancar'ın konuşmasındaki ‘Mustafa Kemal, Birinci Meclis ve 'Türkiyeli olmak’ vurgusunu hatırlattı.

Meclis konuşmasında Mustafa Kemal'e referans vererek söylediği 'Mustafa Kemal aslında Kürt meselesini çözmek için çok çaba sarf etti' sözlerini yineleyen gazeteci Çakır'a yanıt veren HDP Eş Genel Başkanı Sancar, Meclis konuşmasında yaptığı tespite açıklık getirdi:

'1921 ANAYASASI TÜRK DEVLETİ DEMİYOR TÜRKİYE DEVLETİ DİYOR'

"Ben bir partinin Eş Genel Bakanı olarak konuşuyorum. Konuşurken de bir akademik konferans vermiyorum. Akademik birikimimi kullanarak bir siyasi konuşma yapıyorum. Belki biraz akademisyen yanını abartmış olabilirim. Çünkü gelebilecek itirazları düşünerek bazı çekincelerimi yerleştirdiğimi sandım ama öyle olmamış.

Bir defa hiçbir dönem tek bir olaya, tek bir özelliğe ve tek bir yaklaşıma indirgenemez. 1920-1923’ün de fazla boyutu var ve orada da çok fazla dinamik var. Burada yapılanlar terk edildiği için işte yüz yıldır biz bu sorunu yaşıyoruz. Türkiye devletinin kurulduğu altını çizerek söylüyorum Türk devleti demiyorum çünkü 1921 anayasası ‘Türkiye devleti’ diyor. Türkiye Cumhuriyeti de demiyorum çünkü cumhuriyet 1923’te kuruldu. Türkiye devletini kuran Meclis’ten söz ediyorum.

Bu Meclis’teki iki gurubun önemli özelliğinin altını çizmek ve unutturulduğunu düşündüğüm yanlarını yeniden hafızalarda canlandırmak istedim.

'TOPLUMUN ÇEŞİTLİLİĞİNİ İÇERSE DE ORADA GAYRIMÜSLÜMLER YOKTUR'

Birincisi Meclis olarak halk egemenliği ilkesinin bu kadar çok tartışıldığı önemli bir tecrübedir. Ve bu savaş ortamında yaşanmıştır. Dolayısıyla o zamana kadar ki toplumun çeşitliliğini büyük ölçüde içeriyor. Ben bilmez miyim bu çeşitliliğin için de gayrı müslümlerin olmadığını. Böyle bir olgunun üzerini örtecek bir yapım olmadığını da zannederim tanıyanlarım bilir. Evet orada gayrı müslümler yoktur. Fakat yapmamız gereken bunu ayrıca konuşmamız gerektiğini belirttim. Zaten HDP adına konuşan biriyim. Buraya bağlayacağımız zaman HDP’nin bu konulardaki politikasının da bilinmesini ister. Yani biz o sınırlı çoğulculuğu gayrı müslümlerin olmaması halinde ‘aynen bugün de uygulayalım’ hiç der miyiz. O gün gayret edilen çoğulculuğun fikren iyi bir yol olduğunun altını çizmek istiyorum.

'BU MECLİS'TE KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN ORTAK ÇABA HARCANDI'

Bu Meclis'te, Kürt sorununun çözümü için çok çaba harcandı. O çabalara Mustafa Kemal’de dahildir ama bunları Mustafa kemal yaptı diye sınırlamak da doğru değil. Çünkü birinci Meclis’i okuyan herkes bilir ki Mustafa Kemal önemlidir şüphesiz. Milli mücadelenin lideri ve Meclis’in de başkandır. Fakat Meclis’te çok güçlü muhalefetler var ve kendisine yönelik de çok sert bir muhalefet yürütülüyor.

'MUSTAFA KEMAL MECLİS'TE BU VATANIN TÜKLERİN VE KÜRTLERİN ORTAK DEVLETİ OLDUĞUNU SÖYLER'

1920'deki Meclis açılış konuşmasında belirttiğim gibi gayrı müslümlere değinmiyor, Mustafa Kemal o zaman ki şartlarda kendine göre bir ittifak projesi oluşturmuş ve açılış konuşmasını defalarca bu ülkenin, bu vatanın ve bu devletin Türklerin ve Kürtlerin ortak devleti olduğunu söyler ve bir cümle daha ekler, ‘Herkesin ırki ve içtimai ve coğrafi hukukuna daima riayetkar olunacaktır' der.

'O DÖNEM YAPILAN 'KÜRT OTONOMİSİ KANUN TASARISI'NI BU GÜN YAPMAYA KALKIŞAMAZSINIZ'

İkincisi Amasya belgeleri var önümüzde, üçüncüsü Fransız arşivlerindeki belgeler var. İngiliz arşivlerindeki diğer telgraflar var. Ve çok önemli bir belge daha var 1922 tarihli, o da ‘Kürt Otonomisi Kanun Tasarısı’dır.

‘Bu Meclis bugün ağzımıza alamayacağımız konuları tartışmıştır’ demek istiyoruz. Ve sadece tartışmakla kalmadı. 1922 tarihli Kürt Otonomi tasarısı, 18 madde. Şimdi bir parti bunu alsın programına koysun derhal soruşturma açılır. Bu bir çabadır.

'ÖZERKLİK İÇİN GETİRİLMİŞ BİR ANAYASADAN BAHSEDİYORUZ'

1921 Anayasasının çok açık bir beyanı da 24 maddeden 14 maddesi ‘muhtariyetle’ ilgili. Yani özerklikle ilgili. Özerlik için getirilmiş bir anayasadan söz ediyoruz. Ardından İzmit Basın Konferansı, 1923’ün 16 Ocak akşamı başlayıp 17 Ocak sabahına kadar sürüyor. Her şey konuşuluyor. Meşhur soru geliyor Ahmet Emin Bey’den, ‘muhtariyet ve özerklik meselesi nedir’ diye soruyor, Mustafa Kemal de gayet ayrıntılı bir şekilde açıklıyor. Mustafa Kemal’in veya başka bir liderin bu kadar önemli bir sorunun ciddiyetinin ve ağırlığının farkında olduğunu söylemenin neresi yanlış?”