Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis'teki haftalık olağan grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Hükümetin dün açıkladığı pandemi tedbirlerine dikkat çeken Sancar, salgının başından beri açıklanan vakaların gerçeği yansıtmadığını söyledi.

Salgınla ilgili artan ölüm oranlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sorumluluğu olduğunu ifade ederek, 'yetkiye gelince her şey bende' dediğini, ancak iş sorumluluk almaya gelince bunu bakana yüklediğini dile getirdi. İktidarın yalan ile ayakta durduğunu ifade etti.

Sistem çöküyor diyen Sancar, "Bir günde 24. sıradan 3. sıraya yükseldi Türkiye. Ne diyordu bakan hasta ile vaka sayısı farklı. Bir ülkede veya bir toplulukta bir yalanı bir kere pazarlayabilirsiniz. Toplumun veya çoğunluğu belki inandırırsınız. İkinci kere tekrar edersiniz. Bir kısmı yine inandırabilirsiniz ama üçüncü kez söylediğinizde kimse size inanmaz. Bu yalanın faturası halkın sağlığıdır. Salgının yaygınlaşması için pek çok oyun oynamasıdır. Bu basit bir yalan değil değerli arkadaşlar. Bu toplumun sağlığına mal olan bir yalandır. Bunun bir karşılığı olmayacak mı? Bunun hesabını bu iktidar vermeyecek mi? Sorumluluğu bir bakanın üzerine yıkarak sistemi aklayabileceklerini mi düşünüyorlar. Yetki bende diyen Erdoğan'ın burada bir sorumluluğu yok mu! Bu yalana inanmıyoruz, halk da inanmıyor. Sistem çöküyor” ifadelerini kullandı.

"İktidarın temsilcilerini ve iktidarın küçük ortağının özür borcu vardır"

'BAŞTA TTB OLMAK ÜZERE HERKESTEN ÖZÜR DİLEYİN'

İktidarın salgının başından beri verilerin gerçek olmadığını belirten Türk Tabipleri Birliği başta olmak üzere herkesten özür dilemesi gerektiğini ifade etti:

"Bu iktidar talan ve savaş politikalarını yürütebilmek için yalan söylemek zorundadır. Ancak bu iktidarı çökertirsek talan politikalarını da çökertebiliriz. Hepimiz bu dersin gereklerini mutlaka yapmalıyız. İktidarın temsilcilerini ve iktidarın küçük ortağının özür borcu vardır. Ama sorumluluk sadece özürle ortadan kalkmak. Ama özür bir erdem olduğu için sorumluluğun da önünü açar. Çıkın TTB başta olmak üzere bu yalanı aylardır ortaya koyan herkesten özür dileyin ama bu sorumluluğunuzu ortadan kaldırmayacaktır."

"-Yalanların sonu yok. İçişleri Bakanı bütçesi görüşülürken, Van'da helikopterden atılan insanlarla ilgili ellerinde görüntüler olduklarını söylediler. Demek istiyorlar ki "hak ettiler". Bu yalanla, işkence gibi, yargısız infaz gibi insanlık suçlarının hesabını ödemekten kaçamayacaklar.

Osman Şiban ve Servet Turgut helikopterden atılmışlar ve daha sonra Servet Turgut hayatını kaybetmişti. Valilik önce sustu, açıklama yapmadı. Sonra olayı ört bas etmek için şablon bir açıklama yayınladı.

Mardin'de de benzer bir şey yaşandı. Terörist dedikleri Abdi Aykut'un normal bir köylü olduğu ortaya çıkmış, bütün davalardan beraat etmiş ve dava açarak bakanlığı tazminat ödemeye mahkum etmişti.

Bir nevi ulusal çıkar yalanı devreye sokuluyor yine.

Değerli halkımız, sevgili demokrasi güçleri ve muhalefet partileri, lütfen, bu yalanlara üstüne hangi etiket konulursa konulsun artık inanmayın. Yalanlarına verdiğiniz her prim zulmün, talanın, savaşın devamına katkı sunmak anlamına geliyor. Bizlere düşen bu düzeni, bu iktidarı değiştirmektir. Değiştirebilmek için hakikate ihtiyacımız var. Biz buradayız, bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Herkesi de bu mücadeleye katkı sunmaya davet ediyoruz.

Yalan, bu iktidarın tek yönetim biçimi haline gelmiştir. Tükenmekteler, yalandan medet umuyorlar. İnkardan medet umuyorlar."

'BÜTÇEYİ HALKTAN KAÇIRIYORLAR'

-Bütçe görüşmeleri devam ediyor. Komisyon çalışmaları boyunca orada bulunan büyük bir çalışkanlıkla özverili çalışan milletvekili arkadaşlarımızın, danışman kardeşlerimizin emeğine sağlık.

Bütçe görüşmeleri boyunca bu bütçenin savaşa, yandaşa ve ranta göre hazırlandığını, ayrıntılı olarak verilerle ortaya koydu arkadaşlarımız. Biz halk için bütçe istiyoruz. Köyleri gezdik, çiftçilerle görüştük, mağdur kesimlerle, meslek örgütleriyle bulaştık. Halkımız yoksulluk, işsizlik, geçim sıkıntısını iliklerine kadar yaşarken, iktidara yandaşa ve kocaman paralar gerektiren savaşa bütçe ayırıyor. Bu bir yanlışlık, öngörüsüzlük değildir, bu bilinçli bir tercihtir. Böylece kendi iktidarlarının devamını sağlayacaklar. Yandaşa aktardıkları milyarlarca lirayla arkalarında duran bir sermaye ağı yaratıyorlar. Kendi iktidarları için halkı yoksulluğa mahkum ediyorlar.-

-Bütçeyi halktan kaçırıyorlar. Bu toplumun her ferdini ilgilendirir. Bu iktidar bütçeyi halktan kaçırıyor. 1.3 trilyon lira ayrılmış 2021 bütçesi için. Asıl kaynak vergi olarak gösteriliyor. Ama asıl mesela vergi adaletsizliği önümüze koyuluyor. Katmerli vergilerle bütçe halkın sırtına yükleniyor.

-Binlerce öğrencinin geleceği karartılıyor. Gençlerimizin borçlarının ödenmesini önerdik, reddettiler.

-Pandemide zarar gören esnaf kan ağlıyor. Esnafın zararını karşılamak için 10 milyar TL önerdik, kabul etmediler.

-Aşı meselesi. Aşının herkese ücretsiz yapılması için bir tahsis yapılmasını önerdik. Gereken miktar 15 milyar TL, bunu kabul etmediler. Reddettiler. Bu ülkenin emekçilerin, kaynaklarıyla, birikimleriyle oluşturulmuş kaynakları yok pahasına sattılar. En son Katar'a Borsa İstanbul'un yüzde 10 hissesini sattılar."