Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında konuştu.

Sancar'ın gündeminde, HDP'ye yönelik operasyonlar, HDP’nin 8’inci kuruluş yıl dönümü ve önümüzdeki dönem hayata geçirecekleri politikalar vardı.

Sancar, 10 Ekim Ankara Katliamı'nda yaşamını yitirenleri anarak konuşmasına başladı.

Sancar, “Yurdun her bir köşesinde bombalar patlarken insanlar katledilirken on binler Ankara'da barış için bir araya geldiler. O insanlara vahşice, acımasızca saldırıldı. Kimler saldırdı, kimlerin saldırdığını biliyoruz IŞİD canilerini biliyoruz ama o saldırıya neden olan şartları ve sonrasında neler yaşadığını hiç birimiz unutmadık. Bu iktidar, halkın hafızasız olduğunu sanıyor. O bombaların nasıl patladığını ardından kimlerin neler söylediğini 103 canı unutmadık unutmayacağız” dedi.

‘YÜRÜYÜŞÜMÜZ KUTLU OLSUN’

Sancar, 15 Ekim'in HDP’nin kuruluş yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, “15 Ekim'de arkasında büyük bir birikimle halkların desteği ile HDP kuruldu halklar için demokrasi ve barış için kuruldu. Büyük bir emekle bizlere devredilen büyük bir mirasın üzerine kuruldu. İşte o günden bugüne 8 yıl geçti. O 8 yıl umudu, cesareti, mücadeleyi sürekli büyüten milyonlarca destekçisi ve yüz binlerce emekçisiyle HDP bugüne geldi. Kutlu olsun arkadaşlar kuruluş yıl dönümümüz, kutlu olsun yürüyüşümüz” ifadelerini kullandı.

AKP’YE İLK DEFA SEÇİM YENİLGİSİ YAŞATTIK’

Sancar, şöyle devam etti:

“HDP kurulduğundan bu yana bu ülkenin kötülüğe, faşizme, sömürüye, ayrımcılığa mahkum olmadığını gösterdi. En karamsar zamanda 7 Haziran 2015 tarihinde bir mümkünü ortaya koydu. Yenilmez, seçim kaybetmez diye gösterilen iktidarı durdurduk. AKP'ye ilk defa bir seçim yenilgisi yaşattık. Ardından saldırılara başladılar çünkü bunu hazmedemediler, yenilgiyi hazmedemediler, umudun bu kadar kararlılıkla yükseltilmesinden korktular. Her türlü saldırı yöntemini devreye soktular, bizleri yok edeceklerini, boyun eğdireceklerini sandılar. Ama yanıldılar başaramadılar. Yürüyüşümüz devam ediyor, sendelemedik yine çünkü davamızın haklılığına, yolumuzun güzelliğine, ufkumuzun zenginliğine güveniyoruz, inanıyoruz. O nedenle yürüyüşümüze aynı cesaret ve kararlılıkla devam ediyoruz, edeceğiz.”

‘HDP’NİN GÜCÜNÜ EN İYİ İKTİDAR BİLİYOR’

31 Mart'ta da iktidarın ağır bir “tokat” yediğini söyleyen Sancar, “bu iktidara kaybettireceğiz” dedi. HDP’nin gücünü en iyi iktidarın bildiğinin altını çizen Sancar, “Çünkü HDP geleceği temsil ediyor. Demokrasi, adalet, barış, eşitlik ideallerini temsil ediyor. Yüzyıldır her türlü yolla yok edilen umutların ve değerleri yaşatacağı güce sahip olduğunu biliyor o nedenle vazgeçmiyor, saldırılarından bir an bile durmuyor iktidar. Fakat biz de durmuyoruz, biz de yılmıyoruz, korkmuyoruz, direniyoruz, yürüyoruz, umudu büyütüyoruz. Şimdi en koyu renkleri ve en ağır halleri ile faşizmi bu ülkenin üzerine çökertirken, iktidar karşısında yine HDP'nin dipdiri mücadelesini görüyor. Bu faşizmi durduracak mücadelenin kaynağı da öncülüğü de buradadır. HDP'dedir, HDP'yi seven milyonların gözlerindedir” diye konuştu.

‘ÇAĞRIMIZ BİRLİKTE YÜRÜME ÇAĞRISIDIR’

Birlikte mücadele çağrısında bulunan Sancar, “Bu çağrılarımız bazen yanlış anlaşılıyor ‘gelin bize destek olun’ gibi anlaşılıyor ya da öyle sunuluyor. Hayır, bizim kimseden destek istediğimiz yok, bizim çağrımız birlikte yürüme çağrısıdır. HDP kendi koruyacak güçlü bir halk desteğine sahiptir. Dolayısıyla bizim kendimize güvenimiz haklılığımıza inancımız da tamdır. Çağrılarımız destek çağrıları değildir. Çağrılarımız birlikte yürüme hep birlikte mücadele etme çağrılarıdır. O nedenle bıkmadan usanmadan yineliyoruz; gelin demokratik cumhuriyeti birlikte inşa edelim. Sadece bize bırakırsanız biz direnişimizi sürdürürüz ama bu ülkede de bu iktidarın politikalarının yarattığı tahribatlar derinleşir” dedi.

‘İKTİDAR YALANLA YÖNETİYOR’

İktidarın yalanla yönettiğini vurgulayan Sancar, şunları söyledi:

“Ne diyordu Bakan Albayrak; ‘Dolarla ne işiniz var? Biz dolara bakmıyoruz. Ben kuru önemsemiyorum.’ diyordu. Peki gerçekten doların bu ülkede yoksula, emekçiye etkisi yok mu? Kur artışının bir önemi yok mu? Nasıl yok. Bizim ekmek yaptığımız buğday bile ithal. Elbise yaptığımız pamuk, çorba yaptığımız mercimek bile ithal. Ve bunları dövizle alıyoruz. Döviz kurundaki her oynama üzerimizdeki elbiseden önümüzdeki çorbaya, ekmeğe kadar her şeyi daha pahalı hale getiriyor. Birileri kısa süreli kur oynamalarından büyük büyük rantlar koparıyor halk yoksullaşıyor. Halk kötü bu sakil bu yalancı ekonomik yönetimden dolayı yoksullaşıyor. Bu iktidar halka vadedecek bir şeyi kalmayınca savaşı, kutuplaşmayı, gerilimi çatışmayı öne çıkarıyor. Böylece itirazları da bastırabileceğini kendine yönelik rızayı yeniden üretebileceğini sanıyor. Ama bunda da yanılıyor.”

‘İKTİDAR SUÇLUDUR’

“Kobani soruşturması” kapsamında yaşanan tutuklama ve gözaltılara değinen Sancar, soruşturmayı “tepeden tırnağa yalan” şeklinde nitelendirdi. Sancar, “Peki niye bu kadar yalan söylüyorlar. Çünkü bu iktidar suçlu. Bu iktidar Kobani’ye IŞİD saldırısı devam ederken izlediği politika dolayısıyla suçludur. Kobani’deki halklar IŞİD barbarlığına karşı savaşırken, o katliamcı, tecavüzcü çeteye direnirken bu iktidar sessiz kalmakla, yardım kapılarını açmamakla suçludur. Protestoculara güvenlik güçlerinin ateş açması sonucu ortaya çıkan provokasyonlardan da suçludur. O dönemde para-militer güçleri bildiği halde durdurmayan, durduramayan, durdurmaya gücü yetmeyen veya durdurma isteği olmayan iktidar 6-8 Ekim’de bütün olaylardan sorumludur” şeklinde konuştu.

MADEN İŞÇİLERİNİN YÜRÜYÜŞÜ

Sancar, konuşmasına şöyle devam etti:

“Sömürü serbest, hak gaspı serbest, hak talebi yasak. Soma ve Ermenek'ten en temel hakları olan tazminatlarını istemek için yola çıkan emekçileri durduruyorlar. O tazminatlara el koymak gasp etmek serbest hak talep etmek yasak. Madende katliam serbest, katliamda hesap sormak isteyenlerin itirazları yasak. Yok arkadaşlar bu böyle gitmez. Bu sadece siyasi bir mesele değil, bu aynı zamanda vicdani ve ahlaki bir meseledir. Ahlaksızlığa, vicdansızlığa karşı çıkmak aynı zamanda faşizme karşı çıkmaktır. Faşizme karşı çıkmak için vicdansızlığa da ahlaksızlığa da her gün itiraz ediyoruz, itiraz edeceğiz de.

‘İKTİDARIN TEMEL DAYANAĞI SAVAŞ’

Bu iktidarın ayakta kalmak için dayandığı en temel politika savaş politikasıdır. İçeride ve dışarıda her alanda savaş naralarıyla fetih şiirleri ve destanlarıyla yürümeye çalışıyorlar ama her yerde fiyasko ile sonuçlanıyor bu yürüyüş. Biz tutup da o politikaları eleştirdiğimizde neyin ne olduğunu biliyorduk, bunu anlatmaya çalışıyorduk. Neydi esas mesele? Bir; bunlar militarizmi içeride iyice yerleştirmek, dışarıda temel yöntem haline getirmek için uzun zamandır hazırlık yapıyorlar. Militarizmle ayakta kalmaya çalışıyorlar. Libya'dan doğu Akdeniz'e kadar sorunları diplomasi ile müzakere ile diyalogla çözmek yerine sürekli askeri yöntemleri devreye sokmanın bedeli bu toplumun yoksullaşmasıdır. Savaş baronlarının zenginleşmesidir. O nedenle bu ülkede bu savaş politikalarına en kararlı şekilde karşı çıkmadıkça bu ülkeye demokrasi ve barışı getirmemiz çok zor.

SAVAŞA KARŞI MÜCADELE

Barış çağrılarımız savaşa karşı mücadele çağrısıdır. Kan istemeyen, talana karşı olan, yalanı reddeden herkes bu iktidarın savaş politikalarının karşısında olmalıdır. HDP bunu yapıyor, yapmaya devam edecek, bunun için zaten -uykularını kaçırıyoruz. Hiç kimse hakikatin peşine bizim kadar cesaretle düşmüyor. O nedenle korkuyorlar, korkuyorlar ama bu korku kaybetmelerini engellemiyor. Korktukça saldırıyorlar, saldırdıkça kaybediyorlar. Türkiye halkları şunu bilsin ve emin olsun; ilk seçimde bu iktidara kaybettirecek temel güç HDP’dir. Ama seçim bekleyecek değiliz, her gün yeniden her alanda faşizme karşı direnecek en temel güç HDP'dir. Biz demokratik cumhuriyete giden yolu her günü mücadele ve direniş alanı olarak örmek suretiyle açacağız.

‘KASITLI YANGINLARI HDP REDDEDER’

Orman yangınlarına ilişkin yalana da işaret etmem lazım. Bu iktidar doğaya, ekosisteme bakışının ne olduğunu biz biliyoruz. Şaibeli ihalelerle satılan yangın söndürme uçaklarını da biliyoruz. Güvenlik bahanesi ile Kürt illerinde yakılan binlerce hektar ormanın durumunu da biliyoruz. Günlerce haftalarca müdahale edilmeyen yangınları da biliyoruz. İmara açılsın diye, rant alanı açılsın diye çıkarılan yangınları, maden sahası için yakılan ormanları biliyoruz. Ülkenin farklı yerlerinde bunların örneklerini defalarca yaşadık, Kazdağları’ndan Fatsa’ya, Cudi’ye Gabar’a, bütün buralara nasıl vahşice saldırı yapıldığını, doğaya nasıl vahşice saldırı yapıldığını biliyoruz. Bizim bu konudaki tavrımız nettir. Doğayı savunmak, ekolojik yaklaşım partinin temel direğidir. Rant için veya ihmalden veya kasıtlı olarak yangınları hedef alan her türlü davranışı olayı en başta HDP reddeder. Biz bu iktidarın inşaata otellere başka işletmelere yer açmak için yangınların önünü nasıl açtığını ve üzerini nasıl örttüğünü biliyoruz. Ama buna karşı mücadeleyi en kararlı biçimde devam ettireceğiz.

‘KÜRTLERDEN UZAK DURMAK İKTİDARA YARAR’

Herkese hep birlikte burada bir kez daha yan yana durmaya çağırıyorum. Bu iktidarın yalanları ve çeşitli algı oyunları ile HDP’den Kürtlerden uzak durmak sadece bu iktidara yarar. HDP de Kürtler de haysiyet, adalet, özgürlük ve demokrasi için mücadele etmekten bir an bile geri durmazlar ama biz bütün bunları ülkenin tamamı için istiyoruz. O nedenle birlikte yürüyelim diyoruz. Yalana karşı hakikati savunmaya devam edeceğiz. Talana karşı adaleti yasaklara karşı özgürlüğü savunmaya devam edeceğiz. Savaşa karşı barışı savunmaya devam edeceğiz. İlle de mücadele, ille de cesaret.”