Sosyolog Mesut Yeğen, T24'te yer alan yazısında, "İlk turda Demirtaş, ikincisinde İhsanoğlu" stratejisinin yanlışlığına ve neden böyle olmamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yeğen, “İlk turda Demirtaş ikinci turda İhsanoğlu” demenin İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanı yapacağı filan yok. Ancak Demirtaş’ın Aleviler, sekülerler, muhafazakârlar ve Kürtler nezdinde çekiciliğini azaltma ihtimali var," dedi.

Yeğen, ilgili yazısında konuya şöyle açıklık getirdi: "Öncelikli derdi Türkiye siyasetinde üçüncü hattı kurmak olanların 2. turda İhsanoğlu demesi siyaseten yanlıştır, 10 Ağustos’a kadar sadece 1. turda Demirtaş demek gerekir. Şundan: 2. turda İhsanoğlu denilirse CHP’den sıtkı sıyrılmış sekülerler ya da Aleviler şunu sormaz mı: Madem ikinci turda İhsanoğlu diyeceğiz, neden ilk turda İhsanoğlu demeyelim? Keza,  Ak Parti’den gına getirmiş muhafazakâr ve Kürt seçmen de şunu sormaz mı: Gide gele İhsanoğlu diyecek, bir başka otoriterliğin temsilcisine onay vereceksek, niye kültürel olarak bize daha yakın Erdoğan’dan, Ak Parti’den kopalım ki?"

Mesut Yeğen'in T24'te yer alan "2. turda İhsanoğlu mu, 1. turda Demirtaş mı?" başlıklı yazısı şöyle:

Bir diğerinin alternatifi olmadığından aynı başlık altında, birlikte sorulması tutarsız iki soru gibi görünebilir. Ya da, hem dilsel hem de siyaseten doğrusu, “ilk turda Demirtaş, ikincisinde İhsanoğlu” olacaktı denebilir.

Tabii ki bir tutarsızlık filan yok başlıkta. Zannımca, 10 Ağustos’a kadar, “1. turda Demirtaş” demek yerine “2. turda İhsanoğlu” demek birbirinden epey farklı iki siyasete denk düşüyor. Keza, dilsel olarak zaten bir yanlış yok, siyaseten doğru olanın da (1. Turda Demirtaş,) 2. turda İhsanoğlu demek değil, 1. turda Demirtaş demek olduğunu düşünüyorum. Tabii ki yine 10 Ağustos’a kadar.

Niyesini, niye böyle düşündüğümü izah edeyim. Ama şunu kaydettikten sonra: Muhatabım, cumhurbaşkanlığı seçimlerini bir üçüncü yol siyasetini kurmak için işlevsel kılmaya çalışanlar; “ne Erdoğan, ne İhsanoğlu”  deme ihtimali olan, yüzde on civarındaki seçmen ve bu seçmenler üzerinde etkili olma ihtimali olan yazı ve siyaset erbabı, başkası değil.

Şimdi, ‘herkese demokrasi’ hattının, üçüncü yol siyasetinin adayı Selahattin Demirtaş ve Demirtaş’ın BDP çizgisinden gelen ve ‘cepte sayılabilir’ yüzde 6-7’lik bir oyu var. Bu çekirdeğin hemen etrafında bir miktar profesyonel solcu ve yine bir miktar profesyonel demokrat var. Ama çekirdeğin hemen etrafındaki bu halka çekirdeği büyütebilen bir nicelikte değil malum. Şimdiye kadar BDP çizgisine oy vermemiş de, Kürt hareketinin ve mezkur profesyonellerin sözü ve siyasetiyle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş deme ihtimali olanlar, başka bir deyişle, bugünkü özgül konjonktürde HDP’yi üçüncü yol siyasetinin partisi kılabilecekler de malum: Biraz Aleviler, biraz Ak Parti’li Kürtler, biraz Erdoğan’dan gına getirmiş muhafazakârlar biraz da CHP’den sıtkı sıyrılmış sekülerler. Demirtaş’ın yüzde 6-7 olan desteğinin yüzde onları bulması için HDP’nin Kürt çekirdeğine bu seçmenlerin eklenmesi gerekiyor.

Peki, bu yeni seçmenler Demirtaş’a nasıl oy vermeye ikna edilebilir? Kanımca şöyle: HDP ya da Demirtaş hattının, ya da muhafazakâr otoriterlikle seküler otoriterlik arasında üçüncü bir hattın Türkiye siyasetinde alternatif bir hat olabilecek bir büyüklüğe ulaşmasının, mesela yüzde onları bulabilmesinin, cumhurbaşkanının Erdoğan ya da İhsanoğlu olmasından daha önemli olduğuna ikna edilerek. Bu olmadıkça, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin büyük sorusu “Erdoğan gidecek mi, kalacak mı”, “Erdoğan mı olsun, İhsanoğlu mu” olarak kaldıkça (ki seçmenlerin büyük kısmı için öyle kalmaya devam edecek) kim niye, daha doğrusu çekirdek BDP seçmeninin haricinde kim, niye Demirtaş’a oy versin? Kimse saf değil: Demirtaş’ın cumhurbaşkanı olamayacağını herkes biliyor.

Şimdi esas meseleye gelebilirim. Esas meselem, başlıkta ima ettiğim şu: Öncelikli derdi Türkiye siyasetinde üçüncü hattı kurmak olanların 2. turda İhsanoğlu demesi siyaseten yanlıştır, 10 Ağustos’a kadar sadece 1. turda Demirtaş demek gerekir. Şundan: 2. turda İhsanoğlu denilirse CHP’den sıtkı sıyrılmış sekülerler ya da Aleviler şunu sormaz mı: Madem ikinci turda İhsanoğlu diyeceğiz, neden ilk turda İhsanoğlu demeyelim? Keza,  Ak Parti’den gına getirmiş muhafazakâr ve Kürt seçmen de şunu sormaz mı: Gide gele İhsanoğlu diyecek, bir başka otoriterliğin temsilcisine onay vereceksek, niye kültürel olarak bize daha yakın Erdoğan’dan, Ak Parti’den kopalım ki?

Şunu demek istiyorum: İhsanoğlu seçeneğinden kâmilen bağımsızlaşmamış Demirtaş seçeneği CHP’den ve Ak Parti’den memnuniyetsiz olanları, yerlerini terk etmek için yeterince teşvik edici olmaz. Haddizatında, Ak Parti memnuniyetsizi muhafazakârlar ve Kürtler için basbayağı itici olur. Diğer bir deyişle, Türkiye siyasetinde üçüncü hattın kurulabilmesi, Demirtaş seçeneğinin Erdoğan seçeneğinden olduğu kadar İhsanoğlu seçeneğinden bağımsızlaşmasından geçiyor.

Bitireyim: Derdi üçüncü hattı kurmak olanlar, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş seçeneğinin bir hoşluk, bir latife olmanın ötesini gitmesini istiyorsak eğer, Demirtaş seçeneğini İhsanoğlu seçeneğinden bağımsızlaştırmak, “2. turda İhsanoğlu” türünden suyu bulandıran sloganlardan sakınmamız gerekiyor. Bu olmazsa, Demirtaş’ın desteğinin yüzde 6-7 civarında kalması sürpriz olmaz. Bu türden bir neticenin muhtemel sonucunu herhalde herkes tahmin ediyordur: Kürt kitlelerinin (zannımca zaten çok kuvvetli olmayan) Türkiyelileşme arzusu iyice sönümlenir ve üçüncü hat seçeneğinin kurulması bir başka bahara kalır.

Kaldı ki, kamuoyu yoklamalarını hepimiz takip ediyoruz. Hepimizi pekâlâ biliyoruz ki büyük ihtimalle bir ikinci tur olmayacak. Bu da şu demek: “İlk turda Demirtaş ikinci turda İhsanoğlu” demenin İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanı yapacağı filan yok. Ancak Demirtaş’ın Aleviler, sekülerler, muhafazakârlar ve Kürtler nezdinde çekiciliğini azaltma ihtimali var.

Derdimi anlatabildim sanıyorum: “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun” saikiyle “2. turda İhsanoğlu” demenin, bu yönde propaganda yapmanın Erdoğan’ı götüreceği yok ama Demirtaş’a gelebilecek olanların gelmesini engelleme ihtimali var. Sakınmak lazım.