Almanya Başbakanı Angela Merkel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile yaptıkları ikili görüşmeye ilişkin  değerlendirmelerde bulundu. 

Basın özgürlüğünün gündeme geldiği görüşmede Merkel, "Bu önemli süreçte ifade özgürlüğüne saygı duyulmasının çok önemli olduğunu ifade ettim. Basın ve medya özgürlüğüne de işaret ettim. Alman gazeteciler için de akreditasyonlarını burada çalışmak için almaları gerektiğini, endişelerimiz olduğunu ifade ettim" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Almanya Başbakanı Merkel, ortak basın açıklaması yaptı.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Türkiye-Almanya arasındaki ilişkileri değerlendirme imkanımız oldu. Savunma sanayine yönelik birlikte neler yapabiliriz, bunları görüştük. Siyasi ilişkilerde gerek AB süreci olsun gerek ise NATO ile ilgili konuları konuştuk. Ekonomik ilişkilerde de ticaret hacmimiz 35 milyar dolar, bunu daha ileri nasıl taşırız bunları görüşme imkanımız oldu. Ege'deki gelişmeleri değerlendirme fırsatımız oldu ama ağırlıklı olarak Suriye-Irak konusunu ele aldık. Bundan sonraki süreçte ne gibi adımlar atabiliriz bunları konuştuk. Mülteci sorununu ayrıca konuştuk. Tabii terörle mücadelede birlikte neler yapabiliriz, bunları da konuşma imkânımız oldu.

Özellikle bu konudaki kararlılığımız bellidir, taviz vermemiz mümkün değil. Ama uluslararası turizmle mücadele bir ülkenin halledebileceği değil, uluslararası bir mutabakatın olması söz konusudur. Almanya kaldı ki 3.5 milyon yakın soydaşımızın yaşadığı bir ülke, dayanışmamız çok büyük bir önem arz ediyor. Bu dayanışma, iki NATO ülkesi olmamız nedeniyle de bizlerle dayanışması büyük önem arz ediyor.

Bu dayanışmamızı gerek buralarda, gerek Ukrayna'da bugüne kadar nasıl örneğini verdiysek bundan sonra da devam ettirmemiz gerektiğine inanıyorum. Sayın Şansölyenin Başbakanımız ile yapacağı görüşme ile de zannediyorum ziyaretinin önemli bir yeri olacak.

Merkel'in açıklamalarından satır başları şöyle:

İkili ve uluslararası konular hakkında konuştuk. Bu benim darbe girişiminden sonra ilk ziyaretim bu olayı da ele aldık.

Terörle mücadelenin çok önemli olduğunu suçlular için gerekenlerin yapılması gerektiğini fakat aynı zamanda suçun bireysel olarak tespit edilmesi gerektiğini ifade ettim ve bu darbe girişiminde Türk halkının demokrasi ve demokratik ilkeler için nasıl kendini ortaya koyduğunu gördük. Bu önemli süreçte ifade özgürlüğüne saygı duyulmasının çok önemli olduğunu ifade ettim. Basın ve medya özgürlüğüne de işaret ettim.

Alman gazeteciler için de akreditasyonlarını burada çalışmak için almaları gerektiğini, endişelerimiz olduğunu ifade ettim. Terör saldırıları nedeniyle Türkiye'nin çok büyük zarara uğradığını konuştuk ve bu konuda daha yakın işbirliği içinde olma sözü verdik. PKK dahil her türlü terörle mücadelede yakın bir işbirliği içerisinde olmamız gerektiğini konuştuk.

Suriye, Irak ve mülteci konularını ele aldık. Burada tekrar Türkiye'nin olağanüstü çabalar harcadığını, mültecileri entegre ederek de belirttim. AB'nin vaat ettiği finans desteğinin en kısa zamanda akması gerektiğini ifade ettim.

2.2 milyon Euro verildi, tabii ki somut projelere bu finans katkısının akması gerektiğini ifade ettik. AB ile Türkiye arasındaki anlaşma her iki taraf için de olumlu sonuçlar getirdi. Açık sözlülükle tartışma konusu olayları ele aldığımız için de memnunum. Sorunlarımızı bireysel çabayla değil, uluslararası mutabakatla çözebiliriz.