İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk TV’de Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı

Akşener'in açıklamaları şöyle:

KANAL İSTANBUL

“Bizim Kalkınma Başkanlığımız var. Onlar bu tartışma açıldığı zaman, 2011'de seçim için sayın Erdoğan tarafından 'çılgın proje' denmişti. 8 yıldır kimse ağzına almadı. Kalkınma Başkanlığımız bir çalışma yaptı. Fakat esas olan şu, şimdi biz prensip olarak, AK Parti'nin getirdiği ister büyük, ister çılgın, ister akıllı Türkiye'ye yönelik herhangi bir projeye kategorik olarak karşı değiliz. Şimdi bir kanal açılacak. Bunun çevre, stratejik, İstanbul, nüfus, deprem boyutu var. Ve dış boyutu var. Buna sadece bir yatırım olarak yaptığımız zaman, ekonomik olarak buna bir talep var mı? Deniyor ki 20 milyar dolarlık bir yatırım. Bu yatırımı yaptıktan sonra Türkiye ne kazanacak? Suveyş, Panama kanalı gibi. Bu yatırıma karşılık Türkiye ne kazanacak? Türkiye'de böyle bir ekonomik talep var mı? Böyle bir talep yok. Sayın İmamoğlu'nun söylediği 30 milyon metre kare toprak satılmış. Kim aldı? Kimler aldı? Tanıdıklar, bildikler mi aldı? Madem bu Kanal İstanbul'u 2011'de söylediniz, o zaman o toprakların el değiştirmesine karşı niye önlem almadınız? Satın alınan yerler istimlak edilecek. Nasıl edilecek? 1 liralık yeri belki 100 liraya istimlak edeceksiniz. İnşallah bu çılgınlıktan vazgeçilir diye düşünüyorum. Bilim insanlarının söylediği çevre, deprem, dış ilişkiler, anlaşmalar, Türkiye'nin güvenliği vs. bütün bunlarda uzmanlar doğru olmadığına dair fikir beyan ediyorlar.

REFERANDUM ŞART

“ÇED Raporu'nda imza sahibi olan 'Hz. Nuh'un oğluyla cep telefonu ile görüştü' diyenler de var. Türk usülü Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi'ne geçtik. Sayın Erdoğan o zaman Cumhurbaşkanı idi. Kendisine uygun bir terzi üzerinden elbise dikildi. Şimdi her bir konu tek kişinin iki dudağı arasına ve bilgisine bırakılmış. Başka hiç kimsenin fikir beyan edemediği bir hükmetme sistemiyle karşı karşıyayız. İşsizliğiniz almış başını gitmiş, istihdam probleminiz var. Üç üniversite mezunundan biri işsiz. Kadın işsiz sayısı artıyor. 70 bin kişinin işini kaybettiği Türkiye'deyiz. Yatırıma, sanayiye yönelik, tarımla meşgul olan insanların üretime dönmesine yönelik pekçok problem var. Elinizde böyle bir imkan varsa buradaki problemlerimize çözüm aramanız gerekirken Kanal İstanbul ile meşgul ediliyor Türkiye. Şahsım adına bir şey söyleyeceğim, hiçbir rantın oluşmasına fırsat vermeden, Kanal İstanbul'u açacaklarsa, orası yeşil alan bırakılmak ve orayı satın alanların elinde kalmak kaydıyla ben oy vereceğim. Köprüler yapıldı, şehir hastaneleri yapıldı, hasta garantisi, geçiş garantisi verildi. Niğde'de oturan vatandaşımız o köprüden geçmiyor, ama buna karşılık geçiş garantisi verildiği için onu ödüyor. Vatandaşın cebinden çıkacak birileri zengin olacak, sonuçta Türkiye meşgul edilecek.

“Bugün bizi yöneten arkadaşlar açısından elbette fikrimizin kıymeti harbiyesi yok ama bizi izleyen vatandaşlarımız açısından söylüyorum. Son tahlilde İstanbul'da İstanbul için bir referandum yapılması şarttır.

“(Size göre bu kanal yapılmamalı) Yapamayacaklarını biliyorum. Şehir hastanelerine benzeyecek. (Şehir hastaneleri yapıldı ama...) İngiltere'nin terk ettiği sistemi aldık. Tamamen birilerin cebine para koymaktan bu millet bıktı. Asgari ücretin tespiti, ısınma, barınma, eğitim ve ulaşım üzerinden olur. İstihdamın artması açısından, işveren açısından asgari ücret kesinlikle vergi dışı kalmalıdır.

ASGARİ ÜCRET 

“Elektrik, doğalgaz, elektrik giderleri arttı. Gıda maddesine, elektrik kullanımına 66,70,80 arası zam var. Dün ne kadar ödüyordunuz markette, bugün ne kadar ödüyorsunuz?

LİBYA MUTABAKATI

“Mavi vatan deniyor. Biz ona 'evet' oyu verdik. Dolayısıyla o konuyla ilgili bir sorunumuz yok. Uzman şahısların önerdiği konu olduğu için o mutabakat metnine evet oyu verdik. Sayın Erdoğan'ın asker göndermeye ilişkin bir tezkeresini bugün gördüm. Şimdi bizim metodumuz şu partimizde. Demokrasiyi gerçekten içselleştirmeye çalışıyoruz. Hepimiz otoriter sistemlerin içinden geldik, ben de dahil olmak üzere. Genel başkanın vardır bildiği probleminin dışına çıkabilmek için. 7'sinden sonra gelecek olan tezkere konusunu sayın Özdağ, sayın Aydın Sezgin, sayın Ahmet Erozan, sayın Aytun Çıray'la biraraya geliyoruz. Onlar işin uzmanı. Onlardan görüş alıyoruz. Oy verecek olan milletvekili arkadaşlarımızla da toplantı yapılıyor. İtirazlar ya da öneriler geliyor. Orada nasıl bir oy verelim diye oylanıyor ve karar veriliyor. Kişisel fikrimi söylüyorum, Mehmetçiğin iç savaşın tarafı olmasını doğru olmadığını söylemek isterim. Karşıda Hafter diye birisi var. Onu Rusya ve Mısır destekliyor. İsrail ortada. S-400'ler yüzünden ABD'nin yaptırım uygulayacağını ilan ettiği. 2011'de 'Dostum Esad', 2015'de 'Katil Eset'. Çık hızlı bir değişim. Sayın Erdoğan'ın aşk nefreti üzerinden yürüyen bir sistem. Bizim dış politikamız bugün itibarıyla bipolar. Hangi ilişkinin hangi ülkeyle belli olmadığı ilişki biçimi.

“Suriye'de biz ne kazandık? PKK'nın yan unsurlarına fırsat verilmeyecek diye yola çıkıldı. Barış Pınarı'ndan söz etmiyorum. Rusya ile sınırdaş olduk, Amerika ile ne olduğumuz belli değil. İran'la başka düzenek oldu. Sonuç itibarıyla biz kakayı niye yedik durumu oluyor hani vardır ya ağa ile marabası giderken... Libya'da biz bir iç savaşın tarafı olma konusunda endişem var.

“(Libya'da meşru hükümet var...) Yüzde 25'ine sahip.

“Ben kendi endişelerimi paylaşıyorum. Umuyorum ki, tezkereden evvel siyasi partilerin meclis gruplarına gelip, mesela sayın Akar ve Çavuşoğlu bilgi vermelerinde çok büyük fayda var. Bunlar yapılmıyor. Meclisin kıymeti harbiyesi kalmamış durumda.

“Kuvvetler ayrılığı ortadan kalkmış durumda. Bütün bunların yanında 'ben yaptım oldu' anlayışıyla 'hadi bakalım ya Allah' diye giden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Kuvvetler ayrılığı olmadan, yargı bağımsızlaştırılmadan bu işler...

“(Eskiden hür ve bağımsız mıydı yargı?) Bu kadar değil. Benim bakanlığım döneminde çok rahat hakimler karar verilirdi. Siyasal iktidarın sopasının başında olduğu hakim veya yargı sistemi yoktu.

“İsterdim ki, mecliste grubu olan örneğin CHP, İYİ Parti gibi siyasal partilerin bilgilendirilmesi faydalı olurdu. HDP'ye gitmiyorlar da onun için dedim. Biz Barış Pınarı Harekatı'na şeksiz şüphesiz destek verdik. CHP de verdi. Ama prensip olarak yanlış gidiyor işler.

YENİ PARTİLERDEN TALEP OLURSA GEREĞİNİ YAPARIZ

“Ahlaki olarak yeni kurulmuş parti hakkında konuşmam doğru değil. Prensip olarak elbette birbirimizin rakibiyiz. CHP ile aynı ittifak içinde Saadet Partisi de dahil gittik. Ayrı ayrı oy aldığımız için her partiden aday olan arkadaşlarımız partilerine oy istediler. Bu bir rekabet. Ama bizim açımızdan çirkin rekabet olmayacak. Her ikisine başarılar diliyorum. Sayın Babacan'a da başarılar diliyorum. Prensip olarak biz İYİ Parti'yi kurarken çok zorluk çektik.

“Bize yapılanlar çirkin, pis bir süreçti. Sonuçta organizasyon ortaya koyduk, 43 milletvekili seçildi, 5 milyon oy aldık. Meclis'te temsil ediliyoruz. 24 Haziran'da umut verdik, 31 Mart'ta değiştirebildiğini gösterdik.

“Biz yaptık demiyorum, yanyana gelişler başarı öyküsü oluştu. Şimdi insanlar biliyor ki, oy kullanırsak bazı şeyleri değiştirebiliriz. Demokrasi en azından sandık üzerinden işleyebilir. Sayın Davutoğlu ve Babacan'ın kurdukları partilerin demokrasiye katkı yapacağını, farklı ses ve renkleri seçmenin dikkatine sunacağını düşünüyorum.

“Sayın Babacan'ı sizin programınızda dikkatle izledim. Henüz tanımlanmamış bir parti gördüm. Söylediği 'arkadaşlarımızla çalışıyorum' dedi. Bu da güzel bir şey. Sayın Davutoğlu'nun atacağı adımlar var.

“Bizim seçime giremeyeceğimiz iddia edildi. Ben mecbur kaldım sayın Kılıçdaroğlu'ndan grup kuracak kadar milletvekili istedim. Sonra lehimize karar çıktı. Biz onu yaşamış bir siyasi yapı olarak 2023'de seçim olacaksa, bu arkadaşlarımız teşkilatlanmalarını sağlayacaklar ama bu Haziran'da seçim düşünülüyorsa o zaman kongrelerini yapıp seçime yetiştirme imkanı olmayabilir. Elbette bizden talep olduğunda gereğini yapabiliriz dedim. Normalde benim söylediklerime troller karşı çıkar. AK Parti'den çok çirkin eleştirdiler, kiralık milletvekili diye. Siz demokrasiyi sakatlarsanız, demokrasiye inanan insanlar elbette çözüm üretir. Benim sayın Kılıçdaroğlu'ndan 'Bize yardım edin' diyebileceğimi kimse düşünmemiş. O arkadaşlarımız birer demokrasi kahramanıdır. Ben onları seçmenleri karşısında zora düşürmemek için 100 bin imzayla aday olmayı tercih ettim.

“Bu arkadaşlarımız partilerini yeni kurdular. Bir diğeri yeni kurulacak. Doğmamış çocuğa don biçmek olur bu rahmetli Demirel'in söylemi ile. Esas olan şu, ben Türkiye'nin bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni taşıyamadığını, taşıyamayacağını bunun sayın Erdoğan'ın seçimine malolacağına inanan bir insanım. Birinci önceliğimiz ittifaklar açısından bakıldığında iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistemine geçilmeden Cumhurbaşkanlığı'na gidilecekse, bütün şartımız kim seçilirse seçilsin 6 ay içinde Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi'nden dönüleceğini söylemesidir. Maalesef Türkiye sultancıl yönetimler, rejimler diye sizin de iyi bildiğiniz kavram var oraya doğru evriliyor. Dünya 1938'lerin yöneticileri gibi yönetici tipiyle karşı karşıya.”