İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Elazığ’da gerçekleşen 6.8’lik depremi değerlendiren Akşener, “Felaketler üzerinden, siyaset yapılmaz” dedi.

Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Dünya Ekonomik Forumu için Davos'a Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ı göndermesini eleştirerek, "Saraylarında zevk ve sefaya dalanlar buraya kulak versinler. Sayın Erdoğan’ın başrolde olduğu bu vasat dizinin artık sonuna geliyoruz" dedi.

Toplantıda 23. ve 24. Dönem MHP İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Torlak, İYİ Parti’ye katıldı.

Akşener, Torlak’a grup toplantısında kendi rozetini taktı. Akşener’in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

ELAZIĞ’DAKİ DEPREM

Benim siyaset anlayışıma göre, doğal afetlerden siyaset çıkarılmaz. Acılar ve felaketler üzerinden, siyaset yapılmaz. Böyle zamanlarda birlik ve dayanışma ruhu öne çıkmalıdır. Siyaset de bu ruhu destekleme odaklı yapılmalıdır. Siyasetçiler olarak önceliğimiz; Arama ve kurtarma faaliyetlerinin tamamlanarak, vatandaşlarımızın güvenli ve huzurlu bir ortama, bir an önce kavuşturulması olmalıdır. Ama bu; olan bitene, kör ve sağırız demek asla değildir. Elbette ki; gelişmeleri, yapılan ve yapılmış olması gereken icraatları, toplanan vergilerin akıbetini takip ediyoruz. Elbette ki; deprem kuşağında yer alan ülkemizde, bu alandaki duyarsızlıkların hesabını soracak, sorumluların yakasına yapışacağız. Ancak bunları gündeme taşımanın zamanı, depremzede vatandaşlarımızın güvenlik ve huzurları sağlandıktan sonra olmalıdır.

‘MUTFAKTAKİ YANGIN’

Geçtiğimiz yıl tek başına gıda enflasyonu yüzde 20’nin üstünde gerçekleşti. Türkiye bugün, hem gıda enflasyonu, hem de genel tüketici fiyatları enflasyonu bazında, aynı grupta yer aldığı gelişmekte olan ülkelerin, iki katından fazla bir enflasyon oranına sahip. Gıdanın, Tüketici fiyat endeksi içinde ağırlığı yüzde 24. Ama dar gelirli vatandaşımın bütçesinde ise, ağırlığı çok daha fazla.

İşte bu nedenle “mutfaktaki yangın”, en fazla dar gelirli vatandaşlarımızı vuruyor. Ne demek istediğimi sayılarla anlatayım: Bugün dört kişilik bir ailenin, sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için, günlük en az 72 lira 58 kuruş, yani aylık 2 bin 178 liralık harcama yapması gerekiyor. Bugün bu paranın yanına yaklaşamayan emekli aylığı alan vatandaşlarım var.

Bu bahsettiğim açlık sınırı kabaca bir asgari ücrete denk geliyor. Peki açlık sınırı AK Parti zamanında ne kadar arttı biliyor musunuz? Tam 4.6 kat! Bakın dikkat edin, Türkiye’de çalışanların yüzde 40’ı geçimini asgari ücretle sağlıyor. Yani benim bu ülkedeki çalışan, ekonomiye katkıda bulunan, işçimin, emekçimin, üçte birinden fazlasının aldığı maaş, sadece ailesinin aç kalmamasına yetiyor.

DOĞALGAZ FATURALARINDAKİ ARTIŞ

Doğalgaza, 2018 ve 2019 yıllarında, toplam yüzde 60 zam yapıldı. Vatandaşımın maaşı ise, bunun üçte biri kadar bile artmadı. Sadece 2019 yılında elektriğe gelen zam, yüzde 30. Bugün İstanbul’da 4 kişilik bir ailenin, aylık ortalama 200 metreküp doğalgaz tükettiğini düşünün, sadece bunun maliyeti 360 lira. Buna en az 140 liralık elektrik faturasını da ekleyince, 500 lira sadece elektrik ve doğalgaza gitmiş oluyor.

Yani vatandaşımın aldığı asgari ücretin dörtte biri sadece elektrik ve doğalgaz faturalarına gidiyor. Bakın, Türkiye’nin en büyük kentinde, İstanbul’da, 39 ilçeden 38’inde doğalgaz tüketiminde düşüş var…Vatandaş artık kombinin düğmesini tedirgin çeviriyor. Dünyada, bütçesindeki paya göre, elektrik ve doğalgaza, bu kadar fazla para ödeyen başka hiçbir ülke bulamazsınız. Bütün dünyada enerji maliyetleri düşerken, bizde devamlı artıyor. Neden peki? Bu israf ekonomisinde, keyfi harcamalar için daha fazla vergi toplamak gerekiyor da onun için.

‘DAVOS’A DAMADINI GÖNDERMEKLE OLMAZ’

 Öğrencisi açken tok yatan rektör bizden olmadığı gibi, vatandaşı açken tok yatan Maliye Bakanı da bizden değildir, Sayın Erdoğan;Bu arkadaş mı dengeleyecek ekonomiyi?Bu arkadaş mı söndürecek mutfaktaki yangını? Bu arkadaş mı uçuracak Türkiye’yi? Ben de isterim Türkiye uçsun. Ama Türkiye televizyona çıkıp uçuyoruz demekle uçmaz. “Benim için bitmiştir, daha da olsa gelmem” dediğin Davos’a, damadını gönderip, konuşturmakla da uçmaz.

20’inci yüzyılın başında Cumhuriyetle yazdığımız gibi, 21’inci yüzyılda da örnek hikayeyi biz yazacağız. Ülkesine ve milletine güvenen, işinin ehli insanların yönettiği Türkiye, ülkelerden bir ülke değil, herkesin ayağa kalkışına gıpta ettiği bir ülke olacak. Bu hikaye, bizim hikayemiz. Yeter ki aşkla yazalım. Saraylarında zevk ve sefaya dalanlar buraya kulak versinler. Sayın Erdoğan’ın başrolde olduğu bu vasat dizinin artık sonuna geliyoruz.