Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Lice'de 34 köy sakininin diri diri yakılmak istendiği olayda adı geçen “Sadat” için "Bu örgüt kime bağlı MİT'e mi bağlı, Saray'a mı bağlı?" diye sordu.

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde DBP İlçe Örgütü tarafından Şeyh Davut Yalçınkaya Halk Evi’nde halk toplantısı düzenlendi.

Toplantıda konuşan Tuncel, tarihi bir süreçten geçtiklerini ifade ederek, zorluklarına rağmen önemli olan bu süreci halkla birlikte yaşamı yeniden inşa etmek olduğunu söyledi.

Tuncel’in konuşmasından satır başları şöyle:

‘SADAT ÖRGÜTÜ KİME BAĞLI’

"Zilan’dan Dersim’e, Roboski’den Cizre’ye devlet politikaları değişmedi. AKP de benzer politikalarla hareket ediyor, her gün insanları katlediyor. Lice’de 34 köylü yakılmak istendi.

 "‘Sadat’ diye bir örgütten söz ediliyor. Bu örgüt kime bağlı MİT’e mi bağlı, Saray’a mı bağlı? Hükümet bu soruların cevabını vermiş değil.

SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI

“Nusaybin ve Şırnak’ta 3 Haziran’dan bu yana ‘operasyon bitti’ açıklamalarına rağmen neden yasak sürüyor? Aynı durum Yüksekova’da da yaşandı ve 40 gün boyunca evler yıkıldı.

“Devlet yasağı sürdürerek ve halk ile sivil toplum kuruluşlarına açmayarak yıkım gerçekleştiriliyor. Zorunlu göç politikasına karşı halkımız direniyor. Halkımız Kürdistan’ı terk etmedi. Çadırlarda yaşam alanları oluşturdular, halkımız topraklarını terk etmedi. Bu da direnişin başka bir adıdır.

‘YASAĞI SÜRDÜREREK NEYİ GİZLİYORLAR’

“Yasağı sürdürerek Nusaybin’de neyi gizliyorlar? Şırnak’ta yasağı neden kaldırmıyorlar? Üstelik Şırnak’ta korucuların döndüğü yönünde bilgiler var. Devlet kendine yakın olanlara izin veriyor ancak halka açmıyor.

“Biz bunun hesabını soracağız. Sen kalk savaş suçu işle, Kürt gençlerini diri diri yak, kadınların bedenlerini teşhir et, sonrada sürecin sorumluğunu utanmadan Kürt halkına yükle.

HURŞİT KÜLTER’İ SAĞ İSTİYORUZ’

“Gözaltında kayıplara yabancı değil bu ülke. Cumartesi Anneleri yıllardır kayıpların akıbetini soruyor. ‘Bizim dönemimizde faili meçhul bulamazsınız’ diyenlerin döneminde kaç kişi kaybedildi. Sağ aldılar sağ istiyoruz. Akıbeti hakkında bilgi dahi vermiyorlar. İçişleri Bakanlığı’nın gündeminde bile yok. Bütün bunlar AKP’nin savaş politikalarının bir parçasıdır.

SURİYELİ SIĞINMACILAR

“Türkiye eğer mülteci yasasını hayata geçirirse, mültecilere her türlü hak tanınıyor. Savaş bitince de ülkelerine geri dönebilecekler. Yapılması gereken yapılmazken, birden bire Suriyelilere vatandaşlık tartışmaları başlatıldı. TOKİ’lere yerleştirmeyi düşünüyorlar.

“Nusaybin ve Şırnak’taki halkı zorla göç ettirip, Suriyeli vatandaşları yerleştirmeyi planlıyorlar. Kürdistan’ın demokratik yapısı değiştirilmek isteniyor. Savaş masasında derin planlar oluşturuldu. Suriyeliler de Türkiye’nin destek verdiği savaş politikalarından dolayı yerlerinden göç etmek zorunda kaldı. DAİŞ’e (IŞİD) bağlantıları belgelendi.

“Biz Suriyelilere karşı değiliz. Kampları, IŞİD merkezi haline getiren, Suriye savaşına destek veren politikalara karşıyız.

FAŞİZMİ YIKMANIN ZAMANIDIR’

"Bu bizim kaderimiz değil. Faşizm karşısında direnişi birlikte büyüteceğiz. Barış umudu Kürdistan'da, bütün halklar yönünü Kürdistan'a ve Rojava'ya dönmüştür. Bütün halklar kadın öncülüğünde devam eden Rojava direnişine yüzünü çevirmiş durumda.

"Kürdistan'da ki başarı tüm halkların ortak mücadelesinin sonucudur. Bu mücadele Türkiye halklarının geleceğini şekillendirecek. Umut varsa mücadele vardır. Onların son dönemi, şimdi bizim zamanımız. Çok bedel verdik, zorlu bir süreçten geçiyoruz ama mücadeleyi büyüterek faşizmi yıkmanın zamanıdır. Bu tarihi süreçte halklarımızın lehine gelişmesi için bize çok büyük sorumluluklar düşüyor."