İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Kürt insanının esas itibariyle herhangi bir sorunu olmadığını dile getirerek, "Sorun sorun diyorlar. Sorun nedir yani? Sorun yol mu? Sorun şarkı mı? Sorun kıyafet mi? Sorun ibadet mi? Sorun hastane mi? Ben arıyorum sorunu bulamıyorum" dedi.

AK Parti'nin kendine oy vermiş veya vermemiş herkesin sorumluluğunu üzerinde hisseden bir parti olduğunu söyleyen Şahin şöyle konuştu:

“Devlet, ülke, bayrak bizatihi milletin kendi varlığı, her partinin olduğu gibi doğal olarak AK Parti'nin de üzerindeki değerlerdir. Bu değerler siyasi partilerin ilkeleri ve varlıklarının da üzerindeki değerlerdir. Dolaysıyla bu ülkedeki her siyasi parti öncelikle, ön kabul olarak bu ülkenin hepimiz için olmazsa olmaz değerlerinin önemini kabul ederek ondan sonra kendi siyasetlerini şekillendirmek durumundadırlar. Böyle midir? İlke olarak böyledir. Böyle olmuş mudur? İstisnaları vardır. Bugün var mıdır? Bugün de maalesef vardır. İşte devlet olarak, devleti idare eden hükümet olarak, hükümeti kuran AK Parti olarak biz böyle bir gerçekle de karşı karşıyayız.

Bir tarafta bu ülkede milletin birliğini, bölünmezliğini, misak-ı milliyi kabul eden siyasi partiler, bir tarafta da bu ülkede, bu ülkenin özgürlüklerinden, demokrasisinden, hukukundan yararlanarak, bu ülkeyi varlığı ile birliği ile sıkıntılı hale getirmek isteyen siyasi partiler de vardır. Bu partiler toplum tarafından benimsenirler mi? Bana göre mümkün değil, 200 yıl geçse yine benimsenmez, o halde sıkıntı nedir? Sinek küçükse de mide bulandırıyor.”

'KAN DÖKMEK İÇİN OLUŞMUŞ ŞEBEKE'

Bakan Şahin ülkenin özgürlüklerinden yararlanarak, bu ülkenin bir bölümüne veya bir kesimine 'özgürlük' getirmek adına kan dökmek için oluşmuş bir şebekenin bulunduğunu da iddia ederek, şöyle devam etti:

“O şebeke uzaklardan, sınır ötesinden sınır içerisine, dağlara, tenha yerlerden son zamanlarda şehir merkezlerine kadar toplumun farklı kesimlerine kadar, üniversitelerine, bir kısım basın kurumlarının içerisine, ekonomik yapıya, sokağa kadar inmek suretiyle, gündüz külahlı gece silahlılardan oluşan bir büyük yapıyı adeta ahtapotun kolları gibi bu devletin varlığına kastetmek için oluşturmuş durumdalar. Bu yapı şehirde oluşmuş. Böyle bir yapıyı, geçmişte de bu millet, bu devlet bertaraf etti. Bunun nice benzerleri cebelleş oldu. Yerel tabiriyle bela oldu. Her defasında, belki hızımızdan gücümüzden kaybederek bu belalar defedildi, bugün yine defedilecek. Def edilmeye de başlandı mı? Başlandı. Devam edebilir mi? Edecek” diye konuştu.

BASINI ELEŞTİRDİ

Silahlı Kuvvetler'in gerçekleştirdiği operasyonlarda etkisiz hale getirilen Sezer Arslan'ın evine babası Mehmet Arslan tarafından Türk Bayrağı asıldığını hatırlatan Bakan Şahin, “İşte Sezer Aslan'ın babası dedi ki 'hadi oradan, yeter atık düşün yakamızdan, pis yılanlar, zehirli yılanlar, keneler, düşün artık Kürt insanının da bölge insanının da yakasından. Ben söylemedim bunu. Hatta bana dendi ki Bakan olarak, 'ertesi gün şu Sezer'in babasını arasanız da tebrik etseniz'. “Hayır' dedim. Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki maalesef uzaktan Çankaya'dan, Nişantaşı'ndan, Etiler'den boğaza bakarak denizi seyrederek, yeşilliklere bakarak, kağıdı kalemi eline almış, muhtemelen de saatine bakarak, içeceğini yudumlayarak yazı yazan birileri benim yaşadığım gerçeği, benim gördüğüm Hakkari'yi, Muş'u farklı yazıyorlar.

Bunu da farklı anlatırlar. Ben ertesi gün Mehmet Arslan'ı ararsam, pekala diyeceklerini biliyorum ki, 'Mehmet Arslan'ı bu İçişleri Bakanı önceden veya sonradan yönlendirdi. O da onun için belki bir bayrak astı diyeceklerdir. Bu kadar da gafiller var. Bu kadar da hıyanete yakın tutum ve davranış içerisinde olanlar var bu memleketin acı gerçeği karşısında. Ben Mehmet Arslan'ı gazetelerden öğrendim. Mehmet Arslan memleketini vatanını çocuğundan da daha çok sevdi ki vatanın bağımsızlığını sembolize eden bayrağı önce evine, sonra da hislerine hakim olamadı, oğlunun mezarının başına dikti. İşte gerçek Türk insanının, Kürt insanının mertliği, yiğitliği, inancı budur. Kürt insanı hiçbir zaman bölücü değildir, olmamıştır.”

'KÜRT SORUNUNU ARIYORUM, BULAMIYORUM'

Bakan Şahin, Kürt insanının esas itibariyle herhangi bir sorunu olmadığını dile getirerek, “Sorun sorun diyorlar. Sorun ne? Ben arıyorum sorunu bulamıyorum.” dedi.

“Sorun yol mu? Sorun şarkı mı? Sorun kıyafet mi? Sorun ibadet mi? Sorun hastane mi?” diyen Bakan Şahin, şunları kaydetti:

“Havadan geziyorum bölgeyi, bir şantiye halinde. Karadan geziyorum bölgeyi, her taraf imar halinde. Bir şey eksik, halka zorla sandık başına yönlendirilerek verdirilen oylarla seçilmiş belediyelerin pislikleri ortada dolanıyor o bölgede. Bir şey eksik o. Hakkari'ye gidiyorum. Belediye Başkanına örgüt, hangi örgüt? Ezberlediniz artık, KCK. Ne demek bu KCK bilirsiniz. Kürtleri cebren köleleştirme hareketi. Emir veriyor Yüksekova Belediye Başkanı'na, 'İçişleri Bakanı geliyor. Bölgeyi terk edin.' Niye? İçişleri Bakanı gelecek. Hakkari'de kanalizasyon yok. Her tarafı pislik götürüyor.

Ben de gidiyorum. Hakkari'nin kanalizasyonunu birlikte belediye başkanı ile konuşalım diye. Tarih ne zaman? Bu kayıtlar gidecek onlara. 14 Ağustos günü Hakkari'ye gideceğim. Yüksekova'nın içme suyu yok. İnsanlar gayri medeni bir şekilde yaşıyorlar. Gecekondu şehri. Her tarafını toz, kirlilik götürüyor. Ama orada bir partinin belediyesi var. Halka bakıyorsun, masum. Nasıl olmuş? Sözüm ona demokrasi. Adı barış, soyadı demokrasi. Ne dedim bir zamanlar. Tersten okursanız ne olduğunu çok iyi anlarsınız. Formülünü söyledim. Barış dedikleri yerde öldürme, demokrasi dedikleri yerde zulüm. Böyle okursanız, meseleyi kavrarsınız. Hakkari'ye gidiyor devletin İçişleri Bakanı, kanalizasyonu ve suyu çözmek için.

Bütün samimiyetimle gidiyorum. Ondan sonra da doğal olarak bütün yetkimi kullanıyorum ve diyorum ki acaba bu Hakkari bu kadar rezil daha önceden Hakkari'de teftiş yapmış bir devlet memuruydum. O zamanın Hakkari'si şimdiki Hakkari'sinden çok daha bakımlı, çok daha medeni bir şehirdi inanın. Bugün karmakarışık. Vali bey yol yapacak, kaldırım yapacak. O müteahhitlere saldıracaklar, tehdit edecekler. Nedir istediğin o zaman? Yatırım mı? İstediğin kadar. Özgürlük mü? Sınırsız. Ne kadar biliyor musunuz? Bölmek istediğin ülkenin, bölünmesi için çalışacak kadar özgürlük var orada.”

Bakan Şahin ayrıca örgütün yapısının farklı ırklardan bir araya getirilerek ortak payda da buluşturulduklarını belirterek, “O ortak paydanın özellikleri de dinsizlik ve inançsızlık” dedi. Bakan Şahin Ordu'daki temaslarının ardından kara yolu ile önce Samsun'a, daha sonra da uçakla İstanbul'a hareket etti.