Abdi İpekçi Milliyet gazetesinin kurucusu değildi. Ancak Ali Naci Karacan'dan sonra gazetenin Genel Yayın Müdürü olan ve ölene dek bu görevini sürdüren Abdi İpekçi'nin ismi Milliyet gazetesiyle özdeşleşmişti.

İpekçi 33 yıl önce bugün, gazetesinden çıkıp evine gitmek üzereyken, arabasında kurşun yağmuruna tutuldu. Katillerin kim olduğu hala karanlıkta ama yakalanıp yargılanan, ardından hapisten kaçan ve İtalya'da Papa'yı vuran Mehmet Ali Ağca, geçtiğimiz sene Türkiye'de af yasası ile serbest kalmıştı.

İpekçi 33 yıl önce öldürüldü, ancak ne meslektaşları ne de gazetesi tarafından unutulmadı... Daha doğrusu unutulmamıştı, ta ki bugüne kadar. Bugün gazetesi Milliyet'te Abdi İpekçi ile ilgili tek bir haber yoktu.

Sadece 13. sayfada Melih Aşık, İpekçi'nin Milliyet'i başlıklı bir yazı kaleme almıştı. Gazetesinin 33 yıla rağmen İpekçi'nin Milliyet'i diye anıldığını yazıyordu. Yazıyordu ama gazetenin yazı işleri dün birinci sayfadan kullandıkları "İpekçi'yi anıyoruz" haberini bile çok görmüştü gazetesiyle ismi özdeşleşen Genel Yayın Müdürlerine.

KÜRKÇÜ UNUTMADI


TBMM'de basın toplantısı düzenleyen Kürkçü, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdi İpekçi'nin katledilişinin, Hrant Dink cinayetinin prototipi olduğunu ifade ederek, bugünkü Milliyet gazetesinde İpekçi ile ilgili hiçbir habere yer verilmemesini eleştirdi. Kürkçü, "Bu cinayetlerin arkasındaki sahip ve örgütleri gölgede bırakma geleneğinin sona ermesini diliyorum" dedi.

Cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlalleriyle ilgili çok sayıda mektup aldıklarını, özellikle siyasi sebeplerle tutuklama ve operasyonların yoğunlaştığı son dört ayda şikayetlerin arttığına dikkat çeken Kürkçü, cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlallerinin giderilmesi, mağdurların durumlarının tespiti, işkence ve kötü muamelenin önlenmesi amacıyla araştırma önergesi hazırladığını, ancak önergenin oy çoğunluğuyla reddedileceğini kaydetti.

Medyadan da destek beklediğini belirten Kürkçü, şunları söyledi: "Medyanın mağdurların sesi olma misyonunu yerine getirmeleri ve konuyu gündemde tutmaları gerektiğini düşünüyorum. Çünkü cezaevlerindeki gazeteci meslektaşlarınız da aynı muameleye maruz kalıyorlar. Kendilerine yöneltilen iddialar ispatlanamadığından şu anda tutuklu bulunan gazeteciler, Başbakan kadar, Bülent Arınç kadar masumdurlar. Çek dolandırıcılarından boşalan yerlere siyasi aktivistlerin, hak savunucularının ve gazetecilerin gireceğinden şüphe yoktur."

Toplantı sonrası soruları cevaplayan Kürkçü, Dev-Yol davasının zaman aşımı nedeniyle düşürülmesi ile ilgili soruya, "Zamanında yerine gelmeyen adalet adalet değildir. Ancak bu, zaman ve tüm kavramları aşan bir şey. Bu olay, Türkiye'de yargılama usullerinin ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor." diye konuştu.