HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Avrupa’da diplomatik temaslarda bulunmasına, Hükümet’ten gelen eleştirilere yanıt verdi.

“Diplomasi sadece Hükümet'in tekelinde değildir” diyen Kürkçü, HDP'li 2 üyenin AKP'li 11 üyeden daha fazla etki yaptığını savundu.

Kürkçü'nün açıklaması söyle:

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin organik bir parçasıdır. Türkiye'nin sınırları cumhuriyetin coğrafi sınırlarında bitmemektedir. Bütün bu anlaşmalarla birlikte yayılabildiği bütün uluslararası alan bizim siyasi toprağımızdır, bizim hukuki toprağımızdır. Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesinin kendisini yetkisiz ilan ettiği yerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bizim mahkememizdir. Bu mahkemenin önünde, eş başkanlarımıza yapılan zulmü, milletvekillerimize yapılan zulmü, halklarımıza yapılan zulmü tartışmamız Türkiye'yi dünyaya şikâyet etmek demek değildir, kendi tayin ettiğimiz hâkimin önünde hakkımızı savunmaktır.

Eline sopayı alan, halkı döven, milletvekilini hapseden; son merci olan mahkemeye gittik diye bize değneği sallayamaz. Her yerde halklarımızın hakkını eşit hakla ve eşit güçle savunmaya devam edeceğiz. Diplomasi sadece Hükûmetin tekelinde olan bir şey değil.

Dünya değişti, yurttaş diplomasisi diye bir şey var, bizim de diplomasimiz var ve bu diplomasi, köpeksiz köyde değneksiz gezer gibi uluslararası alanda hükûmetlerin tek başına dolaşmasına artık son verdi.

Avrupa Konseyinde biz varız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önünde biz varız ve biz olduğumuz için Türkiye hakkındaki görüş iki kere tartışılır. Halkların Demokratik Partisi eğer haklı olmasa, iki üyeyle, Avrupa Konseyinde, Adalet ve Kalkınma Partisinin 11 üyesinden daha fazla etki yapamazdı.

Hak arıyoruz, hak iddia ediyoruz diye bize kimse onu bunu söylemesin. Hele Hamza Dağ arkadaşımıza hiç yakışmaz. Bizi neyle korkutacak, neyle korkutacağını sanıyor? Türkiye'ye gelemiyormuşuz. Aha, buradayız.

Öyle, Türk medyasının lağım çukurlarından feyiz alarak milletvekili suçlayamazsınız. Yalanlar imparatorluğunun içerisinde o yalanlara bulanarak yaşayabilirsiniz ama hakikat ışığıyla yıkandığımız zaman bütün o kirler sizde kalır, biz pırıl pırıl çıkarız. Bütün bunlara 16 Nisanda son vereceğiz. Halklarımız bir tek kelimeyi, demokrasinin özünü oluşturan "hayır" deme hakkını kullanarak bu kararı verecek; "Hayır" "Na”"La"“Oxi” "Voch” diyecek.