HDP Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım, Meclis’te devam eden bütçe görüşmelerinde konuştu.

Osman Baydemir mecliste Kürdistan dediği için para cezasına çarptırılmasıyla başlayan Kürdistan tartışmaları üzerine konuşan Yıldırım, ""Kürdistan" ismini resmen ve bir devlet politikası olarak ve belirli bir coğrafyayı ifade etmek üzere ve bir yönetim tarzı olmak üzere kullanan, icra eden, pratize eden ilk şahsiyet 12'inci yüzyılda Sultan Sencer'dir. O hâlde, bunu kullananlara para cezası vermek, aslında, bana göre Sultan Sencer'e ve onun torunlarına bu parayı kesmektir. Yani eğer para cezası kesilecekse onlara kesin" dedi.

Yıldırım'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Bu son yaşanan tartışmalardan bir tanesi geçen gün yaşandı maalesef. "Kürdistan" kelimesinin kullanılması bir muhalif sestir, bir muhalefetin seslendirilmesidir. Şunun altını çizmek istiyorum: "Kürdistan" ismini resmen ve bir devlet politikası olarak ve belirli bir coğrafyayı ifade etmek üzere ve bir yönetim tarzı olmak üzere kullanan, icra eden, pratize eden ilk şahsiyet 12'inci yüzyılda Sultan Sencer'dir. Sultan Sencer Türklerin atasıdır. Selçukluların bir hükümdarıdır. O hâlde, bunu kullananlara para cezası vermek, aslında, bana göre Sultan Sencer'e ve onun torunlarına bu parayı kesmektir. Yani eğer para cezası kesilecekse onlara kesin. Kürdistan’ı resmen kuran Sultan Sencer'dir ve onun yolundan gelenlerdir. 

SIRRI BAŞKAN CEZAYI KARŞILAMAYA HAZIR

Kürdistan’ı Kürtler kurmamış, Türkler kurmuş. Ha "Neresidir?" diye sorulduğunda da Evliya Çelebi'ye bakın, Selçuklu tarihine bakın. Her seferinde demografik değişikliğe göre sınırları değişmiş ve Kürtlerin tamamen veya çoğunlukla yaşadıkları yerlere o isim verilmiş. Ha, şimdi diyeceksiniz: "Kadri Hoca da kullandı, ona da keselim 12 bin ceza." Vallahi, Sırrı Başkan orada, benim borcum var ama o bu cezayı karşılamaya hazırdır, şimdiden ifade etmek istiyorum. 

Hazreti Peygamber muhalif seslerden yararlanmasını her zaman bilmiştir. Bakın, Bedir Savaşı'nda esir düşen putperestler vardı, müşrikler vardı. Hazreti Peygamber bu müşrikleri neyin karşılığında serbest bıraktı biliyor musunuz? Okuma yazması olan bu esirleri Müslüman çocuklarına okuma yazma öğretme şartıyla ve karşılığında özgürlüklerine kavuşturdu ve şöyle diyor: "Hikmet, bilgelik, ilim, bilim, bunlar müminin yitiğidir. Nerede bulursa alır." "Müşriklerin ağzından da olsa, kaleminden de olsa, dininden de olsa hikmeti alın, bakmayın onun kaynağına." 

BU ÜLKEDE KAFASI SİZİN KADAR ÇALIŞAN ZEVAT YOK MU?

Peki, Milli Eğitim Bakanlığı ve öbür kurumlar ne yapıyor? Nerede bir bilge muhalif varsa, nerede bir muhalif ses varsa susturuluyor, tasfiye ediliyor, ihraç ediliyor. Ya, Allah aşkına, bu ülkede kafası sizin kadar çalışan başka zevat yok mu? Yani siz 70-80 milyon insanın yerine düşünme hakkını nereden buluyorsunuz kendinizde?

Bir TEOG'u ortaya attınız tek sesten kaynaklı. Onu da maalesef ortada bıraktınız ve şimdi bir daha ikinci, üçüncü değişikliğe gitmenin yolları aranıyor. Peki, bu kafası çalışan ama muhalif olan seslerle istişareli bir şekilde, karşılıklı danışma içerisinde bu yapılsaydı bu kadar kargaşa, bu kadar olumsuzluk ortaya çıkacak mıydı? Hayır.

Tekrar söylüyorum: Milli Eğitim'de de, başka yerlerde de, milletvekilleri içerisinde de tutuklanan, ceza alanların birçoğunun tutukluluk ve ceza sebebi şu veya bu görüşün propagandasıdır. Ya, siz eğer kendi devlet politikanıza güvenmiyorsanız, kendi propagandanızı doğru dürüst yapamıyorsanız veya tekçi argümanlarınıza güvenmiyorsanız, valla bu konuda yazıklar olsun diyorum size. Kendi politikalarınızı düzelteceğinize, kendi tek zihniyet, tek düşünce, tek dil, tek anlayış çerçevesinden kendinizi kurtaracağınıza ve muhalif olan seslerden yararlanmasını bileceğinize bu sesleri yok etmenin, susturmanın, ortadan kaldırmanın ne insani açıdan ne İslami açıdan zerre kadar bir anlamı ve gereği yoktur.