Gültan Kışanak, açlık grevi yapan BDP’lilere destek olmak amacıyla üzerinde “açlık grevi” yazan gömlekle kürsüye çıktı. Konuşmasına Kürtçe başlayan Kışanak "Dünya Anadil Günü" dolayısıyla Kürtçe, Arapça, Lazca, Süryanice, Ermenice, Rumca, Çerkezce ve Türkçe olarak “Dil onurdur” dedi. 21 Şubat Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Anadil Günü olarak kutlanıyor.

 

Kışanak konuşmasında şu mesajları verdi:

Sevgili Ermeni kardeşlerim, sevgili Rum kardeşlerim, sevgili Laz kardeşlerim, sevgili Süryani kardeşlerim, sevgili Çerkez kardeşlerim, sevgili Arap kardeşlerim, sevgili Türk kardeşlerim dil onurdur.

 

Değerli halkımız, değerli arkadaşlar, bugün burada bu ülkenin bu kadim toprakların renklerinin birer birer nasıl soldurulmak istendiğini anlatmak istiyoruz. Becerebildiğimiz kadarıyla bu topraklarda yaşayan halkların kendi dillerinde "anadil onurdur" demeye çalıştım. Bu gerçekten de herkesin çok özenle koruması gereken, dikkat etmesi gereken önemli bir söz. Dil ve onur.

 

Bu ikisinin birbirinden ayrılmaz olduğunu herkesin kendi dilini konuşurken hissettiği duyguları, bir başka dili konuşurken yaşadığı zorlukları düşünerek yeniden hatırlaması gerekiyor.

 

Hepimiz bu ülkede Türkçe'yi gayet güzel konuşuyoruz. Ama bu ülkede milyonlarca farklı ana dili olan insan kendi ana dilini yeterince düzgün konuşamıyor ve gelecek kuşaklara aktarabilme olanaklarından yoksun. Bu ülkede dile işkence yapıldı. Bu ülkede ana dilimiz, bizlere ana dili Türkçe olanlar dışındaki tüm halklara yasaklanmaya çalışıldı.

 

Nihayetinde bugün Türkiye’de, Türkçe dışında diğer dillerin tamamı ya yok olmaya yüz tutmuş ya da kırılgan kategorisindedir. Yani birkaç kuşak daha özen gösterilmezse onlar da unutulmaya yüz tutmuş diller arasına girecek.

 

Bu insanlık onuruna karşı yapılmış bir işkencedir. İnsanların kendi ana dillerini konuşmaları bir eziyete dönüştürülmüşse, hele hele bu da yetmeyip yasalarla yasaklanmışsa bu gerçekten de büyük bir demokrasi, insanlık ayıbıdır.

 

Artık bu işkenceyi bu ülkeden yok etmenin zamanı geldi.

 

"Vatandaş Türkçe konuş, çok konuş" kampanyaları düzenlendi. İnsanlar başka dil yüzünden para cezalarına çarptırıldılar. 12 Eylül faşist darbesi sonucunda, herhangi bir ülkenin resmi dili olmayan bir dili kullanmayı yasaklayan bir yasa çıkarıldı. Anayasa’ya Türkçe dışında hiçbir dille eğitim yapılamaz maddesi konuldu. Bu tekçi zihniyetin en kaba en şahlanmış haliyle 90 yıldır çeşitli vesilelerle tanık olduk. Kasetler kitaplar yasaklandı. Bu ülke her birini tek tek alt etti.

 

Bugün hala Anayasa başta olmak üzere, yasalarda bu ülkenin yurttaşlarının kendi ana dilini yasaklayan sayısız hukuki düzenleme var. Hiçbir gerekçeyle, savunulamayacak bir durumdur artık.

 

Değerli arkadaşlar tabi biz bunları söylerken evet çok büyük bir kısmını bu zorlukların bu pervasız asimilasyon uygulamaların, büyük bir kısmını geride bıraktık. Ama mücadele ettik, direndik, ana dilimizden, onurumuzdan vazgeçmedik. İnsanlar cezaevinde yattılar. İnsanlar bu dili kullandıkları için öğrenim hakkından yoksun bırakıldılar.

 

Bugün geldiğimiz aşama bizim emeğimizle bizim çabamızla bizim alın terimizle bizim ödediğimiz bedelle kazandığımız aşamadır.

 

Türkiye’de Türkçeyi yasalarla, asimilasyonla korudular, Kürtçeyi Kürt halkının mücadelesi sayesinde koruyabildik. Ama diğer ana dillerin büyük çoğunluğu yok olmanın eşiğine geldi. Tüm yasaklar kaldırılmalı, kamusal alanlarda eğitim alanları da dahil olmak üzere sınırsız olarak kullanılmalıdır.

 

Ana dilde eğitim, kamusal alanda kullanma, ana dilde sağlık hizmeti almak istiyorsa, sağlık hizmeti, yerel yönetim hizmeti alma imkanına kavuşmalıdır artık. Bu utançtan bir an önce Türkiye kurtulmalı.

 

Bunu söylerken şunu unutmuyoruz. Hala, “Kürtçe medeniyet dili mi” gibi bir soruyu, bu kadar saçma ve cahil bir soruyu gündemine taşıyabiliyor. Hala bu zihniyetin yeterince aşılmadığının bilincindeyiz. Hiçbir dil hiçbir yasayla, hiçbir baskıyla zorla yok edilemez. Yok edilmemelidir, bunun mücadelesini vermek tüm insanlığın görevi ve sorumluluğudur.

 

Bugün BM üyesi 194 ülke var. Bunlardan 113’ünde birden fazla resmi dil var. Bu devletlerin hiçbiri bölünmemiş. 113 tane devlet birden fazla resmi dili kabul etmiş, birden fazla resmi dille siyasal hayatını, eğitim hayatını organize etmiş, hiçbir sorun da yaşamamış. Sadece ve sadece Türkiye’de, kamusal alanda farklı dil kullanılırsa Türkiye bölünürmüş. Bu saçmalığa kimse inanmıyor. Bu artık kandırılarak, yutturularak da anlatılabilecek bir konu olmaktan çıktı. Bu nedenle bizler hepimiz kendi ana dilimize gösterdiğimiz saygıyı başka dillere de göstererek, herkesin kendi ana dilinin kendisinin onuru olduğunu hiç unutmadan ana dildeki mücadeleye hep beraber katkı sunmalıyız.

BDP'LİLERİN AÇLIK GREVİ BU AKŞAM BİTİYOR

BDP’nin tutuklu milletvekilleri Selma Irmak ve Faysal Sarıyıldız’ın Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmemesine tepki olarak başlattıkları açlık grevine destek için 14 BDP’li vekil parti merkezinde açlık grevine başlamıştı.

 

Bu akşam saat 18.00’e kadar sürecek açlık grevine Eşbaşkan Gültan Kışanak ve milletvekillerinden Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü, Hasip Kaplan, İdris Balüken, Sebahat Tuncel, Altan Tan, Emine Ayna, Halil Aksoy, Adil Kurt, Esad Canan, Demir Çelik, Erol Dora ve İbrahim Binici katıldı. Diğer vekillerde bugün eyleme katılacak. BDP’liler, grup toplantısına da, “Çözüm müzakerede” ve “Çözüm diyalogda” yazılı önlüklerle katıldılar.