CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’e sevk edilen çözüm paketine destek verirken, muğlâk ifadeler yer aldığı için eleştirdi.

Kılıçdaroğlu, “Sorunun çözümü için hükümete verilen yetki sınırsız ve denetimsiz olmamalı. Yasal zemini hazırlayan parlamentonun süreci denetlemesi lazım. Ancak tasarı metninde çok muğlak ve sınırsız yetkiler veren ifadeler vardır” diye eleştirirken, “Düzenlemeler yapılırsa, bizim açımızdan parlamentoya gelmesi, kamuoyuna bilgi verilmesi, biz buna itiraz etmiyoruz” şeklinde desteğini açıkladı.

Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer, gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP liderinin sözlerini köşesine taşıdı. Çakırözer’in “Pakete hem kredi, hem itiraz” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin Meclis’e sunduğu çözüm paketini değerlendirirken, “Cumhurbaşkanlığı seçimine bir ay kala gelmesine” ve “Çatı aday İhsanoğlu’nun siyasi partileri ziyaret ettiği güne rastlamasına” dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, “Bizim önceliğimiz barış ortamıdır ve bu sorunun kalıcı bir şekilde çözülmesidir. Biz en başında yasal dayanak istemiştik, sözümüzün arkasındayız. Sözde bu yasal dayanağın, seçime 1 ay önce yapılması manidar. Ekmeleddin Bey’in Ankara’da siyasi partileri ziyaret etmesi ile aynı gün tasarının Meclis’e sunulması da düşündürücüdür” dedi.

Kılıçdaroğlu Almanya ziyareti öncesinde hükümetin Meclis’e sevk ettiği çözüm paketi ve Ekmeleddin İhsanoğlu’nun destek arama ziyaretlerine ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmeleri şöyle:

Zamanlama manidar ve düşündürücü

Bizim önceliğimiz barış ortamıdır ve bu sorunun kalıcı bir şekilde çözülmesidir. Bu çerçevede CHP olarak sorunun çözümü için kredi açmıştık. Çözüm adresinin parlamento olduğunu söylemiştik. 18 aydır devam eden bir süreç var. Biz en başında yasal dayanak istemiştik, sözümüzün arkasındayız. Sözde bu yasal dayanağın, seçime 1 ay önce yapılması manidar. Ekmeleddin Bey’in Ankara’da siyasi partileri ziyaret etmesi ile aynı gün tasarının Meclis’e sunulması da düşündürücüdür.

Yetkisi sınırlanmalı

Sorunun çözümü için hükümete verilen yetki sınırsız ve denetimsiz olmamalı. Yasal zemini hazırlayan parlamentonun süreci denetlemesi lazım. Ancak tasarı metninde çok muğlak ve sınırsız yetkiler veren ifadeler vardır. Tasarının komisyon ve genel kurul görüşmelerinde arkadaşlarımız doğaldır ki eleştirilerini ve çekincelerini ortaya koyacak. Ancak hükümetin bu eleştirilerimize kulak vermesini de bekleriz.

MİT’teki gibi

Endişemiz o ki, MİT Yasası’nda dile getirdiğimiz gibi, bu tür muğlak ifade ve ucu açık yetkilerle yasadışı birtakım eylemlerin yolu açılabilir. Faili meçhul birtakım cinayetler ortaya çıkarılamaz, soruşturulmaz ve yeni faili meçhul olaylara da yasal zemin hazırlanmış olur. Hukuk devletinde bu tür ucu açık yetkiler olamaz, yasadışı işlemler meşrulaştırılamaz. Tasarı bu şekilde yasalaşırsa mesela Roboski olayının failleri ortaya çıkmaz. Bu düzenleme MİT Kanunu’nda vardı ve bunu Anayasa Mahkemesi’ne götürdük. Gidip birini öldürebilirsiniz. Bununla yeni faili meçhullere yasal zemin hazırlanmış oluyor. Bu haliyle Roboski asla soruşturulamayacak, tümüyle kapatılmış olacak. MİT’in dışında bürokrasinin bütün alanlarına aynı yetkiyi vermiş oluyorlar.

İtiraz etmiyoruz ama

Bu düzenlemeler yapılırsa, bizim açımızdan parlamentoya gelmesi, kamuoyuna bilgi verilmesi, biz buna itiraz etmiyoruz. 4. maddenin 2. bendi. (“Bu kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişilerin hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz” hükmü.) Bu madde işin can damarı. Bu madde ile hukuk devletinin dışına çıkmış oluyorsunuz. Terör bitecekse bitsin zaten ama bitireceğim derken, devleti hukuk dışına çıkaran bir düzenlemeyi bizim kabul etmemiz mümkün değil. Devlet hukukun dışına çıkamaz. Geçmişteki faili meçhulleri araştıramayacağınız gibi bundan sonraki faili meçhullere de yasal zemin hazırlamış oluyorsunuz. Hiçbir demokratik ülkenin parlamentosu böyle bir yasayı kabul etmez.

Bu maddeyi geri çekin

Bu maddeyi geri çekmeleri lazım. Parlamento denetimine mutlaka imkân sağlanmalı. Bu bir anlamda Erdoğan’ın Kürt oylarına duyduğu ihtiyaç nedeniyle gündeme gelen bir düzenleme. Daha önce biz bunun zemininin parlamento olduğunu ifade etmiştik. Hükümete kredi açtığımızı da söylemiştik ama Erdoğan şiddetle itiraz etmişti. Hükümetin geçmişte işlediği suçlar nedeniyle kendisini af kapsamına alması söz konusu o maddede. Kendisini aklamaya dönük.