CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Eski Başbakan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun kurucusu olduğu Bilim ve Sanat Vakfı tarafından 2008 yılında kurulan İstanbul Şehir Üniversitesi, Cumhurbaşkanlığı kararı ile kapatıldı.

TBMM'de yaptığı grup konuşmasında üniversitenin kapatılmasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Davutoğlu'ndan intikam almak için yaptılar. Devlet kin ile yönetilmez. Devleti kinle yönetirseniz, yıpratırsınız. Devlette adalet olması lazım. Hak olması lazım. Hukuk olması lazım. Siz bugüne kadar pek çok üniversiteye yardım yaptınız. Yardım yaptığınız hiçbir üniversiteye biz CHP olarak çıkıp 'Neden yardım yaptınız?' demedik. Bilime, teknolojiye, insana yatırım yapıyorsanız buna karşı çıkmadık" ifadelerini kullandı.

AKP’nin çoklu baro teklifine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Baroların parçalanmasına itiraz ediyorlar. Baro barodur diyorlar. Neden bölüyorsunuz? Polislerin hiçbir günahı yok, talimat verene, siyasi iktidara kızacaksın. Ama bu tabloyu dünyanın hangi ülkesindeki hangi kişi görürse görsün Türkiye'de demokrasinin olmadığı kanısına varır. Devleti yönetenlerin böyle bir ortamı yaratmaması lazım. Devlet baskıyla, elinde sopayla yönetirse böyle bir tablo ortaya çıkar. Mansur Yavaş çadır gönderdi, su gönderdi vermediler Yemek vermediler. Emin olun devleti sağduyuyla yönettiğinizde bunların hiçbiri olmaz. Bu tablo Türkiye demokrasisine darbe vuran bir tablodur Bu fotoğraf tek başına demokrasinin olmadığını gösteriyor” dedi.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ'NİN KAPATILMASI

 "Bu üniversite neden kapatıldı? Maltepe'de çok güzel bir alanı vardı. Pırıl pırıl öğrenciler, dinamik, her görüşten akademisyenler vardı. Göz kamaştıran bir üniversite durumundaydı, genç bir üniversiteydi. Ama intikam almak için üniversiteyi kapattılar. Kimden? Sayın Ahmet Davutoğlu'ndan. Niçin ayrıldın? Niçin hak hukuk diyorsun, niçin adalet diyorsun, niçin üniversite diyorsun? Bu nedenle kapatıldı orası."

"Devlet kin ile yönetilmez. Devleti kinle yönetirseniz, yıpratırsınız. Devlette adalet olması lazım. Hak olması lazım. Hukuk olması lazım. Siz bugüne kadar pek çok üniversiteye yardım yaptınız. Yardım yaptığınız hiçbir üniversiteye biz CHP olarak çıkıp 'Neden yardım yaptınız?' demedik. Bilime, teknolojiye, insana yatırım yapıyorsanız buna karşı çıkmadık"

ERDOĞAN'A SESLENDİ: Z KUŞAĞINDAN OY ALMAK İSTİYORSAN BU DEDİKLERİMİ ASLA UNUTMA

"Z kuşağı hayatı sorgulayan bir kuşak. Kimin doğru kimin yanlışları söylediğini bilen bir kuşak. Efendim çıktı bunlara bir sürü laf etti ama gerekli dersi verdiler. Sen Z ya da Y kuşağından oy almak için şunları yapacaksın; bu gençler önce ne istiyor bunu bileceksin. Ne diyorsunuz diye soracaksın. Ben sana söyleyeyim. O kuşaktan oy alacaksan bu dediklerimi asla unutmayacaksın.

Gençler asla baskıcı yönetim istemiyorlar. Özgürlük istiyorlar. Tek adam rejimini sen sonlandırabilecek misin? Gençler biz dayatmayı kabul etmiyoruz diyorlar. Sen sınav tarihiyle oynayarak dayatmanın nasıl olduğunu onlara gösterdin.

Gençler diyor ki seçim ve tercihlerime karışma diyor. Benim tercihlerim herhangi bir politik alanın unsuru olması. Sen bunu yapmayacaksan bunlar sana yarın güle güle diyecekler. Beni tektipleştirmeye özenme diyor gençler. Sen gençler benim gibi düşünecek diyorsun. Gençler kabul etmiyor. Gençler diyor ki eğitimde evrensel değerleri göz ardı etmeyeceksin diyor. Dünyayı sorgulamak istiyorum diyorlar. Sorgulama hakkımı elimden alma diyor gençler ve beni kobay olarak kullanma diyor. Erdoğan bütün bu gençler kobay olarak kullandı. 18 yılda tam 15 kez eğitim politikası değiştirdiler. Bu gençler sana güvenir mi?"

"SARAYDAKİNİN GİDİŞİNİ HAZIRLAYACAK OLAN DA GENÇLERDİR"

"Bu ülkenin geleceği gençlere emanet edilmiştir. Öyle bakıyoruz. Bana Kanada'dan bir ileti geldi. Benim e-posta hesabıma. (İstanbul Üniversitesi Uçak Mühendisliği Bölümü'nün ilk mezunlarından olan Atakan Kartal isimli kişinin iş bulamayarak yurt dışına çıktığına ilişkin yazdığı mektubu okudu) Sen gençlere böyle yaklaşıyorsun, adamını bulan işe giremiyor, bulamayan kapının önüne konuyor! Eski Kütahya Milletvekili, kızı hiçbir sınava girmeden memur yapılıyor. Fakat bu kız Ankara'da oturuyor. Tıkır tıkır aylığını aldı. Soruşturma açılmamasını isteyen de Süleyman Soylu. Tahkikat yapmıyor. Ankara'ya TOKİ'ye uzman olarak atandı sonra. Şimdi gençlere soruyorum ve onların ailelerine soruyorum; sen sınava girip alın teri döküyorsun. Hiçbir geçerliliği olmayan raporları gönderen kişi baş tacı ediliyor. Bu gençler size oy verir mi Allah aşkına. Bu gençlerde vicdan, ahlak var. Bu gençler size oy vermez! Saraydakinin gidişini hazırlayacak olan da gençlerdir. Saray'da oturan zat 6 üniversiteye rektör atadı. Bunlardan 4'ünün uluslararası dergilerde yayımlanmış tek bir makalesi yok. Döküntü yani. Hani liyakat vardı. Bir makalesi olmayanı üniversitenin başına getiriyorsun. O kıskançlığından makale yazanları cezalandıracak. Böyle bir anlayışla devlet, üniversite yönetilir mi? Böyle bir anlayışla üniversite bilgi üretebilir mi?"

"YÖK DENEN DARBE KURUMUNU KALDIRACAĞIZ"

"Üniversiteler artık bilgi üretmiyor. Bir üniversite bilgi üretirse o ülkenin sanayicileri katma değeri yüksek ürün üretirler. Ve Türkiye dünyada söz sahibi olur. Eğer üniversiteleri üniversite yapabilirsek, barış istedi diye hocaları atmazsak söz sahibi olabiliriz.

"Sizin tercihlerinizle biz iktidar olduğumuzda size söz veriyoruz YÖK denen darbe kurumunu kaldıracağız."

AKP'NİN BARO TEKLİFİNE TEPKİ

"Baroların parçalanmasına itiraz ediyorlar. Baro barodur diyorlar. Neden bölüyorsunuz? Polislerin hiçbir günahı yok, talimat verene, siyasi iktidara kızacaksın. Ama bu tabloyu dünyanın hangi ülkesindeki hangi kişi görürse görsün Türkiye'de demokrasinin olmadığı kanısına varır. Devleti yönetenlerin böyle bir ortamı yaratmaması lazım. Devlet baskıyla, elinde sopayla yönetirse böyle bir tablo ortaya çıkar.

Mansur Yavaş çadır gönderdi, su gönderdi vermediler Yemek vermediler. Emin olun devleti sağduyuyla yönettiğinizde bunların hiçbiri olmaz. Bu tablo Türkiye demokrasisine darbe vuran bir tablodur Bu fotoğraf tek başına demokrasinin olmadığını gösteriyor.

"TÜRKİYE'Yİ KUTUPLAŞTIRAN BU TEKLİFE HEP BİRLİKTE KARŞI ÇIKACAĞIZ"

"Baroyu ayrıştırıyorlar. Açık ve net söylüyorum böyle bir amaçla baroların bölünmesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ihanettir. Bahçeli'ye söylüyorum. Bu ülkenin bekasından söz ediyorsan yarın etnik kimlik bağlamında bölünen bir baroyu nasıl savunacaksın sen? Beka, beka! Ülkeye beka sorununu yaratan işte bunlardır. Türkiye'yi kutuplaştıran bu teklife hep birlikte karşı çıkacağız. "

"Yargıyı arka bahçeleri haline getirdiler. Hâkim karar verirken bir saraya bakıyor. Ya da sarayın avukatları geliyor. Hâkim ben vermem derse, o zaman değiştirin hâkimi. HSK devreye giriyor. Bunların yüzlerce olayla tanığı olduk. Onlarca demiyoruz, yüzlerce diyorum. "

"SARAYIN KÖLELİĞİ YAPANALAR BU ÜLKEDE HÂKİMLİK YAPAMAZLAR"

"Pandemi dolayısıyla belediyeler yardım kampanyası açtılar. Hayır dediler. Bunun üzerine Ankara İstanbul ve İzmir belediye başkanlarımız dava açtılar. Danıştay 10. Dairesi yürütmeyi durdurmayı reddetti. Bu talebi reddeden hâkimlere şunu söylemek isterim; bana üniversitelerde okutulan belediye kanunlarının herhangi birisinden o kısmı bulun çıkarın deyin ki, bu hoca demiş ki belediye bağış kabul ederken içişleri Bakanlığı'ndan izin alır' yazıyor. Yüzlerce kitap var. Birinde bile aksi yazmıyor! Bu kararın altına imza atanların hiçbirinin hâkim kimliği yoktur. Siz hâkim değilsiniz. Sarayın köleliği yapanalar bu ülkede hâkimlik yapamazlar. Bunların gün gelecek hesabı sorulacak. Sen kendi verdiğin mahkemenin verdiği kararlara bile uymuyorsun korkudan. Saray sana ne derse desin. Sen yarın çocuklarına hesap vereceksin. Yüzkarası bir kararın altına imza atıyorlar. "

HAPİSTEKİ GAZETECİLER

"Bütün haksızlığa uğrayan herkese, CHP'den selamlarımızı sevgilerimizi iletiyoruz. Herkesin bildiği bir olayı yazdılar diye, kalemlerini satmadılar diye, gerçek anlamda gazetecilik yaptılar diye hapsa atılıyorlar. Sanıyorlar ki yarın gelip önümüzde eğilecekler. Bunlar onurlu gazetecilerdir. Bunlar kimsenin önünde eğilmezler. Murat Ağırel yolsuzluk yapanları yazdı, Ağırel şimdi hapiste. Şimdi yolsuzluk yapanların hepsi Ağırel'e dava açıyorlar. Murat kardeşim hiç üzülme bu ülkede yaşayan insanların vicdanı var, adalet duygusu var. 83 milyon insan senin arkandadır. Haksızlık varsa, haksızlığın üstüne kararlılıkla gideceğiz."