Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:

O gençlerin elinde silah mı var? Kitap var şarkı söylüyorlar, çadır kurmuşlar ağaçlara sahip çıkıyorlar. Toplumun vicdanı kanıyor ve toplum Taksim’e akıyor. Neden çünkü toplumun vicdanı var. Bu toplum bir tek ağaç bile olsa o ağaca sahip çıkıyor. Ne olacak bu çocukların eylemi. Size ne zararı olacak.

"BU KADAR GENCİ HİÇBİR PARTİNİN TOPLANTISINDA GÖRMEDİM"

Demokrasilerde hükümetlere tepki göstermek son derece doğaldır. Olağanüstü bir durum yok ortada işi olağanüstü noktaya taşıyan hükümetin yaptığı uygulamalardır. Mitingimizi iptal edip Taksim’e gittim. Size Taksim’i anlatayım. Hayatımda hiçbir zaman bu kadar genci bir arada görmemiştim. Yüzlerce miting yaptık ama bu kadar genci hiçbir partinin toplantısında görmedim. Gençlerin tamamı özgürlük ve demokrasi istiyor.

“SİYASETÇİLERİN DERS ÇIKARMASI LAZIM”

Her partiden her inançtan her kimlikten inşalar vardı orada. Bu tabloyu siyasetçilerin dersler çıkarması lazım. Onların tepkilerini dikkatle dinlemek zorundayız. Onlar yeni bir kuşak. Bizim kuşağımız değil. Bizim anlamak zorunda olduğumuz çocuklarımız. O beklentilere yanıt verecek siyaseti oluşturmamız gerekiyor.

Eğer biz siyaseti sağlıklı okursa, gençleri dinlersek Türkiye’nin geleceğine parlak bir ayna tutmuş oluruz. Taksim Meydanı’nda CHP’liler toplandı hayır. Eylemleri CHP’liler yaptı hayır.  O ancak dar kafalı insanların düşündükleri bir olay. O gençlerin tamamının gözlerinden öpüyorum. Buradan selamlarımı gönderiyorum.

Karıncayı bile incitmek istemiyorlar. Doğaya sahip çıkmak istiyorlar. Düşünebiliyor musunuz polisin baskısından o kadar gaz bombasından sonra ellerinde çöp poşetleri çevreyi temizliyorlar. Hepimizin uyması gereken kurallar var ama Başbakanların da uyması gereken kurallar var. Demokrasi karşıt görüşleri dinlemek onlara saygı duymaktır. Eğer siz demokrasiyi baskı unsuru olarak görüyorsanız eylemleri sonlandıramazsınız. Bu gençlik farklı bir gençliktir. Demokrasi ve özgürlük talep ediyorlar.

"SON OLAYLAR BİZİ DÜNYAYA REZİL ETTİ"

Başbakan bir ülkeyi yönetecekse demokrat olması ve demokrasiyi içselleştirmesi gerekiyor. Bir başbakan ülkeyi duygularıyla yönetemez. Aklı ve mantığı öteleyip öfkeyi ön plana çıkarırsanız toplumda kutuplaştırmaya neden olursunuz. Dayatmayla, inatla ülke yönetilmez. Dayatma ve inadı öne alırsanız duyguları öne almış demektir. Aklı ve mantığı öne alırsanız dinliyorsunuz demektir. Başbakanların bir diğer görevi de demokrasiyi ve özgürlüğü savunma görevidir. Demokrasinin öne çıkan bütün engelleri başbakanlar kaldırmak zorundadır. Son olaylar bizi dünyaya rezil etti. Buna kimin hakkı var. Gençler demokrasi ve özgürlük istiyor. Demokrasi ve özgürlüğü vereceksiniz.

MEDYA ELEŞTİRİSİ

Demokrasinin ana omurgası medyadır. Medyanın özgürlüğü yoksa toplumun özgürlüğünü elinden almış olursunuz. Son olaylar çok üzgünüm medya sınıfta kaldı. Toplum olayları ya bir iki tv kanalından yada yabancı kanallardan öğrendi. Medyayı kısıtlayıp yayın yapma diye uyarmış sopayı göstermişseniz toplum başka yerlerden bilgi alır. Onun adı da sosyal medya.

Medyayı eleştirmek ayır medya çalışanlarını eleştirmek ayrı. Medya çalışanlarının tamamına saygı duyacağız. Bir medya çalışanının hangi koşullarda görev yaptığını biliyorsunuz. Onların yazı kışı gecesi gündüzü yağmuru sıcağı yok. haber neredeyse onlar oradadır. O nedenle habercilerin tümüne hepimizin saygı göstermesi lazım.

“ÜÇ MAYMUNU OYNADILAR”

TV kanalları üç maymunları oynadı ve halkın tepkisini aldılar. Bundan korkmamak lazım. Tepki demokrasilerde bir uyarıdır. Bir ülkenin başbakanı çıkıp “twitter diye bir bela var sosyal medya toplumların belasıdır” diyemez. Demokrasi mücadelesi verdiğini söyleyen birisi böyle bir cümleyi kullanamaz. Hakkı da yoktur yetkisi de yoktur.

Özgürlük alanı geliştikçe toplum rahatlar. Patlayan enerjinin ne sonuçlar vereceğini kimse bilemez. Özgürlük alanında insanlar rahatça enerjiyi boşaltırlar. Yüzbinler toplantı Taksim’de bir kişinin bile burnu kanamadı. Her kesimden insan vardı ama herkes birbirine saygılıydı. Bir sağduyulu ses daha var, sayın cumhurbaşkanı. Diyor ki iletişim teknolojilerinin ulaştığı güç karşısında hiçbir kapalı rejimin ayakta kalması mümkün değildir. Kapalı bir rejim oluşturmaya çalışırsan bugünkü teknolojik ortamda hiçbiri ayakta kalamaz. Evlerinde zorla tuttuğumuz yüzde 50 var diyor. Sorumlu insanını seven bir başbakan çevresini doğayı seven bir başbakan toplumu aldığı oy oranı ile bölmez eleştirmez.

"BAŞBAKANIN AĞZINDAN ŞÖYLE BİR CÜMLE ÇIKAMAZ"

AKP’ye oy veren yurttaş bizim yurttaşımız biz onları da seviyoruz. Onlar bu ülkenin onurlu insanları. Herkes şu veya bu gerekçeyle bir partiye oy verebilir.

Ne demek. Yani talimat vereceksin meydanlara çıkacaklar ve Türkiye savaş alanına dönecek. Yakışır mı bu?

Ayyaş çapulcu diye şeyler söyleyemez. Bu ülkenin her bireyi onurlu vatandaştır. Her bireyine saygı göstermez zorundayız. Kimliği rengi inancı ne olursa olsun bu ülke yaşıyorsa benim kardeşimdir. Ona her zaman saygı duyacağım ben. “Hangi ana baba kızının birinin kucağına oturmasını ister”…  Bir başbakanın ağzından şöyle bir cümle çıkamaz.

"NASIL BİR HINÇTIR BU?"

Eminim çocuk sahibi her annenin saçları diken diken olmuştu. Bu cümleyi nasıl kullanırsın.

Böyle bir anlayış olabilir mi. Nasıl bir hınçtır bu?

Bir ülkede vatandaşın seçimle görev verdiği birisinin insana saygı duyması lazım.

Rize’de bana yumurta attılar bana sordular davacı mısın diye hayır dedim. Yumurtayı atan adamı aradım davadan vazgeçtiğimi söyledim senin demokratik tepkindir sana saygı duyuyorum dedim.

AKP’ye oy veren bütün kardeşlerime sesleniyorum. Sayın Başbakan’a az önce utanarak okuduğum cümlesine sandıkta tepki vermek her şeyden önce sizin görevinizdir.

Orantısız güç kullanıldığı için soruşturma açıldıysa sorun yok. açılmadıysa görevi ihmal var.

Vali ve emniyet müdürleri vatandaşa saygılı kibar davranacaksınız. Bizim vatandaşımız bıçak kemiğe dayanmadıkça sesini çıkarmaz.

Polisin orantısız güç kullanma gibi bir görevi yok.

Polislerin çok zor koşullarda görev yaptığını emir aldıkları için böyle yaptıklarını biliyorum. Yasa dışı emir olmaz. O polisler de karşılarında biber gazı sıktıkları da bizim çocuklarımız.

Bir iktidar devletle vatandaşı karşı karşıya getirmez.

“TOPBAŞ’IN MAKUL AÇIKLAMALARI VAR”

Ne yaparsanız yapın orası için karar verdik yapacağız. Başbakan’ın kullandığı şu ifadeye bakın. Şimdi gerçekten merak ediyorum bunu söyleyen kişi kendisini başbakan mı yoksa İBB başkanı olarak mı tanımlıyor. Bir bina yapılacaksa İstanbul halkının seçtiği belediye başkanı ve meclis üyeleri var. Onlar karar verirler.

Kadir Topbaş’ın gayet makul açıklamaları var. Ama siz burnunuzda öfke herkese racon kesiyorsunuz. Bu doğru değil. Çağdaş Türkiye’nin imajını bozuyor bu. Başbakanlar aynı zamanda toplumun huzurunu sağlamalı. Bu olaylar olduktan sonra ekonomide 3.3 milyar dolarlık kayıp var. Kaybeden insanlar ülkenin inşaları değil mi?

Can havliyle “CHP’yi, suçlayayım. Artık bunlar kabak tadı verdi. CHP ülkesini ve insanlarını seviyor. Onlar Taksim’deki son yeşil alanı imara açmaya açılırken bizim Bakırköy belediyemiz 100 dönümlük yeri botanik parkı yapıyor. 2 milyar dolarlık rantı geri çevirdik orada. Yeşili dolar olarak gören zihniyetten bu ülkenin kurtulması lazım. Halk demokrasi özgürlük hukukun üstünlüğünü istiyor. Ayrıştıran değil birleştiren bir siyaset istiyor. Halk ne istiyorsa doğruyu istiyor biz de onun arkasındayız. Kadın ne kadar doğum yapacak, doğumu nasıl yapacak ya arkadaşlar sizin başka işiniz yok mu?

“HİÇ KENDİNE SORDUN MU?”

Gençler parkta nasıl oturacak. Nasıl oturursa otursun. Bu gençler neden ayakta. Hiç kendine sordun mu acaba? Gençleri suçlamak biber gazıyla gençleri meydanlardan süpürüp atmak hiç bir şey kazandırmaz. Onları yüreklendirmeliyiz. Onlar eylem yapıyorsa emin olun ülkenin güvencesi için yapıyordur. Başbakanlar her şeyi bilmek zorunda değildirler. Zaten bir insan her şeyi biliyorum diyorsa hiçbir şey bilmiyor demektir.

“ÇUBUK KRAKER Mİ Kİ YEDİRMEZSİN SEN?”

Lise yıllarında Fransızca hocam söylemişti bildiğiniz bir çember ise bilmediğini o çemberin dışındaki kadardır. Ne kadar öğrenirseniz ne kadar bilmediğinizi öğrenmiş olursunuz. Bunu Başbakan’ın danışmanlarının da bilmesi gerekir. Ben Başbakan’ı yedirmem demek sıradan bir laftır. Çubuk kraker mi ki yedirmezsin sen. Varsa hata döneceksiniz. Yeri geldiğinde özür dileyeceksiniz. Halktan özür dilemek erdemdir. Ona çapulcu deme hakkını hiç kimse size vermez.

"GENÇLER DERS VERDİLER"

Biz ne Esadçı ne Baasçıyız. Biz Türkiyeciyiz. Bütün insanları seviyoruz ama en önce kendi ülkemizi seviyoruz. Tüm CHP’lilere düşen bir görev var. Bu tabloyu çok iyi okumalı ve gençleri çok iyi anlamalıyız. Gençler Türkiye’ye ve Türk siyasetine ders verdiler. Başbakan yaptığı basın toplantısında, “Türkiye parlamenter sistemin tıkır tıkır işlediği bir ülkedir” dedi. Madem parlamenter sistem ki tıkır tıkır işliyor bu Başkanlık hayali nerden geliyor böyle.